7. Bölüm: ''Dıptıs mod'umu açıyorum gari.''

33.3K 1.6K 337
                                    

Multimedya >>>> Irmak. 




Ölen biricik hayvanım Tıslak'ı düşünürken Tıslak'ın üzerine düşen kaya gibi aniden düşen Irmak düşüncelerimin içine etti.

''Arya gezeceğiz geliyor musun?''

''Geliyorum.''dedim ve yerdeki siyah pantolonumu, köşedeki koltuğun üstündende kırmızı buluzumu aldım. Yine çok dağınığım noled olmasın. Ayakkabılarımı da giydim ve dışarı çıktım. Abimler dışarda bizi bekliyorlardı. Yanlarına gittim.

''Abicim bugün nereleri gezeceğiz?''dedim tatlı tatlı. Abim bana döndü.

''Gezeriz işte her yeri.'' İlk defa gezmeye sevinebilirim bikauz New york diyoruz olum boru değil. Gezmeyi sevmemenin nedenide üşeniyor olmamdır. Evde yatmak, tıkınmak varken neden ayaklarıma ağrıtıyım. 

Yani gezmeye sevmeyen anormal bir kişiliğim. N'apabilirim alışveriş yaparken ya da kaçak kurbanlık öküz gibi caddelerde dolaşırken sıkılıyorum. Bir kere kapalı çarşıya zar zor anam tarafından götürülmüştüm. İnsanlar üstüme üstüme geliyordu. Bazılarına elime uzatıp 'dur yolcu' bile diyesim geldi. O günden sonra bayramlığımı bile anama aldırıyordum. Nihahahaha bende evde göt büyütüyorum. Üşeniyorum napıyım. Ediz'in o süper müper hüper arabasına binmedik bikauz turist arabasına binicekmişiz.

Turist arabasına bindik hani şu iki katlı otobüs olanından. 

Otobüsün en arkasını bizim tayfa fet etmişti. En kenarda ben, yanımda Irmak, Irmak'ın yanında Ediz, Bora, Ayaz ve abim sırayla dizilmişti. Biz New York caddelerinden geçerken her tarafı hayranlıkla izliyordum. Sokakta dans eden, müzik yapan insanlar vardı. Tam hayal ettiğim gibiydi... New York'a sokakta dans eden daş çocuklar olduğu için bayılıyordum. Etrafı tanıtan bir adam vardı. İngilizce bir şeyler diyordu. Tabi tek anlamayan bendim ve bön bön adama bakıyordum. Adam robot gibi konuşuyordu valla. İnsan özellikleri yok sanıp Çin malı olduğunu düşündüm bir an.

''Şunun Türkçe mod'u yok mu yaw?''diye anırdım. Herkes bana baktı. Ne bakıyorsunuz gevurlar? Cıbıldak bir yer mi gördünüz?! Gözlerimi devirdim ve etrafa bakmaya devam ettim. Adam gene motor gibi konuşmaya başladı. Irmak'ı dürttüm.

''Kızım bu motora bağladı, bir susmadı ya. İnip kendimiz gezelim.'' diye yakındım. Irmak bana döndü ve güldü.

''Aynen çok sıkıcı. Dinlemiyorum ben zaten onu. Sokaktaki daşları kesiyorum.'' Bende güldüm.

''Abime söyleyelim ve inelim, sıkıldım valla.'' Irmak'da onay verdi. Abimi görmek için afifçe eğildim.

''Abi!''diye böğürdüm. Ben böğürünce gevurlar yine buraya baktı. TeAllah'ım bunlarda bana bakmak için mi bindiler?! Ne desem hemen bakıyorlar. Göz devirdim.

''Ne istiyorsun gene baş belası?!'' Bu güne kadar ne baş belalılığımı gördün abi! Tabi seni milyon defa tehdit etmemi, milyon defa suyuna tükürmemi, milyon defa suyla uyandırmamı, milyon defa laf sokmamı, milyon defa anama ispiyonlama mı, milyon defa kızlara rezil etme mi...vb şeyler yapma mı saymassak ben çok uslu bir kızdım yani. Günahımı alıyorsun.

''Sıkıldım, inelim kendimiz gezelim,''dedim.  ''ayrıca ben baş belası filan değilim Gökkoş.''dedim ve biç simal yaptım. Gökkoş dediğim için gene sinirlendi. Abimin ölümcül bakışlarını aldırmadım. Ne yapıyım kendimi mi kesiyim, kendimi mi doğrayayım öyle baktı diye?..

''Sonra görüşüceğiz.'' Şuan korktum. Abim her sonra görüşeceğiz dediğinde evde beni bıçakla kovalıyordu. Tırsıyorum aney...

Daha sonra o sıkıcı otobüsten indik ve caddelerde kendimiz dolaşmaya başladık.

New York'a Giden Çılgın TürkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin