Multimedya >>>> Jack (Konuk oyuncu. Bölümü okuyunca kim olduğunu anlarsınız.)
♛
''Ediz!''diye seyyar satıcılar gibi bağırdım. Sondaki 'z' harfini, bir opera sanatçısı gibi ustalıkla uzatmış, ezan okunduğunda çocuğu evine çağıran annelerin ses tonunda hönkürmüştüm adeta.
''Ne istiyorsun artık! Ne?!''diye ezan okunduğunda, çağırılan çocuk gibi üzgün ve bıkmış bir tonda bağırdı.
Tabiki de artık Ediz'e işkenceler ediyorum saçmalama...
''Aa, terbiyesiz! Patronuna bağırıyor,''diyerek dedikoducu teyzeler gibi cıklamaya başladım.
''Sadece şu pantolonu vermeni isteyecektim.''dedim, yerde dağınıklığın arasında yok olmuş pantolunomu göstererek.
''Üzerindeki güzel ya.''dedi bıkmış bir şekilde.
''Hayır ben onu istiyorum. Patentbala giderken onu giyeceğim.''dedim. Pantolonu bana verdi.
''Paintball.''diye bilmişçe düzelti.
''Ne karın ağrısıysa işte.'' Odadan dışarı çıktı. 1 haftalığına kölem olmasını istemiştim ama 2 günlüğüne kölem olmaya ve kutu kutu (pense elmamı yerse) jelibon almaya söz verdi. Bende tabiki de tamam dedim. İşin ucunda jelibon var oğlum, boru değil.
Üzerimi değiştirdim ve telefonumu bilerek bungalov evimde bıraktım. İşi ne köpeğin, alsın gelsin. Dışarı çıktım ve abimlerin yanına gittim. Ediz'e döndüm ve sırıttım.
''Koçum git telefonumu al. Unutmuşum.'' Ediz mırın kırın ederek odaya gitti. Ne mırın kırın ediyorsun manyak!? Kölemsin sen benim. İbnetör Melister kurtardım ben seni. Tütü giyip fındık kıran balesi yaptıktan sonra terini köpek gibi yala desem bile yapmak zorundasın. İyi firikmiş ha.. Bir ara deneyeyim.
Bir süre sonra geldi ve telefonumu elime 'sertçe' koydu.
''Oldu mu?!''dedi. Kaşlarımı çatıp ona baktım. Olum ayfon bu amk ibnesi, ayfon bu. Elime ne sert koyuyorsun?! Mısır prensesleri gibi tahta getirmelisin..
Cebime dikkatli bir şekilde koyduktan sonra Ediz'in omzuna vurmaya başladım.
''Ah, manyak! Gökhan kardeşin delirdi!.. Al bunu üzerimden.''diye bağırıyordu. Abimler kahkaha atıyordu. Almayın elimden öldürcem onu. İbnetör muşmula surat ya. En sonunda Ayaz bizi ayırdı.
''Tamam artık gidelim.''dedi.
''Bora'yı bekliyoruz. Gelsin gidelim.''dedi abim. Bora'ya bakmak için etrafıma bakındığımda, Bora'yı 3 tane çocuğun kovaladığını gördüm. Karı gibi çığlık atıyordu bizim Bora'da. Alevler tarafından sarılmış çizgi film karakterleri gibi bir oraya bir buraya koşuyordu. Onun bu haline anırarak güldük. Bora erkekleri atlatıp nefes nefese yanımıza geldi. Gülmemi durdurdum ve aydınlanmak için konuşmaya başladım.
''Çocuklar seni neden kovalıyordu.''dedim ve gene anırdım.
''Hahah, çok komik.''dedi ve göz devirdi. Tabi komik olum, karı gibi çığlık atıp kaçtın..
''Evet komik dedim.''ve kahkalarıma devam ettim.
''Neden kovalıyorlardı seni?''dedim gülmemi tekrar bastırmaya çalışarak.
''Ya şey dedim.. O da şey anladı.. Sonra şey oldu. . Sonra şey işte böle oldu.''dedi. Şeyin batsın emi. Tabiki fesatlaşmadım saçmalama.
''Çocukların yanında da şey dediysen dalmışlardır.''dedim ve gene kahkaha attım.
''Ya Arya bir sus! Çakmak gerekiyordu, çocuklar da sigara içiyordu. Gittim yanlarına 'Şeyiniz var mı?' dedim. Küfür edip kovalamaya başladılar.''dedi. Anırarak gülmeye başladık. Olum çocukların yanına gidip şeyiniz var mı? demiş ya... İyiki hadım etmediler seni Bora..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
New York'a Giden Çılgın Türk
Humor❌LÜTFEN HİKAYEYİ OKUMADAN ÖNCE DUYURU BÖLÜMÜNE BAKIN❌ ♛ Anırmak güzeldir. ♛ *** Abimin odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalmadan direk daldım. ''N'apıyorsun lan! Daldın odaya, kapı çalsana!''dedi. Şimdi kapı çalmakla filan uğraşamıcam abicim...