13.Bölüm

39 6 24
                                    

İyi okumalar..

                                      🍃

"Dağ!" diye adını bastırarak söylediğimde kafasını sallayarak, "Efendim." dedi bir de pişkin pişkin.

"Zemheri'nin zehri mi?!" dedim.

"Evet." dedi rahatça.

"Dağ bu ne demek?!" diye sinirle soludum ama adamın hiç umurunda değil ki.

Bana saliselik bakıp, "Bazı şeylerin anlamını zamanla anlarsın Elya." dedi ve tekrardan yola bakıp, "Bu yüzden bununla ilgili daha fazla bir şey sorma." dediğinde cevap verecektim ama vücuduma giren ağrılarla yerimde kıvranmaya başladım.

E sen hiç şiddet görmemiş gibi bir anda kavgaya atlarsan şimdi de böyle kıvranırsın.

"Elya, iyi misin?" diye sorduğunda arkama yaslanıp, "İyiyim." diyebildim sadece.

"Buradan öyle gözükmüyor." dedi ve, "Bir hafta evden çıkmadan dinleneceksin zehir." diye devam etti.

İtiraz edecektim ki, "Eğer itiraz edersen kitapçına adım atamazsın." demesiyle sustum.

Dediği gibi önce vücudumu toparlamam lazımdı.

Bir binanın önüne gelip arabayı park edince emniyet kemeri çözüp kapıyı aralayıp aşağıya inip onu beklemeye başladım.

Yanıma gelince binanın içine beraber bir adım atarak içeri girdik.

Bu binaya adımımı atmamla yeni hayatıma adım atmışım gibi hissetmem normal mi?

Beraber merdivenlerden en üst kata çıkıp önüne geldiğimiz kapının kilidini açmasıyla eve bir adım attığımızda sessizce ilerleyip açtığı ışıkla etrafımı süzdüm.

Evin tavanı çok yüksek olmakla birlikte solda ki duvar sadece örme duvardan oluşuyordu ve hemen önünde şömine vardı.

Şömine?

Çift kişilik uzun koltuğun yanında boydan çiçekle beraber hemen sol duvarda ise boydan boya kitaplık vardı.

Ev 1+1 idi, mutfakla durduğumuz oda birleşikti zaten onları ayıran panel görevi gören yarım duvar vardı sadece.

Koltuğun arkasında ki kapıdan girdiğimde odamı diğer evde ki aynı düzenle gördüğümde aklıma not ettim yarın ilk işim odanın dizaynını değişmek.

İçeri geçip Dağ'a teşekkür mırıldanacakken yanıma gelip kolumu tutarak tam karşımızda duran boydan pencereye ilerleyip perdeyi çekerek yanında ki balkon kapıyı aralayarak beraberinde balkona soktu beni de.

Bir anda led ışıkları yaktığında gördüğüm görüntü karşısında şaşkınlıkla araladım gözlerimi.

Burası çok güzeldi.

Balkonun büyüklüğünden dolayı sağ tarafta armut koltuklarla oturma köşesi yaparken karşımda sol tarafta salıncağımı koymuştu.

Yerlere minderler fırlatılmıştı yalnız güzel olan bunlar değildi, hemen yanımızda ki duvarın önünde ise ahşap masa üstünde üç tane nargile ve altında ki raflarda tütün çeşitleri olması balkonu güzelleştirmişti.

Her yeri sarmaşıklarla sarıp peşine led ışıklar takmışlardı, beklemiyordum bu kadarını.

Arkamı Dağ'a dönerek, "Teşekkür ederim." dedim duygu dolu sesimle.

"Teşekkür etme ve Elya nargile çok içersen hepsini kaldırtırım." dediğinde sesli gülerek başımı iki yana salladım.

O hâlâ kaşları çatık bir şekilde gülmemi izliyordu.

GECENİN GÜNDÜZE İHANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin