3'

1.6K 160 211
                                    

İlk bölümdeki olayları bu bölümde bir de Jisung'un ağzından dinleyeceğiz.

-----

Sabah kahvaltı yapmadığım için Minho hyung beni zorla pastaneye sokup "ben okula giriyorum sen git kendine poğaça falan al gel ders başlamadan bahçede yersin" dediği için pastaneye girdim.

Naneli çikolata istiyorum ama bir kerede en az üç kalıp yediğim için karnımı ağrıtıyor. En iyisi okul çıkışı marketten almak.

Bir simit birkaç tane poğaça ve çilekli süt aldım. Kendime ve Minho hyung'a da pastane pudingi ve kremalı ekmek aldım. Azcık da ben şirinlik yaparım şeker komasına girer, fena mı?

Elimdeki iki poşetle mutlu bir şekilde okula girmiştim ki yerde yatmış, bacaklarını karnına çekmiş bir Minho gördüm.

O aldığı tekmelerle yerde inlerken Chanyeol ona bir şeyin hıncını alır gibi vuruyordu.

Kaşlarını acıyla çatan ve bağıran hyungumu görmemle gözlerim karardı.

Elimdeki poşetleri yere attım sanırım, hatırlamıyorum. Sinirle oraya doğru giderken bir yandan bağırdım. "Sana bir daha ona dokunursan doğduğuna pişman ederim demedim mi ben piç kurusu" yakasından tuttuğum gibi yüzüne bir tane geçirdim.

Sinirlendiğimde gözlerim hiçbir şey görmüyordu, hele söz konusu Minho'ysa dünyayı bile yakabilirdim.
Bu sefer acıyla yerde yatma sırası ondaydı.

Doğrulmaya çalışırken bir yandan da bana bakan çocuğun yüzüne sinirle bağırdım.
"Bu sana son uyarım bir daha ona dokunduğunu görürsem ölümün ellerimden olur" dedim ve Minhonun beline sarılıp kaldırdım.

İkimiz de aynı konumdayız o da annesiz ben de ama Minho sustuğu için Chanyeol'ün zorbalığı ancak ona söküyordu ve bu benim canımı fazlasıyla sıkıyordu.

--

Revire gidip yaralarına pansuman yaptım. O kadar yakındık ki içimde bir şeylerin alevlenmeye başladığını hissettim. Aptal Ji, sanki her gün yapışık ikiz gibi olan siz değilsiniz, neyin heyecanı bu?

O ibnenin hası karnına vurduğu için oraya bakmazsam olmazdı. En azından karnında birkaç morluk ve eskiden kalma izi dışında bir şey yoktu.

"Çok kötü görünmüyor"

"Tam dövemeden sen geldin, beni gördüğü ilk yerde hıncını alacağına eminim"

Ha bir de izin verseydim dövmesine? Ayıp ettin hyung.

Sınıfa çıkarken yine 'boşver, susarım geçer' dedi bana. Yıllarca sustun, sustun, hiç işe yaradı mı? Ne zaman sesimizi çıkarabildiysek o zaman bir şeyler iyi olmaya başlardı.
Ama şu an o çıkaramıyordu sesini, yıllarca bu kadar güçsüz görmediğim hyungum birkaç yıldır bambaşka biriydi.

Susuyordu, o haklı diyordu ve gözyaşlarını benden saklayamıyordu artık.

Hem sinirim hem de o birkaç yılın verdiği üzüntü ile ağlayarak gittim yanından. Bu seferde ağlamaktan görmüyordu gözlerim, hızlı adımlarla sınıfa inerken merdivende biriyle çarpıştım.

Dengemi kaybettiğimde tam düşecekken tuttu beni, sonra doğrultup yüzüme baktı.

"Sakin ol şampiyon. Ne bu hararet, arkandan atlı mı kovalıyor? "

"Ö- özür dilerim b- ben görmedim özür dilerim"

Ağlayarak söylediğim şeyden sonra üzüntüyle karışık nefesini bıraktı.

"Gel yüzünü yıkayalım gözün görmez olmuş ağlamaktan. "

İtiraz etmeden kafamı sallayıp arkasından lavaboya doğru ilerledim. Yüzümü yıkayıp az önce gözlerimdeki buğudan dolayı göremediğim yüze baktım, dudağının hemen kenarında gamzesi vardı ve çok şirin gülüyordu. Ayrıca gözleri de küçüktü. Yesem mi ne yapsam ben bunu?

My Safe Place - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin