17.Bölüm

42 7 45
                                    

İyi okumalar :)

                               🍃

Aralanan gözlerim Dağ'ın gözleriyle buluşunca bir süre tüm acılarımı unutup sadece gözlerini izledim. Yerinden ayaklanıp alnıma sert bir öpücük kondurarak çıktı odadan.

Neden gittik ki?

Başımda ki ağrı ve vücudumda ki çekilme ayrıca halsizlikle kıvranırken içeriye giren doktor Yaman'la kısa bir süreliğine bakışlarımı ona çevirip tekrardan önüme döndüm.

"Nasılsın Elya?" yanıma gelip sorduğu soruyla tekrardan bakışlarımı ona çevirerek, "Tüm vücudum çekiliyor sanki bacağım ve ayağımda ki ağrı da cabası. Kısacası parmağımı canlatacak halim yok doktor." dedim pürüzlü sesimle.

Bana anlayışla bakıp yanımda ki sandalyeye çökerek, "İyileşeceksin." dedi sadece.

Durumum hakkında açıklama yapmıyordu şahsen bu şu an benimde işime geliyordu.

"Dağ gelmeyecek  mi?" diye sessizce mırıldandım.

"Sen dinlen kardeşim, onun biraz işi var. 4 gün boyunca yanından bir adım uzaklaşmadı sen gözlerini aralayınca anca gidebildi." dediğinde içim burkuldu.

Derin bir nefes aldığımda göğsümün sızlamasıyla cenin pozisyon alarak gözlerimi yumdum.

Nereye gitti diye soramadım.

Gözlerimi açınca yanımda onu görmeyi umarak acı içinde kıvranırken uykunun beni bulmasını bekledim.

                                    🍃

Durmadan öksürmemle gözlerimi aralayıp yerimde doğrulmaya çalışırken sırtıma denen elle hızla bakışlarım sahibini buldu.

Gelmişti.

Durmayan öksürüğüm yüzünden göğsümde ki sızlama artınca yüzümü buruşturdum. Sırtıma yastık koyarak yatağa yaslayıp bardağa doldurduğu sudan yudum yudum içmeme yardımcı oldu.

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu.

"Halsiz." diye mırıldandım.

"Bugün evimize gideceğiz, söz veriyorum seni ellerimle iyileştireceğim." dedikleriyle kaşlarım havalanarak, "Evimiz?" diye sordum pürüzlü sesimle.

"Evet evimiz Elya artık gözümün önünde kalacaksın evlenmek istemesen bile. Seni evine bırakır bırakmaz avuçlarımdan uçtun, bir daha bunu katlanamam." dediğinde gözlerim doldu ama neden doldu bilmiyordum.

"Kabul ediyorum." diye mırıldandım kısık sesimle.

"Efendim?"

"Seninle evlenmeyi kabul ediyorum." dediğimde üstümde ki örtüyü düzelten ellerinden hızla beni buldu bakışları.

"Ne?"

"On kere mi söyleyeyim Dağ? zaten konuşmaya halim yok. İyileşince söz istediğin kadar söylerim." dedim tebessümle.

"Sen.. sen kabul ettin." durdu birkaç saniye ardından hızla avuçlarımı yanaklarımı bularak, "Seni Yaradan'a kurban olurum ben." diyerek alnımdan öptü.

"Bu gerçek evlilik olmayacak Dağ." evet bana yaptığı iyilikleri unutamam ama benden hâlâ bir şeyler gizlerken körü körüne atlayamam bu evlilik işine.

Elya evleniyorsun farkında mısın?

Bakışlarında oluşan hayal kırıklığı hızla yok ederek, "Tamam zehirim." dedi sadece.

GECENİN GÜNDÜZE İHANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin