Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
( Alina'nın bu bölüm kombini)
1 Hafta sonra / İstanbul
Bacaklarımı oturduğum koltuğa uzatıp iyicene yayıldım. Mardin'den döneli bir hafta olmuştu.
Ev içinde pek bir değişiklik olmamıştı, Uygar abim bizden önce Mardin'den dönmüş ve önemli bir dava için Başkent'e gitmiş ve henüz dönmemişti, Uraz abim de döndüğümüzden beri eve gelmiyor bitmek bilmeyen nöbetler ve ameliyatlarla ilgileniyordu onun dışında babam ve Batı abim şirkete gidip anlamadığım bir şekilde bir haftada girmedik ve kazanmadık ihale bırakmamışlardı annem moda evinde takılırken Ateş ortadan kaybolmuştu evdekilere sorduğumda arada böyle şeyler yaptığını söylemişlerdi Aras'a gelirsek o da sabahtan arkadaşları ile buluşuyor gece yarısı geliyordu, sevgilim ise iş seyahatine gitmiş bir süredir görüşemiyorduk. Ben mi ? Bir haftadır tek başıma bu evde yaşıyor ve yemeklerimi bile tek yiyordum bu durum canımı sıkmıyor aksine bana huzur ve sakinlik ortamı sağlıyordu.
Arada sıkılıyor televizyonu açıyor türk dizileri izliyordum bazen anlamakla zorluk çeksemde alışmıştım hatta favori dizim kizilcik şerbetiydi aile içi kaos hoşuma gitmemiş değildi.
Kolumdaki Apple watch'dan saate baktığımda akşam 19.00 olduğun gördüm Türklerin bu saatte haberleri oluyordu ama o da pek iç açıcı şeyler olmadığı için Netflix'den dizi izlemek daha mantıklı geliyordu. Zaten yemek yemiştim çünkü bugünde herkes geç kalacaktı annem, babam ve Batı abim Bodrum'da iş yemeğine katılacaklarını ve benimde gelmemi istemişlerdi ama ben red edip evde kalmıştım. Uygar abi hala dönmeyeceğini söylemişti Uraz abim ise yine ve yine nöbete kalacaktı hastane babasının da ama köle gibi çalışıyordu gerçekten zor bir durum. Ateş'i yine ve yine bilmezken Aras arkadaşları ile havuz partisi yapıyordu benim de gelmemi hatta birzat parti sahibi Alaz tarafından davet edilmiştim ama kibar bir dille red etmiştim. Yani bu gece de kendimle baş başayım.
Zilin çalması ile ayağa kalktım üzerime baktığımda siyah şortlu pijama takımım dağınık topuz yapılmış saçlarım vardı bu durum da olmaya alışmıştım hoşuma gidiyordu keyfime göre takılmak.
Kapının önüne geldiğimde bakmadan açtım korunaklı büyük bir arazide yaşıyorduk evimizin her tarafı özel korumalarla çevrelenmişti herkes kolay kolay giremeyeceği için gelen kişinin tanıdık olduğundan emindim. Kapıyı açtığımda beklediğim kişi Poyraz değildi hele ki bana üç gün sonra geleceğini söyledikten sonra.
Şaşkınlıkla ona bakarken o siyah pantolonu, bebek mavisi t-shirtü, özenle yapılmış sarı saçları ve bembeyaz gülüşü ile beni süzüyordu.
" Gelmese miydim acaba." dedi gülen bir ifade ile kendime gelip bildiğin balıklama üzerine atlayıp sarıldım anında beni tutup belimden sıkıca sarıldı.
Uzun sayılacak bir sarılmanın ardından kucağından indim. Ama boynuna sarılmayı kesmedim.
" Çok özledim bugün geleceğini bilmiyordum." dedim aynı zamanda boynuna öpücük kondurdum.