22'

30 4 25
                                    

Okuyun okuyun

...

Uyandığımızda akşam olmuştu. Bu gece uyuyamayacaktım ama jisung için aynı şeyi söyleyemem.

Babamlarla sessiz bir akşam yemeği yedik ve salona geçip bir dizi seçtik, dizide geçmiş hayatları hatırlıyordu başrol.

Dizi beklediğimizden sıkıcıydı ama şu an zaten diziyi bitirmek üzereydik son bölümleri izliyorduk. Dizimde yatıyordu Jisung, saçlarını okşuyordum.

"Hyung geçmiş hayatlarını hatırlasan sen de bizi bırakıp onlara gider miydin?"

"Siz onun ailesi kadar kötü değilsiniz ama güzelim."

"Olsak gider miydin?"

Kafasını kaldırdı.

"Reenkarnasyona inanıyor musun?"

Sustu. Dizinin etkisindeydi ve o da emin değildi kendinden, omuzlarından tutup kaldırdım ve ufak bir öpücük bıraktım dudağının kenarına. Geri yatıp izlemeye devam etti.

"Çok şükür sustunuz bir an diziyi izleyemeyeceğiz sandım. Ne konuştunuz haa." dedi Kai babam.

Gülüştük.

"Eğer ruhumuz eşini bulunca onunla bir olup huzura kavuşuyorsa ve artık bir bedende olmuyorsa bu bizim son hayatımız Minho."

Yüzüne baktım ifadesizce, gözlerimi büyütüp suratına bakarken devam etti.

"Mutlu yaşadığımı hatırladığım ilk anlar, gerçekten mutlu olduğum, en mutlu olduğum anlar, acılarım ve beni onları yaşarken bırakmaman, bedenim, benliğim, ruhum... Varlığımın her zerresi sana ait Minho."

Yutkundum, bu çocuk bu kadar güzel konuşmayı nereden öğrendi ya?

"Oğlum ama kıskanıyorum ben ya" dedi babam hayıflanırcasına. İkimiz de gülüp onlara sarıldık.

"Kıskanma baba ya, siz olmasanız onu belki de hiç tanımayacaktım, belki babam olmasının mutluluğunu bir daha hiç yaşamayacaktım. Onu sizden hiç ayrı tutmadım, ailemsiniz siz benim."

"Biliyoruz oğlum, üzülme azıcık kıskanıyorum ama geçiyor sonra."

"İkicik babalarım benim ya."

---

Jisung uyuduktan sonra ben de üstünü örtüp salona gidip koltuğa attım kendimi, başımı geriye yasladım. Ne yapsam diye düşünürken Soo babam geldi.

"Ne düşünüyorsun oğlum?"

"Baba bugün biz içeride uyurken Jisung'a mesaj geldi."

"Ne hakkında? Kötü bir şey mi?"

"Babası olduğu yazıyordu, konuşmak istediğini söylüyordu. Ne yapacağım ben baba? Ondan saklamak istemiyorum ama anksiyetesi tekrar ettiği için bu durumun onu etkilemesinden korkuyorum."

"Bence de saklamamalısın oğlum, bilmeye hakkı var ne olacağına kendisi karar verir."

"Ya bizi bırakırsa?"

"Bu söylediğine sen inandın mı Minho?"

"Bilmiyorum, şu an inan hiçbir şey bilmiyorum baba."

"Söylemeyi düşünüyor musun?"

"Sabaha kadar düşüneceğim, şu an emin değilim."

"Düşün bakalım oğlum. Ben de yukarı çıkayım bari baban uyanıp beni aramasın."

Kafamı salladım. Babam gitti sonra, ben de oflaya puflaya düşünmeye devam ettim.

Bizi bırakmazdı değil mi? Beni, babalarımızı... Bizi bırakıp gitmesinden, yüzünü bile bilmediğim o adama geri dönmesinden o kadar korkuyordum ki.

My Safe Place - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin