Bölüm 9 : Solan Hayatlar

9 4 0
                                    

Bu uğurda ya onunla yanacaktım ya da onunla sönecektim. O ise biz cayır cayır yanarken bensiz sönmeyi tercih etmişti.

Alin'den.

Deja vu.

Hayatımı özetleyen kelimeydi bu. Halbuki çok basit bir kelimeydi ama içinde bir o kadar da acı barındıyordu.

Aynı o akşam olanlar gibi yine polis memurlarıyla bakışıyordum. Mesleklerine saygım sonsuzdu ama onlar benim için hep bir korku teşkil ediyordu. Hiçbir şey yapmamışlardı ama o lanet günde polis memurunun biri beni kucaklayıp emniyete götürdüğü için korkuyordum onlardan. Kirlenmiş gibi hissederdim hep. Bu hissi anlatmak için kelimelerim yetersiz gelirdi. Tek söyleyebileceğim şey ise kirlilik hâliydi.

Şimdi ise sakin olmam gerekiyordu. Eğer onların karşısında şüpheli bir konuma düşersek bizi Yiğithan'ın katili sanabilirlerdi ve bu da en son isteyeceğim şeydi.

"Raise your hands in the air and surrender!"

*Ellerinizi havaya kaldırın ve teslim olun*

Yavaşça polis memurunun dediğini yaptık ve diz çöktük, ellerimizi havaya kaldırdık. Kutay ve Mete'den ses çıkmayınca konuşmaya başladım.

"Policeman, if you allow me, I request to talk."

*Polis Bey, eğer izin verirseniz konuşmayı talep ediyorum.*

"I am listening. Permission is yours."

*Dinliyorum. İzin sizindir.*

"First of all, I am Alin Öztürk. These are my friends Kutay and Mete. We were the ones who reported it. When we found our friend dead, we immediately called you. He is lying behind us now, but if you want to see him in a very terrible state, we can withdraw, but you should not be afraid."

*Öncelikle ben, Alin Öztürk. Bunlar da arkadaşlarım Kutay ve Mete. İhbarı yapan bizdik. Arkadaşımızı ölü olarak bulduk ve sizi aradık. Kendisi şuan arkamızda yatıyor ama çok kötü bir durumda, eğer görmek isterseniz çekilebiliriz ama korkmamanız gerek.*

"Are you Turkish?"

*Türk müsünüz?*

"Yes, we are."

*Evet, öyleyiz."

"Ayağa kalkın Alin Hanım."

Polis memurunun dediğini yaparak ayağa kalktım. Şansımıza polis Türk çıkmıştı. Derdimizi ona daha rahat bir şekilde anlatabilirdik.

"Alin hanım biraz çekilebilir misiniz lütfen?"

"Memur bey, görmekten korkabilirsiniz, çekilirim ama kendinize dikkat etmeniz gerekiyor."

Karşımdaki polis memuru hiç tereddüt etmiyor gibi görünse de arkasındaki 4 polis için aynı şeyleri söyleyemeyecektim.

"İzin verin Alin hanım."

"Ne haddimize size izin vermek. Buyurun."

Kutay, ben ve Mete aynı anda Yiğithan'ın önünden çekildik. Polisin gözlerinden redmen korku akıyordu. Yiğithan öyle kötü ölmüştü ki adam dehşete düşmüştü.

"Alin hanım, kurbanın boynundan akan nedir?"

"Anlamadım efendim boynundan akan nedir derken ne demek istiyorsunuz?"

"Arkanızı dönüp kendiniz bakın Alin hanım."

Göreceklerimden ne kadar korksam da tüm cesaretimi toplayıp arkama döndüm.

ZAMANIN KIRBACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin