Bulut

52 4 0
                                    

Kendimi yatağıma attığımda dostu tarafından ihanete uğramış biri olar üzülse miydim, beni kardeşine benzetip beni kardeşi gibi gören bir ağabey tarafından korunmaya sevinse miydim? Niçin düşüncelerim ve yaşadıklarım bu kadar uyuşuyorken içimde yine de bir kabullenememezlik duygusu vardı? Hiç kimseye güvenmemeli miydim? Yoksa bütün güvendiklerim ve güveneceklerim tarafından üzülecek miydim? 

Yataktan doğrulduğumda gözümden akan yaşı yavaşça sildim. Ayağa kalkıp odamın kapısını kilitledikten sonra hüzünlü bulutların ağlayışını izledim camdan. Onlar neye üzülmüşlerdi de böylesine hüngür hüngür boşalıyorlardı? Ya da ağlayınca geçer miydi üzüntüler? 

Kapının çalınmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım. Annem karşımdaydı ve konuşmadan bakıyordu. Yüzünde hiçbir ifade olmaksızın...

Kendimi tutamayıp boynuna sarıldığımda karşılık verdi hiç garipsememişti. Anneydi o. Gözlerinden anlardı. Uzun saçlarımı okşarken sordu"N'oldu anneciğim? Biri bir şey mi yaptı?" dediğinde hala ağlıyordum bulut misali. "Haydi gel biraz oturalım" dediğinde merdivenlerden aşağıya elimden tutarak indirmişti. Koltuğa oturduğumuzda "Eslem miydi senin şu arkadaş? Onunla mı küstün?"

-.....

-Kızım söyle,çok mu kötü bir şey?

-Anne...

-Evet,

-Eslem,dost değilmiş.

-Kızım,canım,arkadaş edinemeyen biri olduğundan Eslem'le seni görünce şaşırmıştım zaten(!) Kimseyle içli dışlı olmak iyi değil. Kimseye çok güvenmemelisin. Tamam mı kızım? Sen... Hem sıkma canını. Hayatta daha çok insan tanıyacasın ve birçoğundan da üzülmeyi tekrar tekrar öğreneceksin. Tabii dost kazığı en ağırı. Ama bak ben varım. Ben sana arkadaş olurum. Olmaz mı?

Annemin sesi öylesine bir sesti ki hiçbir ses onun eline su dökemezdi. Gözyaşlarımı sildiğimde karanlık havadan bir ses de eksilmişti; Yağmur durmuştu.Bulutlar gülüyordur, diye umdum. "Sen varsın anne.."

...

Ertesi sabah okula rahatsız  bir şekilde gitmiştim. Eslem sınıfta değildi. Bütün teneffüslerde dışarıdaki banka oturup sonbaharın hoş güneşinin altında kitap okumuştum. Düşünmek en fazla bana zarar verirdi bu durumda. Eğer kendimi seviyorsam,artık önemsiz olan biri için,kendimi üzmeye değmezdi.

Son dersin de ardından annemden kütüphanede kitap okumak için izin almıştım. Okul sessizleşince attığım her adım camdan vuran kara bulutun yansımasıyla daha da gürleşiyordu. Ahşap basamakları birer birer bitkince indim. Kütüphanedeki uzun koyu kahverengi masanın ardından geniş camlardan gökyüzünün parlaklığı vuruyordu. Hala üzgün hissediyordum. Bu yüzden belki de ışığı sevmiyor,karanlıkta oturmak istiyordum. Bazen o korktuğumuz karanlık derde deva oluyordu. Çantamı masanın üzerine atıp kitap okuyabileceğim kadar bir ışık bırakacak şekilde çektim perdeleri. Arkamı döndüğümde o turuncu saçların sahibiyle karşılaştım. Birden ürküp geriye  bir adım atmıştım. Siyah çantasını tek koluna takmış bir elini de cebine koymuştu. Başını eğip bana küçümseyici bakışlar atıyorken Onun bir adım önündeki çantama kadar yürüyüp çantama uzandım. Uzun boyundan yüzünü görmek için başımı çok fazla yukarı kaldırmam gerekiyordu. Üşenmiştim, o ezici bakışlar atan yüzünü görmek benim için eziyet olurdu,diye düşündüm.  Geçmek için yana adım attığımda önümde ani bir hareketle geçmişti. "Çekilir misin!" diye kızdığmda elini yüzüme uzatıp gözlerime yakınlaşan parmaklarının ardından gözlüğü çekti ve aldı. "Vaay, Ferit tipi haa?" Öbür yana bir attığımda bir adım daha üzerime geldi ve aramızda mesafe yok denecek kadar azdı. Korkuyla bir adım geriledim.Elindeki çerçeveyi koyu kahverengi masaya fırlattı. Ona ifadesiz bakışlarımı gönderdiğimde başını eğdi ve sinir saçan gözlerimiz buluşmuştu.

-Beni iyi dinle çömez,

-Hayır,dinlemeyeceğim. Çekil önümden!

-Nereden geliyor bu özgüven sana?

- Çekil!

-Ferit'le konuşmaycaksın ve Eslem'le de öyle.

-Emir alacağım kişi sen değilsin!

Dediğimde ateş püsküren gözlerimi gözlerine kenetledim.

-Çok emin olma...

-Neden?Çok bilip boş konuşanlar kaale alınmaz.

Bu sefer kolumu sinirle kavardığında canım yanmıştı.

-Bana bak çömez ikisinden birine yaklaşacak oluran senin için kötü olur!

Diye bağırmıştı ve kendimi aniden yerde bulmuştum. Acıyan kolumu tuttuğumda niçin böyle davrandığını çözememiştim. Nasıl bir aileydi ki böyleydi çocukları?Adımlarını ahşap basamaklardan hızla çıkarken iştmiştim.  

Üç SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin