Gezi boyunca Eslem'in anlattıklarıyla doluydu kafam. Her bir ayrıntısına kadar merak içindeydim. Lakin yaraları deşmek iyi olmaz diye düşünmüştüm. İstanbul güzeldi ve kafamda öyle... Gezi boyunca Eslem'i hiç güler görememiştim. Ağabeylerini de öyle. Bir an oturduğum otobüsün koltuğundan etrafa hafif kalkarak baktım. "Ben miyim olanların suçlusu acaba" diye söylendim. Eve dönüyorduk ve saat 03:00 'ı gösteriyordu. Çoğunluk uyumuş,birkaçı da telefonuyla oynuyordu. Yerime oturup suçlu değilim edalarında baktım etrafa. Çok değişik duygular hükmediyordu bendime. Adamakıllı düşünemiyordum hayatım her şey "Aniden" di
Eve vardığımda anne ve babam 3 günlük gezinin ardından özlemiş görünüyorlardı. Sırasıyla sarılıp nasıl geçtiğini,eğlenip eğlenmediğimi sordular. Kaybolduğumdan haberleri yokmuş gibiydiler. Anlatmak da isemezdim. Eğer bilselerdi, ne gibi sonuçlar doğuracağını tahmin edebiliyordum.
Annemin markete gitmemi istemesi üzerine evden hızlıca çıktım. Sakin,sessiz,yeşilliklere dolu yolda yürümeye koyuldum. Kimsecikler yoktu etrafta. ne bir insan ne de bir hayvan... Yolda bir ben birde sağlı sollu kaldırımları ötesinden çevreleyen uzunca ağaçlar vardı. Yolda hızlıca yürüyordum. Ağaçlarla çevrili yolun sonu yok gibiydi. Başımı kaldırıp yağmurlu havanın temiz kokusunu çektim içime. Ne huzur vericiydi sessizlik. Belki de çoğu insan bu yüzden istemiyordu bozulmasını.
Yolun sonuna kadar büyük bir huzurla yürümüştüm. Oradan dönecek,köşedeki bakkaldan alışverişimi yapacaktım. Aniden önüme bir teyze çıkmıştı. Yaşlıca,çirkin denilebilir bir yüze sahipti. Onu birden karşımda görünce ürktüm. Başını kaldırıp aramızda iki adım kalıncaya kadar yürüdü ve durdu. Kirpikleri çalı gibi düzdü ve oldukça korkutucu... Tebessüm edip yolun yan tarafından yürümeyi düşünüyordum ki, boşta duran elimi kendi elinin içine kavradı. Avcumun içine baktı"Görüyorumm..." Korkmuştum. Bir büyücüye mi denk gelmiştim yoksa, bilmem."Ne görüyorsun teyze?" dediğimde diğer boşta duran elinden gümüş bir halhal çıkarıp avcumun içine bıraktı."Yazık olacak sana..." deyip arkamdaan uzanan düz yoldan hızlıca yürüdü. Yine donup kalmıştım. Halhallar,rüyamdakilerin aynıydı!
Arkama döndüğümde teyze kaybolmuştu. Hala olduğum yerdeydim. Kaşlarım şaşkınlıktan inmiyordu. Vicudumda bir titreme hissettiğimde sağ elimde duran telefonumun titrediğini fark ettim annem arıyordu. Açıp hemen kulağıma götürdüm"Kızım neredesin yarım saat oldu" Annem korkmakta haklıydı. Bu kadar yakın bir yere geldiğim halde uzun zaman işimi halletmemiş olmam onu korkutmuş olmalıydı.Onu telaşlandırmamak için"Hemen geliyorum" diyerek kestirip atmıştım.
...
Ertesi sabah okula zar zor gidebilmiştim. Yol yorgunluğu vardı üzerimde. Birde adlandıramadığım bir çok ruh hali... Artık alıştığım iki siyah çerçeve ve o çerçeveleri elime fırsat geçse de geçmese de bir türlü sahibine verememeyi garipsemiyordum. Üstelik bir aralık anneme de yakalanmıştım. Süs için aldığımı söylediğimde pek de umursamamış gibiydi. Artık öyle bir sorunum da yoktu.
