Bölüm 14 : Yansımalar

6 2 0
                                    

Her insan bir gün ölecek demişlerdi. Ölmemiştim ama ölmüş kadar olmuştum.

Mete'den.

Herkes Alin'in söylediği yerlere dağılmıştı. Bana düşen yer ise gayet boştu. Neredeysr görünürde hiçbir şey yok gibiydi ama her zaman boş olan yerler benim gözüme daha korkutucu gelirdi.

Etrafımı izleye izleye yürümeye başladım. Yolun sonu sanki yok gibiydi. Uçsuz bucaksız bir yerdi.

Acaba Buğlem şuan ne yapıyordu? Şu sıralar aklım sürekli Buğlem'de oluyordu. Daha yeni yeni sevgili olmuştuk ama yaşayamadan birbirimizden bu siktiğimin iblisi yüzünden ayrı kalmak zorunda kalmıştık.

İçimde büyük bir sıkıntı vardı ve neye dalalet ettiği hakkında da bir fikrim yoktu. Şuan tek istediğim bu maceraya girdiğim 3 kişiyle birlikte sağ şekilde bu mağaradan çıkmaktı. Bunu nasıl yapacağımızı bilmiyordum. Belki buralarda bir şeyler bulabilirdim.

Biraz daha yürüdükten sonra büyük duvarlardan sallanan kumaşlar dikkatimi çekti. Şeffaf renktelerdi ve zannımca naylon tarzı bir şeylere benziyorlardı.

Biraz daha duvara yaklaşınca duvardaki kabartmalar oldukça dikkatimi çekmişti. Oldukça garip şekillerle süslenmişlerdi.

Özellikle birisi oldukça zahmetli bir şeye benziyordu. bir balık motifi vardı ama sadece kuyruk kısmı bir balığa benziyordu. Üst kısmı ise insan silüetine benziyordu ama tam olarak benzemiyordu da. Kesinlikle garip bir şekle sahip olduğu aşikârdı.

Biraz daha ilerlediğimde bu sefer daha garip bir motif karşımdaydı. Normal bir kadın vücudu vardı. Saçları yüzünü tamamıyla örtmüyordu ama sadece üçgen bir kısmı açıktaydı. Daha ürkünç olanı ise sırtından başlayan örümcek bacakları vardı. Kadının vücudu havada duruyordu. Örümcek bacakları ise yere bakıyordu ve üzerlerine kılları çizilmişti. Sanki birbirlerine eklemlerinden yapıştırılmışta öyle uzamış gibi bir bacaktı bunlar. Kesinlikle aralarında en korkunç olanı buydu.

Diğer motife geçecekken arkamdan bir kıkırtı sesi duydum. Acaba Buğlem mi gelmişti?

Arkama döndüğümde karşımda sırtı bana dönük şekilde oturmuş, kilolu bir insan vücudu vardı. Saçları uzundu ve omuzlarından önüne doğru atılmıştı. Bu kesinlikle benim tanıdığım biri olamazdı.

Yanına gidecekken bir anda solumdan da bir kahkaha sesi geldi ve bu seferki kesinlikle bir erkeğe aitti.

Soluma döndüğümde ise yerde yatan birisi vardı. Boyu baya kısaydı ve zayıf birisiydi. Muhtemelen bir çocuk vücudu vardı ama ters bir şekilde yatıyordu. Arada bir yine pozisyonunu bozmadan sürünüyordu. Kesinlikle o gördüğüm kadından daha korkunçtu.

Ben çocuğa bakarken bu sefer de sağımdan bir çığlık sesi geldi. Ama öyle gürültülü bir ses değildi. Ufak bir çığlıktı. Bu sefer göreceğim şeylerden bir hayli korkmaya başladım.

Sağımda ise çok daha başka bir şey vardı. Bel kısmının aşağısı muhtemelen koğmuş veya kesilmiş olan bir insan yatıyordu. Geriye kalan vücudunun her tarafı yara bere içindeydi. Tabi olay alt kısmındaydı çünkü gerçekten yoktu.

Gözlerime inanamıyordum. Birisinin belden aşağısı yoktu, birisi sürünüyordu, birisi de öylece oturuyordu.

Hepsinin ortak olan tek noktası da hepsinin sırtı bana bakıyordu. Bunun ne demek olduğunu bilmiyordum ve bilmekte istemiyordum.

O sırada arkamda duran naylonlardan hışırtılar gelmeye başladı. Bu sefer gerçekten arkamı dönmeye korkuyordum ama ne olduğunu bilmem gerekiyordu. Kesinlikle güvende değildim.

ZAMANIN KIRBACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin