3.8

57 8 0
                                    

Keyifli okumalarrrr

🌼🌼🌼

"Gerçekten doydum." Elimdeki ekmeğe reçel sürerken kaşlarımı kaldırıp Poyraz'a baktım. Sıkıyorsa yeme anlamında. Derin bir nefes aldıktan sonra sandalyeye yaslandı. "Tamam bu son olsun. Çıkmam gerekiyor güzelim."

"Ye aslanım ye. Ye ki, güzel güzel çalışıp evimize para getir." Ekmeği eline verdikten sonra omzuna vurdum iki kere. Güldükten sonra yemeye başladı.

Bugün Poyraz'ı annem ile tanıştıracaktım. Uzun zamandır aklımdaydı. Ama bir türlü fırsat bulup da yanına gidememiştik.

"Ben iki saat sonra gelirim bebeğim. Sen de ona göre hazırlanırsın." Ayağa kalkarken çay bardağındaki son yudum çayı da içip bana baktı.

"Beni bekletme demeye mi çalışıyorsun polis bey?" Ben de kalkıp kapıya kadar geçirdim onu.

"Hayır. Hazır olmasan da beklerim ben seni. Sadece acele etmene gerek yok anlamında söylemiştim." Ayakkabılarını giyip bana döndü. Yüzümdeki sırıtışa bakarken o da gülümsedi.

Dudaklarını sırayla yanaklarıma bastırıp yüzüme baktı. Alnımdan da öptükten sonra yine gözlerime kilitlendi gözleri. "Her sabah çok zor oluyor işe gitmek." dedikten sonra bir de dudaklarımdan öptü.

"Her sabah çok zor oluyor seni göndermek." Onun yaptıklarını ben de yaptım. Ve tabii ki alnından da öptüm. Geri çekilip polis kıyafetinin yakalarını düzeltip omzunda toz varmış gibi silkeledim. "İki saatçik."

Önüme gelen saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "İki saat."

Onu gönderip yine masaya oturdum. Üşengeçlik çok zordu. Hele ki yemek yedikten sonra o masayı toplamak zorunda olmak...

Gözüm masadaki çilek reçeline takıldı. Çilek reçelini çok seviyordum. Annem hep kendisi yapardı. Onun yaptıklarının tadı bir ayrı oluyordu tabii. Poyraz'a da sevdirecektim.

Kahvaltı yaparken tatlı şeyler yemeyi sevmiyordu. Ama ben ekmeğe reçel sürüp verdiğimde hiç itiraz etmeden alıp yiyordu. Onun bu haline bakarken gülümsemeden duramıyordum.

Kahvaltılıkları alıp mutfağa götürdüm. Buzdolabına yerleştirirken gözüm fotoğraflara kaydı. Dolabın üstünde onunla hiç fotoğrafımız olmadığını da o an fark ettim.

Aslında bu dolapta olmaması sorun değildi. Sonuçta evlenecektik ve ikimizin evi olacaktı. Buzdolabımızın üzerini fotoğraflarımızla kaplayabilirdik.

Masayı toplayıp bulaşıkları da hallettikten sonra hazırlanmak için odama geçtim.

🍂🍂🍂

Arabadaydık ve ikimiz de konuşmuyorduk. İçimde garip bir heyecan vardı. Annemi damadıyla tanıştıracaktım.

Bacaklarımın üzerindeki ellerimle oynarken Poyraz direksiyonu tutan bir elini çekip ellerimin üzerine koydu.

Bir şey demesine veya dememe gerek yoktu. Böyle de anlaşabiliyorduk.

Rahatla diyordu şimdi. Anladım. Ben de sıkı sıkı elini tuttum.

Heyecanlıyım dedim. Anladı.

Mezarlık çok da uzak değildi. Yarım saatin sonunda varmıştık. Arabadan inip kapıyı kapattım. Poyraz da yanıma geldiğinde kolunu omzuma attı. "İçimde garip bir duygu var. Çözemiyorum." dediğinde gülümseyerek ona baktım. Aynı şeyleri hissediyorduk.

"Hadi bakalım damat bey. Kayınvalidenle tanış." Elindeki çiçek demetiyle birlikte yürümeye başladık. Annemin en sevdiği çiçeklerden almıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hırsız Polis | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin