Bu kadar yüksekten bakmak detay incelemeye gelince fazlasıyla yetersiz ve verimsiz oluyordu. Ne kadar zirvedeyseniz kendinizi o kadar bir halt zannederdiniz ve sonuç olarak bir o kadar da altta dönen olaylardan bir haber olurdunuz. Gözlerimi ne kadar kısarsam kısayım elime dürbün verilmeden sokakta yürüyen insanları net bir şekilde göremiyordum.
"Artık şu pencerenin önünden ayrılır mısın?"
Elime tutuşturulan fincanla birlikte bakışlarımı Jisung'a çevirdim. Elly köşedeki tekli koltukta yan bir şekilde oturmuş telefonunu kurcalarken ben de dışarıyı izliyordum. Çünkü Jisung'a trip atmakla meşguldüm. Bu kadar hızlı mafyaya girmiş olması sinirimi bozuyor ve kabul etmem için bir süre trip atmam gerekiyordu.
"Daha ne kadar dışarıyı izleyeceksin? Çocuk gibi davranıyorsun."
"Artık nasıl davranacağıma da sen mi karar veriyorsun, Han Jisung? Vay be şimdiden benim hakkımda karar vermeye başladın. Sanırım bu ilişkide boğulduğumu hissediyorum."
"Şimdi oturduğum yerden kalkıp elimdeki yastığı yüzüne basmaya başlarsam boğulmak nasıl oluyormuş, göreceksin."
Elly'nin odada yükselen kahkahası ile birlikte ikimizin yüzü de ona dönmüştü. İki elini havaya kaldırarak oturduğu koltuktan kalktı.
"Özür dilerim, özür dilerim ve gidiyorum." İkimizin arasındaki gerilim Elly'in baya eğlenmesini sağlıyordu. Benim mafya için çalıştığımı bilmese de Jisung'tan korktuğuna emindim. Nereden biliyorsunuz diye sorarsanız, ara ara beni bile korkuttuğu oluyordu.
Elly içeri giderken kapı çalımış, Jisung açmak için ayaklanmış ama "Ben açarım." diyen Elly yüzünden yerine geri oturmuştu. Anlamsız gülüşme seslerinin ardından Elly yüzünde kocaman bir sırıtışla arkasındaki Hyunjin'le salona geri döndü.
"Sen gitmiyor muydun?" dedi Jisung. Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğinden.
"Yoo... bak oturdum." ve kendini biraz önce oturduğu koltuğa aynı şekil geri bıraktı.
Yerimden kalkıp Hyunjin'in yanına yürüdüm. "Naber, Hyun?" O kadar zordan bir selamdı ki, vermesem daha iyiydi. Jisung da benim gibi selam verdikten sonra karşıya, Elly'in yanındaki koltuğa oturdu. Otomatik olarak Hyunjin ve ben de yan yana kalmıştık.
"Ee gençler nasıl gidiyor? Evin de baya güzelmiş, Jiss bu arada."
"Güzeldir ama üst katın manzarası çok daha güzel. İstersen bir ara gösterebilirim." diye lafa atladı Elly. "Susar mısın?" dedi Jisung, kötücül bakışları çoktan Elly'i bulmuştu.
"Görmek isteyeceğime eminim." dedi Hyunjin.
Yumruklamak istediğim yakışıklı yüzüne döndüğümde Elly'e göz kırptığını görmüştüm. Gerçekten kaşınıyordu ve ben onu çok güzel kaşıyacaktım. Bu sefer Chan ve Seungmin'deki gibi eşcinsel kartımızı da kullanamıyorduk. Bundan dolayı bu iki aptal birbirlerini kesiyorlardı ama ikisinin de nefesini keseceğim haberleri yok.
"Elly."
"Efendim Minho abi."
"Bizim Jisung'la iş konuşmamız gerekiyor ve biraz özel. Rica etsem bize izin verir misin?"
Barın neyinin özel olduğunu ve Jisung'un barda tam olarak ne iş yapacağını anlayamayan Elly'nin kafası karışmıştı. "Tabii ama ne işi bu?"
"Elly defol git lütfen." dedi Jisung gülümseyerek.
"Kabasın."
"Yine de beni çok seviyorsun."
"Mecburen salak herif! Annenler seni bana emanet etti." ve Jisung'a orta parmağını göstererek salonu terk etmişti. Ben bu ikilin dinamiklerine alıştığımdan Hyunjin'e döndüğümde karnını tuta tuta gülmeye başlaması doğal gelmişti. "Ben bu kıza bayıldım. Ona da iş teklif etmeliyim. Keskin nişancı falan olduğunu düşünsenize."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu / Minsung
FanfictionCam gibi berrak bir gökyüzünün altında tanışmıştı Minho ve Jisung. "Ne düşünüyorsun?" diye sordu, Jisung. "Aslında pek bir şey düşünmüyorum. Yani içini karartmak gibi olmasın ama sen gelmeden önce ölümü düşünüyordum." "Vay be. Derin konular diyorsu...