Betül’ün Anlatımı
Birkaç gün geçmişti. Semih, Kayra, ve ben, her ne kadar düşük riski endişemizle yaşıyor olsak da, hayatımızı olabildiğince neşeli ve huzurlu geçirmeye çalışıyorduk. Özellikle Mustafa ve Damla, bu süreçte bize moral kaynağı olmuşlardı. Her zaman yanımızdaydılar, sık sık gelip bizi güldürmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Bir akşamüstü, semtin parkında kısa bir yürüyüş yapmak istedik. Semih, beni sıkıca sarıp koluma girdi, sanki her an bir şey olacakmış gibi koruyucu bir tavırla yanımdaydı. “Aşkım, yavaş yürü, tamam mı?” dedi. Gözlerinde hem endişe hem de sevgi dolu bir ifade vardı. Kayra, biraz ilerimizde koşuşturuyordu. Her an bir çocuk enerjisiyle çevresindeki her şeyi merakla keşfediyor, çiçeklere dokunuyor, kuşları kovalıyordu.
Damla ve Mustafa da bizimleydiler. Mustafa, her zamanki gibi esprileriyle ortamı canlandırıyordu. Kayra'nın etrafında dönüp, “Hey Kayra, kardeşin doğunca onu futbolcu mu yapacaksın, yoksa sanatçı mı?” diye sordu. Kayra kollarını göğsünde bağlayarak ciddi bir tavırla, “O benim gibi Galatasaraylı olacak, Musti dayı, başka yolu yok!” dedi. Mustafa kahkahayı bastı, “Galatasaraylı mı? Ahh, Semih’ten çekeceğimiz var!” dedi ve Semih’e göz kırptı.
Semih, gülerek Mustafa’ya döndü, “Aşkım, bak görüyor musun, bu adamın bizim çocuklarımız üzerinde kötü etkisi var. Galatasaray konusunda özellikle!” dedi. Hepimiz kahkahalarla gülmeye başladık. Damla da araya girip, “Mustafa, gerçekten çocukları yanlış yönlendiriyorsun. Dikkat et, bir gün seni Galatasaray’ın maskotu yapacaklar!” dedi. Mustafa ellerini havaya kaldırıp, “Peki, peki, pes ediyorum! Ama ben en azından renkleri çok seviyorum, o da sayılır mı?” diye şaka yaptı.
Semih’in kolunda yavaş yavaş yürürken, gökyüzü yavaşça kızıllığa bürünüyordu. Gün batımı her zaman içime huzur verirdi. Semih, yüzüme bakıp hafifçe gülümsedi, “Biliyor musun, güzelim, seninle yaşadığım her anın kıymetini daha çok anlıyorum. Bu bebek için de, Kayra için de, ikiniz için de çok şey yapmaya hazırım. Yeter ki sağlıklı olun.”
Gözlerim doldu. İçimde hissettiğim o sevgi, o bağlılık, tarif edilemezdi. Başımı omzuna yasladım. “Aşkım, biz birlikte her şeyin üstesinden geliriz. Bunu biliyorum,” dedim fısıltıyla.
O sırada Kayra, bir çiçek demetiyle yanıma koşup geldi. “Anne, bu çiçekleri senin için topladım. Ama kardeşim doğduğunda ona da toplayacağım, söz veriyorum!” dedi gözleri parlayarak. Ona sarıldım ve küçük bedenini sımsıkı kucakladım. Mustafa, bu duygusal anı görünce hemen şakasını patlattı, “Hey, Betül, sakın ağlama. Yoksa ben de burada duygusala bağlayacağım ve seni güldürecek espri kalmayacak!”
Damla ona dirsek atıp, “Mustafa, yeter artık! Betül’ü rahat bırak,” dedi gülerek. Mustafa aldırmadı, “Tamam, tamam, ama bir gün benim de çocuklarım olacak, göreceksiniz, onlara harika espriler öğreteceğim!” dedi. Bu sözler üzerine hepimiz kahkahalarla güldük.
Gün batımında, bu sevgi dolu anların içinde kaybolduk. Belki de bu yaşadıklarımız, hayatta en çok değer verdiğimiz şeylerin, sevdiklerimizin, ailemizin ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatıyordu. Ve her şeye rağmen, birbirimize olan sevgimiz, her engeli aşabileceğimizin en büyük kanıtıydı.