Günün sonuna kadar zor dayanabilmiştim. Birçok dersi de uyuyarak geçirmiştim. Nedenini bilmiyordum lakin,Eslem bugün bana pek yaklaşmamıştı sanki yakın arkadaşı değildim artık. Çıkışta yeni yeni uyanmış çantama kitapları koyuyordum.Eslem yanımda olmasına rağmen her zaman söylediği"Görüşürüz canım" dememişti o şen sesiyle. Çantasını alıp hızlıca sınıftan çıkan kalabalığın arsında kaybolmuştu. Sınıf boşalmıştı ve okul da öyle. Bense sıramda çantamı ayaklarımın üstüne koymuş nasıl ir ruh hali içinde olduğumu sorguluyordum. Mutlu gibiydim;Arkadaşlara,beni seven bir aileye ve güzel notlara sahiptim. Şüpheliydim; Sanki bazı insanları tanıyamaz olmuştum. Suçlu hissediyordum;Yakınımdakileri kırmış gibi... Korkuyor gibi davranıyordum;Halhallardan sonra. Hala çözememiştim. Çantamı alıp kütüphaneye inmek istedim. Kafamdaki düşünceler kitaplarla düzelebilirdi belki,diye düşündüm.
Ahşap basamakları birer birer yavaşça indim. Aşağıdan gelen seslerle biraz daha yavaşlayarak indim. Ne olduğunu anlayabilmek için başımı üç basamak kala eğdim. Yerde atılı üç tane çanta vardı. Bağı bozulmuş iki kravat ve hafifçe bağlanmış düz saçlar vardı. Kızın arkası dönüktü ve erkeklerin ikiside yan durmuş birbirlerinin karşılarındaydılar. Siyah hırkalı bir ağabey ve göründüğü kadar anlından akmış kan vardı. Karşısındaysa ukala uzun bir ağabey vardı. Kız konuştu"Bırak Berk,kızlara el kalkmaz" dedi ve güldü. Hatta buna gülme değil kahkaha da denebilirdi. Berk dediği kişi gözlerini karşısından ayırmayarak "Haklısın,oldukça" karşısındaki siyah hırkalı birden Berk'e yumruk attı. Yerle bir olan Berk'e bakıp "Fazla oluyorsunuz siz,ağabey kardeş!"Berk hırsla ayağa kalktı ve"N'oldu? Cici annemize mi söylersin?" Bu seferkız siyahlı ağabeyin karşısına geçti "Feride de yok artık n'apsak? Ayrıca.. Sen neden bizim sınıftaki aptal Feride'ye karşı iyiydin bu kadar?" Alayla onuşmasına dayanamamıştı Ferit."Eslem kes sesini! Bu seni ilgilendirmez. Hem sen,ne yapmacık bir şeysin? Riyakarlıkta üstüne yok. Şu sır tutan ağzım olmasa sepet çabuk dökülür de.. Anlatabildim mi,kardeşim" Ferit kalın sesiyle kütüphaneyi inletmişti. Eslem yerdeki çantasını alıp hızla merdivenlere doğru yöneldi.Duydukları karşısında şaşırmış kalmıştı Feride. Üstüne doğru gelen kızın onu görmemesi imkansızdı. Eslem merdiven başına geldiğinde kendsine bakan birçift sinirli gözle karşı karşıya gelmişti. Tekrar çantasını yere attı ve Feride'ye bağırdı"Gel buraya!" Feride yavaş yavaş o üç basamğı indi. "Ne yapmaya çalışıyorsun?Ne zannediyorsun sen kendini de insanları dinliyorsun?" Elleri Feride'nin başörtüsüne gitmişti. Başını tutarak duvara yasladı ve bir erkek gibi kafa attı. Feride ne olduğunu anlayamdan darbe almıştı. Yalnızca bağırabildi. Onun da alnı kanamıştı.Ferit koşarak Feride'yi oradan çekip arkasına aldı. Eslem'e döndü ve"Gidi burdan" dedi kendini zaptetmek istercesine.Sessizce. Eslem ve Berk hızlı adımlarla hızlı hızlı basamkları çıktılar ve gittiler. Ferit Feride'ye döndüğünde Feride'yi ağlar halde bulmuştu. Birden sarıldı^^Ben buradayım kardeşim."^^