---
Güneş batmaya yaklaşırken, Beşiktaş'ın Dolmabahçe'deki efsanevi stadı hınca hınç dolmuştu. Herkes genç yıldızlar Deniz Eren ve Efe'yi izlemek için yerini almıştı. Üstünde Galatasaray montu ve boynunda sarı-kırmızı atkısıyla Kayra, tribünlerdeydi. Takımı farklı olmasına rağmen kardeşini desteklemek için kalbindeki bütün heyecanı hissediyordu. Yanında anne ve babası Betül ile Semih de Deniz Eren'i izlerken gözlerindeki gurur gözyaşlarını gizlemeye çalışıyorlardı. Damla ve Mustafa, heyecanla Beşiktaş atkılarına sarılmış, "Efe'miz sahaya çıkıyor, oğlumuz sahaya çıkıyor!" diye tezahürat yapıyordu.
Kayra yanındaki babasına dönüp, "Baba, bu kadar heyecanlanacağımı tahmin etmezdim," diye mırıldandı. Semih, kızının elini sıkıca tutup, "Sen hep yanında ol kızım. Deniz Eren'in senin gibi bir ablası olduğu için çok şanslı," dedi ve gözlerinde yavaşça yaşlar birikti.
Maç başladığında tribünler çılgınca tezahüratlar yapmaya başlamıştı. Efe ve Deniz Eren sahada paslaşırken, tüm stat nefesini tutmuştu. O an, Beşiktaş taraftarları büyük bir coşkuyla "Kara Kartal uç, Efe ve Deniz'le coş!" diye bağırarak tüm stadı inletiyordu. Betül ise kocaman bir gülümsemeyle, "Bizim oğlan sahada destan yazıyor resmen," diye fısıldadı.
Maçın en heyecanlı anlarından birinde, Deniz Eren ceza sahasının dışından topu aldı, ve ustaca bir vuruşla golü filelere yolladı. Tüm tribünler bir anda ayağa kalktı, alkışlar ve çığlıklar arasında stat adeta sarsılıyordu. Kayra, kardeşinin golüne dayanamayarak yerinden kalktı ve tüm statta yankılanacak kadar yüksek bir sesle, "İşte benim kardeşim!" diye haykırdı. Onun bu çığlığı annesi Betül'ün gözlerini yaşarttı; oğlunun başarısı karşısında hissettiği gurur paha biçilmezdi.
Kayra, bir yandan sevinçle ellerini çırparken, babasına dönerek, "Onun da futbolcu olmasını hayal ettin mi hiç, baba?" diye sordu. Semih, derin bir nefes alarak, "Onun gibi bir oğlum olduğunu hayal bile edemezdim. O ve sen... hayallerimin ötesindesiniz," dedi. Ardından, Betül'le göz göze gelip sessiz bir teşekkürle sarıldılar.
Saha kenarında yedek kulübesinde oturan Efe de Deniz Eren'e hayranlıkla bakarken, içinden kardeşi gibi efsane olacağı günleri düşlüyordu. Deniz Eren, sahanın her yerinde ışıl ışıl parlıyor, her hareketi tribünleri coşturuyordu. Maç sonunda Beşiktaş, genç oyuncularının katkılarıyla galip geldi. Soyunma odasına döndüklerinde, Mustafa oğluna koşup sarıldı, "Efe, seninle gurur duyuyorum oğlum, senin yerin de burada, bu takımda!" diyerek omuzlarını sıvazladı.
Ardından aileler yeniden bir araya geldi. Kayra, kardeşi Deniz Eren'in yanına gidip, "Küçük kardeşim, koca adam oldun sen ya, gözlerim doldu valla!" diyerek ona sarıldı. Deniz Eren de ablasının gözlerinin içine bakıp, "Benim idolüm hep sen oldun, bunu biliyorsun değil mi?" dedi usulca. Kayra gülümseyip başını sallarken, Betül ve Semih, çocuklarının bu bağını izlerken kalplerindeki mutlulukla birbirlerine sarıldılar.
Kayra kardeşine sarılırken, Mustafa espriyi patlattı: "Deniz Eren, oğlum sakın Galatasaray'a geçeyim deme! Yoksa o Beşiktaş formasını sana hayat boyu giydiririz, değil mi Semih?" Semih gülerek, "Korkma Mustafa, bizim oğlan Beşiktaşlı doğdu, Beşiktaşlı kalacak!" diye yanıtladı.
O gün, stat onların adını haykıran binlerce taraftarın sesiyle yankılanırken, aileler birbirlerine kenetlenmişti. Efe ve Deniz Eren, Beşiktaş'ın geleceği olarak ışıldarken, Kayra da onların en büyük destekçisi olmuştu. Hayat onları farklı yollara çıkarsa bile, birbirlerine olan bağları onları hep bir arada tutacaktı.
Ve Betül o gece, çocuklarına bakarken fısıldadı: "Birlikte yürünen yollar, mesafelerden bağımsız, hep ışıl ışıl kalır."
Aile, o akşam stat çıkışında, birbirine kenetlenmiş bir şekilde Beşiktaş formaları ve taraftar atkılarıyla eve döndü. Yol boyunca Mustafa, Efe ve Deniz Eren'in maçtaki performanslarını anlatıp komik hikayelerle herkesi güldürdü. Kayra da kardeşiyle gurur duyduğunu belli eden tatlı bakışlarıyla sessizce onları izliyordu.
Eve vardıklarında, tüm yorgunluklarına rağmen bir süre daha kahkahalarla, hatıralarla dolu sohbetler sürdü. Deniz Eren ve Efe, bir gün Beşiktaş'a büyük zaferler kazandıracaklarına dair söz verirken, Betül ve Semih, çocuklarının geleceğini düşünerek minnettarlıkla birbirlerine sarıldılar. Damla, gözleri dolu bir halde "İyi ki varsınız," diye fısıldadı Betül'e.
Ve o gece, herkes kendi evine dönerken içlerinde tarifsiz bir huzur ve mutluluk vardı. Hayat yolunda, aralarındaki bu güçlü dostluk ve aile bağı, onların her zaman en büyük güç kaynağı olacaktı.
Son olarak Betül, içinden hep aynı sözü tekrar etti: "Hayat bir yolculuksa, en güzel yanı, yol arkadaşlarını hiç kaybetmemek."
Kitap böylece sona erdi, ama onların hikayesi daima kalplerimizde yaşamaya devam etti.
_________Özel bölümü de atmış bulundum bir daha ki kurgumuz kime olsun?
Yorumlarınızı bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Ofsaytı
Fanfiction"Aşkın Ofsaytı," futbol sahalarında geçen gençlik yıllarında birbirlerine delicesine âşık olan Semih ve Betül'ün hikayesidir. Tutkuyla başlayan aşkları, Betül'ün hayal kırıklığı ve Semih'in kariyer baskısı altında dağıldı. Yıllar süren ayrılıktan so...