---
(Yazardan)
Semih ve Mustafa, Kayra’nın birkaç adım önünde yürürken göz göze gelip işbirliği yapacaklarının sinyalini verdiler. Mustafa, kollarını göğsünde kavuşturup bir plan yapıyormuş gibi sırıtarak Semih’e döndü.“Yani Semih, bu sefer bir Beşiktaşlı daha aileye katılıyor, değil mi?” dedi göz kırparak. Semih gülümseyerek Kayra’ya baktı, “Tabii ki! Kardeşimiz Beşiktaşlı olacak, değil mi aşkım?” dedi. Kayra’nın gözleri hemen kocaman açıldı. Küçük kız, derin bir nefes alıp ellerini beline koyarak kararlı bir şekilde onlara baktı.
“Olmaz! Kardeşim kesinlikle Galatasaraylı olacak!” diye bağırdı, gözleri ateş gibi parladı. Mustafa, teatral bir şekilde başını iki yana sallayıp dizine vurdu. “Ah, ah! Ne büyük bir kayıp! Şimdi bu küçük adam, Beşiktaş forması giymek yerine Galatasaray marşları mı söyleyecek? Üzücü bir durum,” diye lafı uzattı, ama bunu söylerken gülümsemesi yüzünden kaybolmadı.
Kayra, kollarını göğsünde bağlayarak ciddi bir tavırla, “Kardeşime ben bakacağım! Ona marşları ben öğreteceğim! Beşiktaşlı olması imkânsız!” dedi. Bu inatçı hali Semih’i ve Mustafa’yı daha da eğlendirdi. Semih, ona yaklaşarak yavaşça eğildi ve gözlerinin içine baktı.
“Kayracığım, peki ya kardeşin futbolcu olursa? Hadi düşün, Beşiktaş’ın yeni yıldızı olursa… Ne dersin?” diye sordu. Kayra hemen başını iki yana salladı. “Hayır! Kardeşim Galatasaray’ın yıldızı olacak! Bunu kesin olarak söylüyorum!” diye bağırdı, sanki geleceği belirliyormuş gibi emin bir tavırla.
Mustafa, daha da eğlenceli hale getirmek için Kayra’nın yanına çömeldi ve ciddiyetle, “Peki, o zaman anlaştık mı? Kardeşin Beşiktaşlı olur ama arada Galatasaray maçlarını da izleriz, ne dersin?” dedi. Kayra, hemen ellerini çözüp, “Hayır, hayır! Kardeşim benim gibi Galatasaraylı olacak ve Beşiktaş maçlarını izlemeye bile gitmeyecek!” dedi.
Semih ve Mustafa kahkahalarla gülmeye başladılar. Semih, “Aşkım, bu kız gerçekten çok inatçı!” dedi, Kayra’nın saçlarını okşayarak. Kayra, babasına bakıp gülümseyerek, “Bunu senden öğrendim baba!” dedi gururla.
Damla, bu küçük tartışmayı izlerken kahkahasını tutamadı. “Ah Kayra, sen bizim ailede en inatçı Galatasaraylısın, kimse seni ikna edemez!” dedi. Mustafa, yüzünü asmış gibi yaparak başını salladı, “Peki, tamam! Ama unutma, bir gün kardeşin Beşiktaş forması giymek isterse… O zaman ne yapacağız?” diye sordu, göz kırparak.
Kayra, ellerini arkasına koyup kocaman bir gülümseme ile, “O gün gelmeyecek! Ama gelirse, ben ona güzel bir Galatasaray forması hediye ederim!” dedi. Hepimiz bu tatlı atışmayı izlerken kahkahalara boğulduk. Kayra’nın bu kararlı halleri, hem Semih’i hem de Mustafa’yı neşelendirmişti.
Semih, bana dönüp göz kırptı. “Aşkım, bu kız gerçekten sana çekmiş. Bizim ailede kimseyi Galatasaray’a geçiremeyeceğiz galiba,” dedi şakayla. Gözlerimi devirdim ve gülerek başımı iki yana salladım. “Beni suçlama! Onun kime çektiği gayet belli!” dedim ve hepimiz gülmeye devam ettik. Bu neşeli anların içinde, kendimizi sonsuz bir sevgi ve eğlenceyle çevrelenmiş bulduk.
__________________
Evvvett kısa bir bölüm olduğunun farkındayım bölümsüz kalmayın diye taslaklarda olan bölümü atayım dediimm.Belki yarın bölüm atarım belli mi olur?Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorummm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Ofsaytı
Fiksi Penggemar"Aşkın Ofsaytı," futbol sahalarında geçen gençlik yıllarında birbirlerine delicesine âşık olan Semih ve Betül'ün hikayesidir. Tutkuyla başlayan aşkları, Betül'ün hayal kırıklığı ve Semih'in kariyer baskısı altında dağıldı. Yıllar süren ayrılıktan so...