Her zamanki gibi sabah 7'de kalkarak babamın da ısrarı ile kahvaltımı yapıp evden çıktım.
Üstümde yine şu sıkıcı okul forması vardı. Okulum bu yönden katıydı ama bu katılık sadece benim gibilere işliyordu. Sonuçta üzerimizde baskı oluşturmak kolaydı...
Ve işte yine geliyor benim gözümün nuru biricik zorbam, Chan yeol.
Her zamanki gibi nerdeyse yarısı yırtık pantolonu, pantolonundan tamamen ayrılmış gömleği, dağınık kravatı ve aynı kravatı gibi saçlarıyla karşımdaydı.
Okulun kurallarının sökmediği nadir kişilerdendi. Klasik, dersle işi olmayan, tek bildiği üstünlük taslamak olan zengin zorbanın tekiydi işte...
İkimizde kapının önündeydik, okula girecektik. Tam içeriye girecekken bir anda gelip "sana benden önce girme hakkını kim verdi çekil önümden annesiz ibne" dedi ve beni ittirdi.
Arkasından girdim, yanından geçeceğim sırada çantamdan çekip beni yere düşürdü ve ayağıyla vurmaya başladı.
Bacaklarımı karnıma çekip inlerken onun sesini duydum "sana bir daha ona dokunursan doğduğuna pişman ederim demedim mi ben piç kurusu" dedi ve önce Chan yeol'u yakalarından çekip yüzüne bir yumruk geçirdi.
Sonrasında "bu sana son uyarım bir daha ona dokunduğunu görürsem ölümün ellerimden olur" diyip beni yavaşça kaldırdı.
Tek kolunu bedenime sardı ve çantamı sırtına alıp okula doğru yürütmeye başladı ikimizi.
Chanyeol her ne kadar bana gördüğü her yerde zorbalık yapsa da o yanımdaydı ve o Chanyeol'un korktuğu sayılı insanlardandı.
Ah kim olduğunu söylemeyi unuttum, adı Jisung. Kalbime iyi gelen 3 kişiden biri, benden 2 yaş küçük bedeni de sıska baksan ama kodu mu oturtuyor ben bile korkuyorum bazen.
Beraber okula girerken "daha cesur olmalısın hyung ben her zaman yanında olamıyorum kendini koruman gerek, zaten o şerefsiz senin sessizliğinden cesaret alıyor baksana benim yüzüme bile bakamıyor korkudan" dedi.
Haklı ama ne yapayım pısırık birini hop diye cesur yapamazsın ki.
"Boşver be Jisung sen yanımdasın işte, hem haklı da annesizim sonuçta"
"Ya hyung saçmalama bende annesizim ama bu ona seni dövme hakkını vermiyor beni de dövsün o zaman amına koyayım ya. Hem suç mu yani annesiz olmak?"
Tamam yine haklı. Zaten benim bu çocukla yarışmam imkansız o her şeyiyle mükemmel jisung. Tam dalmış gitmiştim ki söylediği şeyle kendime geldim.
"Hyung revire geldik gel yaralarına bakalım çıkışa kadar iyi olmazsan hastaneye gideceğiz bu sefer de reddedersen sikerim seni"
Aslında fena fikir deği- kendine gel Minho. Bu çocuğun midemdeki kelebeklerle sorunu ne?
"Tamam tamam söz iyi hissetmezsem gideriz"
Revire gelmiştik. Yüzümdeki yaraları temizleyip bant yapıştırırken çok yakınımdaydı, umarım kalbimin sesini duymuyordur.
Karnıma yediğim onca tekmeden sonra oraya bakmasa ölür.
Gömleğimi kaldırıp ellerini karnımda gezdirdi. Tanrım, sana geliyorum günahlarımı bağışla!
"Çok kötü görünmüyor"
"Tam dövemeden sen geldin, beni yalnız bulduğu ilk anda hıncını alacağına eminim"
Revirde işimiz bitmişti, tekrar kolunu belime sardı yürütmek için. Sınıfa doğru ilerlerken konuşmaya devam ettik.
"Aynı sınıfta olsak bir bok yapamazdı. Bak işte her zaman yanında değilim hyung, sende benim kadar güçlüsün bir kere cesaret etsen bir daha dokunamaz"
"Söylemesi kolay"
"Yapması da aşırı zor değil aslında"
"Neyse ne jisung. Çok ses çıkarmam bulaşmaz bana"
Sınıfımın önündeydik. Bunu dememle sinirle kolunu çekip bağırmaya başladı.
"Ya yeter artık yeter bıktım. Bu çocuğun benim yüzüme bile bakamayıp sana zorbalık yapmasından, senin gibi birinin pısırık kalıp buna izin vermesinden üstüne üstlük 'haklı annesizim ben' demenden, yüzünü her gün kan içinde görmekten bıktım! Cesur ol artık bunlara izin verme senden çok benim canımı yakıyor görmüyor musun?"
Hiçbir şey diyemedim, her zamanki gibi. Haklıydı ve bir şey söylemeye hakkım yoktu.
Sustum, gözlerim doldu sadece, şaşkınca ve dolu gözlerle yüzüne baktım. Onunda gözleri doldu ama tutamadı, sanırım cidden benden çok canı yanıyordu. Dayanamayıp ağlamaya başladığında koşarak yanımdan gitti, arkasından çağıramadım bile. Kapıyı tıklatıp yavaş adımlarla sınıfa girip sırama oturdum. Chanyeol cam kenarında ben duvar kenarındaydım, kafamı o tarafa çevirdiğimde öldürecek gibi baktığını fark ettim. Gibisi fazlaydı sanırım. Üçüncü dersin sonlarıydı revir falan derken kaçırdık ilk iki dersi.
İçeri nöbetçi öğrenci girdi, beni ve Chan yeol'u çağırmış müdür yardımcısı. Odasına gittiğimizde Jisung sinirle bir şeyler anlatıyordu.
İçeri girdik, hoca ikimize kısa bir bakış attı ve konuşmaya başladı.
"Evet Lee Minho bir de senden dinleyelim"
Hoca anlatmamı istediğinde olanları teker teker anlattım, bitirdiğimde jisungla göz göze geldik.
"Kamera kayıtlarını izledik ve Chanyeol'un anlattıklarınıza ve kayıtlara göre ceza alması gerek. "
"Hocam nasıl olur bana ceza falan veremezsiniz!"
"Çok bile tölerans göstedik sana okul olarak, dua et okuldan atmadığımıza"
"Cezası ne hocam? Umarım hak ettiğini verirsiniz"
Jisung imayla konuştuğunda hoca alaylı bir bakış atıp devam etti
"Park Chan yeol, 1 ay uzaklaştırma ve kınama cezası aldın. Bir hata daha yaparsan okuldan atılırsın"
Odadan çıkarken Chan yeol kulağıma eğilip fısıldadı
"Dışarıda kurallar sökmez, arkanı kolla pısırık ibne"
Neyse ki okula Jisungla gidip geliyorum. Chanyeol'un dediklerini söylesem mi acaba?
_____________________________________
İlk ficimizin ilk bölümüüü. Heyecandan gebericem.
Yazım yanlışı falan varsa affedin ilk ficimiz, kurguda veya yazımda hatalar olabilir affoluna 🙉🤲🏻
Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın.
Umarız tutaaar.
Ander & Muffin~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Safe Place - Minsung
FanfictionKüçüklükten beri tanıştığı çocuktan hoşlanan ve tüm hayatı değişen Minho ve bundan tamamen habersiz hyungundan hoşlanan Jisung.