Alt kattan gelen takırtılar yüzünden gözlerimi açtığımda hava daha doğru düzgün aydınlanmamıştı bile. Saat kaçtı acaba? Taehyun hâlâ beni uyandırmaya gelmediğine göre daha gitme zamanımız gelmemişti herhalde. Biraz daha sağa sola döndükten sonra seslerin kesilmediğini fark edince esneyerek yatakta doğruldum. Kendisi hazırlandıktan sonra uyandıracaktı beni sanırım. Taehyun tarafından uyandırılmak isterdim ama tuvalete gitmem gerekiyordu. O yüzden mecburen yataktan çıktım. Merdivenleri ağır ağır inerken hâlâ esniyordum.
Gözlerimi doğru düzgün açabildiğim ilk anda kapının önünde ayakkabılarını giyen Taehyun'u gördüm. Bir an gözlerime inanamadım, olduğum yerde durdum.Şaka olmalıydı bu, değil mi?
"Taehyun." seslendiğimde panikle bana döndü.
"Beomgyu, ben..."
"Bensiz gidiyorsun herhalde?"
Şok içinde merdivenleri indim ve karşısına geçtim. Bir açıklama bekliyordum ama aslında her şey ortadaydı. Bildiğin arkamdan iş çeviriyordu. Diyecek bir şeyi yoktu elbette, huzursuz bir şekilde nefes verip omuzlarını düşürdü.
"Beomgyu en iyisi senin gelmemen."
"Böyle konuşmamıştık Taehyun!"
"Biliyorum ama gerçekten gelmeni istemiyorum."
"Otelde seni bekleyeceğimi söyledim ya! En azından bunu yapmama izin vermelisin!"
İç çekip alnını ovaladı. Sessizce yüzüme baktı, lütfen uzatma demek istiyordu bakışlarıyla.
"Beni salak yerine koyup gizli gizli kaçmaya çalışmana çok sinirlendim ama yine de seninle geliyorum. Beş dakikaya hazırlanırım. Sakın bensiz gitmeye çalışmak gibi bir aptallık yapmaya kalkma."
İşaret parmağımı ona doğrultup tehditkâr bir şekilde salladım. O oflayarak duvara yaslanırken ben de gözlerimi ondan ayırmadan banyoya girdim. Çok hızlı bir şekilde işimi hallettikten sonra ayılabilmem için yüzüme epeyi bir su çarpmam gerekti. Banyoda işim bitince koşarcasına üst kata çıkıp rastgele seçtiğim bir eşofman ve tişörtü giyindim. Dün gece birkaç parça eşyayı bir sırt çantasına koymuştum. Sırt çantasını kapıp aşağıya indim. Taehyun beni bahçede bekliyordu. Söylene söylene ayakkabılarımı giydim ve peşinden arabaya bindim. Koltuğa çantamı fırlattım ve arkaya geçip uzandım. Çantamı da bir nevi yastık olarak kullanmıştım.
"Belki yolda uyurum. Umarım beni uyandırmadan arabada bırakıp gitmezsin."
Arabayı çalıştırırken iç çekerek dikiz aynasından bana baktı.
"Üzgünüm Beomgyu tamam mı? Sadece senin için endişeleniyorum."
Başım yukarıya dönüktü, bulutları görebiliyordum. Araba hareket etmeye başlayınca bulutları izlemek daha da güzel bir hale gelmişti.
"Ben de senin için endişeleniyorum.Bırak da yanında olayım." dedim kısık bir sesle.
Gözlerimi kapatıp kendimi tatlı esintiye bıraktım. Taehyun cevap vermemişti. Ben de bir cevap beklemiyordum zaten. Bir süre hiç konuşmadık. Sonra Soobin'i almak için durduk. Soobin arabaya biner binmez beni gördüğü için şok oldu.
"Beomgyu burda ne arıyor?"
"Selam." dedim sessizce.
"Hiç sorma." dedi Taehyun da.
"Bizimle mi geliyor?"
"Otelde bekleyecek."
Soobin'in Taehyun'a nasıl baktığını görebiliyordum. Yani onlarla gitsem en fazla ne olabilirdi? Ne kadar büyük bir işe girmiş olabilirlerdi ki değil mi?
![](https://img.wattpad.com/cover/346184145-288-k749067.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hana'nın yıldızı ╬ taegyu
Fanficsarı saçların en az bu aptal kasaba kadar sıkıcı 12.08.23