Betül'ün anlatımı ile
Bebeğimiz Deniz Eren’in doğumundan birkaç hafta geçmişti. Hayatımız eskisine göre çok daha telaşlı ama bir o kadar da mutluydu. Kayra, her sabah abla olmanın verdiği heyecanla erkenden uyanıyor, kardeşini görmek için sabırsızlanıyordu. Küçük Deniz Eren’in her nefes alışını büyük bir ilgiyle izliyor, ablalık görevini ciddiyetle yerine getiriyordu.
Bir sabah, güneş henüz odanın perdesinden usulca sızarken, bebek monitöründen Deniz Eren’in mırıltılarını duydum. Hafifçe doğrulup yatağın kenarına oturdum. Yanımda Semih, yorgun ama huzurlu bir şekilde uyuyordu. Gözlerimle onu seyrederken, içimden geçen mutluluğu tarif etmek imkânsızdı. Bir an, Semih’in uyanmasını istemedim; ona biraz daha dinlenme şansı vermek istedim. Ama içimden geçen dileği duymuş gibi gözlerini yavaşça açtı.
“Sabah olmuş mu?” diye mırıldandı, sesi hâlâ uykuluydu. Hafifçe gülümsedim ve başımı salladım. “Evet, ama biraz daha uyu istersen,” dedim. Semih ise gülerek başını salladı. “Deniz Eren’e bakmadan olmaz,” dedi ve gözleri hemen canlandı.
Beraberce bebek odasına doğru yürüdük. Deniz Eren, karyolasında mavi gözlerini açmış, etrafa merakla bakıyordu. Onu kucağıma aldığımda, içimde yine o tarifsiz sevgi dalgası yükseldi. Semih, yanımıza gelip minik oğlumuzu sevgiyle izledi. “Ailemizin en küçük kartalı,” diye fısıldadı, sesi yumuşaktı.
Tam o anda, odanın kapısında Kayra belirdi. Kocaman gülümsemesiyle yanımıza koştu. “Deniz Eren’im uyanmış!” dedi ve sevinçle ellerini çırptı. Sonra, kardeşine kocaman bir öpücük kondurdu. Semih, Kayra’yı kucağına alıp döndürdü, kahkahalarla güldüler.
Mustafa ve Damla da sabah kahvaltısına gelmişlerdi. Misafir salonunda toplanıp, kahvaltı sofrasını neşeyle hazırladık. Mustafa, yine her zamanki esprilerini patlatıyordu. Elindeki çayı gösterip, “Bu çay, damak çatlatan çay! Ama Semih’in sabır taşı çatlamasın diye ben çayı demlikte uzun süre bekletmedim!” diyerek herkesi güldürdü. Betül, Damla’ya göz kırptı ve kahkahalarla Mustafa’yı alkışladık.
Deniz Eren’in mırıltıları her konuşmada duyuluyordu. Kayra, bir an olsun kardeşinin yanından ayrılmak istemiyordu. “Abla olmak zor ama çok güzel,” dedi, yüzünde gururlu bir ifade. Semih, kızının saçını okşadı. “Sen en güzel ablasın, kartaliçem,” dedi. Kayra hemen omuzlarını dikleştirdi. “Tabii ki! Kimse benim kadar iyi abla olamaz!” diye karşılık verdi.
Kahvaltı boyunca Mustafa, esprilerini ardı ardına sıraladı. “Betül, artık evde iki Beşiktaş taraftarı var,” dedi gülerek. Semih de bu espriye katılıp ekledi, “Evet, Beşiktaş’ın yeni kartalı Deniz Eren, ilk formayı benden alacak!” Kayra hemen araya girdi, ellerini beline koyarak. “Hayır, o da Galatasaraylı olacak! Aslanlar galip gelir, başka yolu yok!” dedi, yüzündeki inatçı ifadeyle.
Herkesin kahkahaları arasında bu tatlı atışma devam etti. Semih gözlerime baktı, yüzünde mutlulukla karışık bir minnet vardı. Ellerimi tuttu ve “Aşkım, bu aileyi sen tamamladın,” dedi. Gözlerim doldu, ama bu gözyaşları yalnızca mutluluk doluydu.
Hep birlikte kahvaltı masasında gülüşerek, esprilerle dolu bu sabahın tadını çıkardık. Aile olmanın, sevdiklerimizle çevrili olmanın verdiği huzur her anı güzelleştiriyordu. Ve ben, kalbimde bu sevgiyle, yanımda Semih ve çocuklarımızla, dünyanın en mutlu insanıydım.
---
Damla'nın anlatımı ileBir ay hızla geçmişti. Nihayet Mustafa ve benim nişan günümüz gelip çatmıştı. Sabahın erken saatlerinde Betül’le mutfakta telaşla koşturuyorduk. Mustafa ise her zamanki gibi neşeli esprileriyle etrafı daha da karıştırıyordu. Elinde bir fincan çayla kapının kenarında durdu ve sırıtarak, “Bugün damat bey olarak mükemmel görünmem lazım, ama sabah çayı da çok önemli tabii,” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Ofsaytı
Fanfiction"Aşkın Ofsaytı," futbol sahalarında geçen gençlik yıllarında birbirlerine delicesine âşık olan Semih ve Betül'ün hikayesidir. Tutkuyla başlayan aşkları, Betül'ün hayal kırıklığı ve Semih'in kariyer baskısı altında dağıldı. Yıllar süren ayrılıktan so...