1.3

31 9 6
                                    

~(2 ay sonra)

Betül'ün anlatımı ile

Birkaç gün önce doktorum düşük riski olduğunu söyleyince, içimde bir ağırlık hissetmiştim. Zaten Semih başta olmak üzere tüm ev halkı beni pamuklara sarıp sarmalıyor, hiçbir iş yaptırmıyorlardı. Kayra bile, minicik elleriyle bana su taşıyor, “Anne, sen yorulma, ben getiririm,” diye söylüyordu.

O gün, sabah güneşli bir havaya uyandım ve içimde biraz hareket etme isteği vardı. Zaten sürekli yatmaktan sıkılmıştım, evde de bir şeyler yapabilirim diye düşündüm. Ancak ben tam yerimden kalkacakken, Semih kocaman adımlarla yanıma geldi.

“Hayır aşkım, bugün dinleniyorsun!” diyerek yumuşakça omzumdan bastırdı.

“Semih, kendimi iyi hissediyorum. Sadece küçük bir iş yapacağım,” dedim ama o inatçı bir tavırla kaşlarını çatarak bakışını sürdürdü.

“Betül, yok, yok! Doktor sana ne dedi? Dinlen!” diyerek koltuğa oturmamı sağladı.

Semih'in bu tavrı karşısında sinirlenip ters bir cevap verecek gibiydim ki, kapı çaldı. Semih kapıyı açmaya gittiğinde içeri Mustafa ve Damla'nın eğlenceli sesleri doldu. Onları görünce kendimi daha iyi hissettim. Mustafa her zaman ortalığı neşelendiren, şakalarıyla herkesi kahkahalara boğan biriydi.

Damla elinde çiçeklerle gelip bana sarılırken, Mustafa iki elini beline koyup etrafa bakındı. “Oo, Betül’üm, bakıyorum da seni prensesler gibi pamuklara sarmışlar. Korkarım yakında Semih sana taht bile yaptırır!” dedi gülerek.

Semih, ona bakıp kaşlarını kaldırdı. “Mustafa, fazla ileri gitme. Burada sağlık meselesi var,” dedi.

Mustafa kahkahayı patlatarak elini salladı. “Tamam, tamam, ama sen bu kadar korumacı olursan, Betül kendini kral dairesinde sanacak,” dedi ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana göz kırptı.

Damla araya girip, “Betül, gerçekten nasılsın? Kendine dikkat ediyor musun?” diye sordu, sesi şefkat doluydu.

Derin bir nefes alarak ona döndüm. “İyiyim Damla, ama herkes beni sarıp sarmalamaktan yoruluyor sanırım.”

Mustafa, bu sözlerime hemen atıldı: “Ee, Betül’cüğüm, bu evde bir senin prenses muamelesi görmediğin kalmıştı zaten! Semih seni pamuklara sararken, ben de buraya eğlence katmak için varım,” dedi ve cebinden çıkardığı minik bir taçla beni süslemeye çalıştı. “Tahtı eksik ama, kraliçemiz hazır!” diye devam etti.

Damla, Mustafa’ya kaşlarını çatarak bakarken, Mustafa abartılı bir şekilde, “Betül, sen tahtına kurul, Semih de kapıda nöbet tutsun. Gerçi, Kayra da küçük bir prenses zaten, e ne yapalım, bana da saray soytarılığı kalır,” diyerek yerini buldu.

Semih gülümsemeye çalışarak, “Evet Mustafa, senden iyi saray soytarısı bulamayız,” dedi, gülümsemesini zor saklayarak. Hepimizi güldüren bu eğlenceli anlar, bana moral veriyor ve kaygılarımı bir an olsun unutturuyordu.

O sırada Kayra mutfağa koşup birkaç meyve suyu kutusuyla geri geldi ve “Anne, sana vitamin lazım, doktor da öyle dedi!” diye uzattı. Mustafa, Kayra’nın bu hallerini görünce abartılı bir hareketle elini alnına koyup, “Ahh, Kayra da büyümüş. Ben neler görüyorum böyle? Sen de mi bizdensin, küçük hemşire!” dedi.

Kayra onun sözlerine kıkırdayarak, “Tabii ki! Hem de Betül doktoru,” diye cevap verdi.

Semih ona sarılarak, “Evet, bizim prensesimiz ne dedi? Annesi dinlenecek,” diye ekledi ve beni daha da rahatlatmak için elimi tuttu.

Günün sonunda içim bir nebze olsun rahatlamıştı. Bu dostluk ve aile bağı sayesinde her şeyin yoluna gireceğine dair içimde yeniden umut yeşermişti. Beni böyle seven bir eşim, minik bir prensesim, komik dostlarım vardı ve tüm sıkıntılara rağmen bu anların tadını çıkarmak, hayata tutunmamı sağlıyordu.

---
koylununbaskaniecrnn

Üzülme Ecrin
Biz yanındayızz lütfen bunları kafana takma sınav haftasına girdik sınavlarına odaklan

Aşkın Ofsaytı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin