Okul

227 9 4
                                    

Sabah okul telaşesi ile kıyafetlerimi giyip hazırlandım. Annem de aynı okulda öğretim görevlisi olduğundan beraber gidip gelecektik. Yaptığım her şey içimde bir heyecan uyandırıyordu. Başörtümü bağlayamayışım,eteğimi ters giyişim, elimede kalem ile evde dolaşışım ilk defa okula gidecek küçük bir çocuğa benziyordu. Hazırlanamıyordum heyecendan...                                             

Hazır olduğumda kapıya doğru yürüdüm. Kapının önünde duran krem rengi dolabında kapaklarından birisini açıp siyah babetlerime uzandım. Kapının yanındaki boşluğa koyarak giydim. Anneme hazır olduğumu söylediğimde anında kapıda oluverdi.

-Haydi gidelim kızım!

Sesi öylesine heyecanlıydi ki sanki oydu liseye başlayan... Bahçe önündeki arabaya kendimi atmıştım. Karnımı şişirerek derin nefes alıp verdim. Şu saçma heyecanın esiri olmuştum! Hiçbir çare bulamayınca kulaklığımı takıp telefonumdan şarkı seçmeye koyuldum. Hangisi o kelebekleri bastırabilirdi? Sonra gideceğim okulu düşündüm; Ortalama puanın üstünde öğrencilerle dolu bir "özel" okuldu. İngilizce dinlesem onlar gibi olur muydum? Türkçe pop dinlememin yanında ingilizce bir şeyler... Eski okulumdaki müzik anlayışıyla büyümüştüm. 8 yıl az da sayılmazdı. Arabesk rapler,şarkı söyleyemeyen popçular,yaşları küçük olmasına rağmen damardan şarkılar dinlemeleri Allah' tan bana çok bulaşmamıştı. Eski okulumdaki bazı kızlarsa yeni çıkan birkaç gurubun yine ingilizce şarkılarını dinleyip, posterlerini gördüklerinde sınıfta çığlık atıyorlardı. Onlara benzememem şükür sebebimdi. Türkçe rap mi dinlesem diye düşündüm. Sonra yabancı pop fena olmaz diye düşündüm. Klasik müziğin iyi gelebileceği gerçeği de vardı... Sonunda hint filmi şarkısı açtım ve başımı cama yasladım. Geçen seneki hayatım geldi gözümün önüne. Hayatım ne çok değişmişti! Sonra geçmişi yad etmenin en fazla beni üzeceği gerçeğiyle irkildim. Yeni hayatıma bakmalıydım.                                     

Okula ilk adımımı attığımda bütün 9. Sınıflar deli gibi ortalıkta dolanıyordu. Büyükler ise gurup gurup toplanmış sohbete dalmışlardı. Bense en paspal,en çirkin kızdım aralarında. Öyle güzel kızlar vardı ki... Hepsi zengindi ve elit denilen insanlardandı. Benim ailemde öyleydi fakat öyle değil gibiydim... Mesela ailem tarafından her yetimhaneye götürülüşümde çocuklara bakıp hiç bir şey hissetmezken ailem ise benimde bir gün böyle olabileceğimi söylüyorlardı. Onlara yanlızca acıyarak bakıyorudum. Bu konuda kibirliydim. Olmamam gerekirdi(!)... Ama yine de şımarıklık seviyem aile sınırları içerisindeydi.                                     

Okula gelip müdür yardımcısının odasını buldum,sınıfımı öğrendim. Odadan çıktığımda sakin sakin ilerliyordum ki yan sınıfta kendi sınıfımı gördüm. Sıralar eski okulumundakilerden daha güzeldi. Tahtası ve sınıf şekli daha lükstü ve sıra sayısı azdı. Bu lükslüğü edindiğim arkadaşlarda bulmam temennimdi. Sıradayken en az benim kadar sade klasik giyinmiş bir kız geldi 

-merhaba,ben Eslem dedi. 

Bir yandan ise durduğu yerden sağa sola dönüyor,iki ön dişiyle sırıtıyordu ellerindeki kitaplarla. Gayet şirin bir kızdı. Sonrasında ben de kendimi tanıttım. "Ben de Feride. Tanıştığıma memnun oldum" 

-Nasılsın Feride?

- İyiyim ya sen?" 

-Be-bende iyiyim.

-Neden kekeledin,bir sorun mu var?

-Ben öyleyim. Kekeme"

Bu durum bana hiç garip gelmemişti lakin Eslem bunu utanarak söylemişti. Tebessümle verdiğim cevabın ardından müdür konuşmaya başladı:Sevgili öğrenciler, bu yıl..para....para lazım....aidatlar...para getirin...vs... Müdürün, uzun ve tüm öğrencilerle sıkıcı olarak karşıladığı konuşmanın sonunda sınıflara dağıldık. Sınıflarımızın karma olması ve sınıfta hatta okulda tek başı kapalı kız olmam dezavantajımdı.
İlk ders için en ön sıraya geçtim ve Eslem'i de yanıma çağırdım. Onu tanımak için soru sormaya başlayacaktım ki kapıdan oldukça kapalı ve sade kıyafetler giymiş bir öğretmen geldi."Günaydın çocuklar" sınıftaki öğrenciler tüm halsizliği ile "saol " diye mırıldandı. Yerimize oturduktan sonra hoca sınıfa bir göz gezdirdi. Tek başörtülü beni görünce suratını ifadesizlik kapladı. Birden acaba kötü bir şey mi yaptım? Diye geçirdim içimden ve hocaya aynı tepkisizlikle baktım. Hoca bir an gözünü başörtüme çevirdi ve suratını ekşiterek öğretmen masasının üzerine yaslandı. "Ayh..." diye de ses çıkardı. Daha sonra "üff" dedi ve kendini silkercesine omuzlarını oynatıp kahküllerini geri itti.Bunların hepsi saniyeler içindeydi fakat tüm sene boyunca o öğretmene karşı tepkim olacaktı... Derse başlamadan önce adını söyledi."Bilge Etek". Hala meymenetsiz olarak adlandırılmaya müsait suratıyla beni süzüyordu. Özel okullarda da başı kapalı öğrenci vardı. Belki bu okuldaki tek bendim, ilk de bendim. "İnsan" oldukça sorun olacağını düşünmedim.

Okul bitimine doğru dersin son dakikalarında sınıfta uğultu oluşmuştu. Diğer hocalara nazaran,daha sakin biriydi hocaydı derrsimize giren . Bu yüzden yüz bulmuşlardı. Hoca,sakin olduğu kadar oldukça da yaşlıydı. Sınıftaki öğrenciler,öğretmenlerle dalga geçmeye yer ararcasına"hoca ölmeyi unutmuş beyler..." , " Hocam! Ahiret yoklamasında yok yazılıyorsunuz ama olur mu öyle" bu sözlerin ardından tabiri caiz ise 'anırarak' gülüyorlardı. Sınıfımızdaki başlıca sorunlarından biri ise mizah anlayışının olmamasıydı. İğrenç bir espiri yapılsa dahi gülünüyordu. Gülmeleri ise sürü pskolojisiyle herkese bulaşıyordu. ...
Okuldan sonra Eslem ile beraber çıkmıştık. Evlerimiz aynı yöndeydi ve yürüyerek gidiyorduk.Belirli bir noktaya kadar geldikten sonra Eslem yanımdan ayrılmıştı. Tam arkamı dönüp yürürken, Yaklaşık 10 adım sonra "Feridee! Ferid-" diye bir ses duymuştum.ses aniden kesilmişti. Ve ardından siyah jipler...

Üç SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin