Kaisoo babalarım da babalarım diye diye Muffin'i EXO-L yapma yoluna girdim
Çok uzun süredir doğru dürüst yazamıyoruz bu yüzden diğer bölüm geç gelirse affedin
Yorum da atarsanız seviniriz gerçekten sizin yorumlarınız bize motive veriyor ve yazma isteği getiriyor yani ne kadar yb istiyosanız o kadar yorum yapın ehehe
Bu bölüm sınır yok çünkü 12 veya 13. Bölümü yazıp bitirene kadar 9. Bölümü atmayı düşünmüyoruz pek
----
Bana hamileyken hamilelik tansiyonu çıkmış annemde, doğuma kadar hastanede kalmış kontrol için. 7 aylık doğmuşum ben ve 2 ay kadar da küvözde kalmışım.
Ben 4 aylıkken bir gün annemin tansiyonu yükselmiş yine, dil altı haplarını falan almış geçer demiş babama. Babam da polisti hayal meyal hatırlıyorum. O gün de izin günüymüş tesadüfen.
Sakinmişim o zamanlar, beni uyutup kendisi de dinlenmek istemiş annem. Tam yatağına geçecekken bir anda başı dönmeye başlamış. Sonra babam ne oluyor diye soramadan burnundan kan gelmeye başlamış annemin.
Aceleyle hastaneye gitmişler, yoldayken babam bir yandan anneannemi aramış bana bakmaları için.
Hastaneye geldiklerinde annemi direk yoğun bakıma almışlar, yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması geçirmiş. Vücudunda iltihap olduğu için ameliyat edememişler, ilaç da verememişler tekrar tansiyonu tetikler diye.
Haftalarca ilaç vermek, ameliyat etmek için tansiyonunun düzene girmesini ve iltihabın biraz azalmasını beklemişler.
Gözlerini açamamış o sürede, bitkisel hayattaymış bir nevi. Babam, ailesi, annemin ailesi, babamın arkadaşları falan derken bir sürü insan gitmiş ziyarete. Elbette sadece babamı, anneannemi ve dedemi alıyorlarmış yanına.
Babam girip konuşuyormuş umutla, dedem, anneannem... Hatta bir keresinde dedem annemle ağlayarak konuşurken annemin gözünden yaş gelmiş ve dedemin elini sıkmış. Çok umut etmişler iyileşecek diye ama sonrasında başka hiçbir şey olmamış.
Bir aydan fazla yoğun bakımda kalmış annem, sonra bir gün babam işteyken ölüm haberi gelmiş. Bana birkaç ay annemin ailesi bakmış. Sonra babam kendi memleketine tayin isteyip oraya gitmiş ve babannemler bakmaya başlamış bana. Anneannem beni götürüyor diye babama küsmüş ama tayin çıktığı için zaten mecburmuş gitmeye.
Annem öldükten sonra huysuzlaşmışım başlarda. Geceleri uyumazmışım, yemek yediremezlermiş doğru dürüst. Sonra durulmuşum elbet...
Çok küçüktüm ama biraz hatırlıyorum, babamın akrabaları beni görünce;
"yazık çocuğa annesi de yok tanrı yardım etsin"
"ah bahtsız yavru"
"içim acıyor gördükçe"
"annesiz çocuk mu olur?" Derlerdi.
Babam benden hiç gizlemedi annemin ölümünü, hatta annemin memleketine gidip mezarını ziyaret ettiğimizi bile hatırlıyorum o yaşlarda...
5 yaşındaydım, babam bir operasyonda vurulmuş. Ambulans da çatışma yapılan yere çok geç geldiği için hastaneye gidene kadar kan kaybından ölmüş babam. O gün beni kreşten halam almıştı. Gözleri kıpkırmızı, şişmiş.
Ağladığını anladım, babama bir şey olduğunu da anladım. Hiçbir şey demeden halamın elini tuttum ve eve geldik beraber.
Akıllı, uslu bir çocuktum hep. Ne olmuşsa anlardım, hiç ortalığı birbirine katmadım. Küçükken uslu olmadığım için gittiğini düşünürdüm annemin, babam da gitmesin diye hep uslu oldum hiç sözünden çıkmadım. Ama yine de gitmişti babam. Neden beni terk etmişlerdi ki? Sevmemişler miydi beni? İstemiyorlar mıydı? Çok mu kötü bir çocuktum ben?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Safe Place - Minsung
FanfictionKüçüklükten beri tanıştığı çocuktan hoşlanan ve tüm hayatı değişen Minho ve bundan tamamen habersiz hyungundan hoşlanan Jisung.