Evrim korku dolu bakışlarını benden çekip yemeğine odakladı.
"Önemli birisi değil." dedi.
"Emin misin? Fakat seni bu hale soktuğuna göre pek önemli görünüyor."
"Sana önemli birisi değil dedim."
"O zaman neden-"
Evrim hızla ayağa kalkarken tabağını yere düşürdü ama önemsemeyip sözümü kesti. Bağırırken yüzüme bakmıyordu.
"Ne hakla bana hesap soruyorsun?! Benim neyim oluyorsun? Bir anda kafana göre çıkıp geliyorsun ve beni belaya bulaştırıp peşinden sürüklüyorsun! Ben senin evcil hayvanın değilim!"
Bağırması bittiğinde gözyaşlarını daha fazla tutamadı ve benim görmemi istemediği için hızla odasına gitti. Sadece yumruğumu ve dişlerimi sıktım. İçim acıyordu ve nedenini bilmiyordum. Sanırım bana bu kadar zarar verse bile ondan nefret edemediğim için içim eziliyordu. Aptal gibi oturup ağlayamazdım. Bu yüzden düşürüp kırdığı tabağın parçalarını toplayıp, zehir gibi gelen yemekle beraber çöpe attım. Sinirliydim. Sinirimi bağıra çağıra haykırmak istiyordum ama yapamıyordum. Bu yüzden kendimi bir aptala dönüştürüyordum.
Yavaş adımlarla ilerlerken Evrim'in odasının önünde durdum. Kokusu sanki her yere işlemişti. Elimi sessizce kapının üzerine koydum. Anılar beynimden geçerken gözyaşları aklıma geldi. Sinirle elimi kapıdan çektim ve kapıyı çekip çıktım. Arabaya atladığım gibi gittim. Yolda Kemal'i aradım. Kafamın duman olduğunu söyleyip nerede olduğunu sordum. Verdiği adrese gittim. Eski bir çıkmaz sokaktı. Pek ses soluk yoktu. Arabayı söylediği meyhanenin önüne çektim. İçeri girdiğimde neden burasını seçtiğini anlamıştım. Kalabalık ortamları sevmezdim. Eğer kafam cidden dumansa bomboş, sessiz ve kavga çıkarmayacağım bir yer bana uygundu.Kemal'i görüp karşısındaki sandalyeye oturdum. Bizden ve karşıdaki masada sürtüğü ile içki içen heriften başka kimse yoktu.Kemal hemen sordu.
"Ne oldu gene? Gözüne kestirdiğin teyzelerden biri evli mi çıktı?" diye güldü. Sinirli bakışlarımı üzerine diktim.
"Eceli gelen it cami duvarına işermiş. Bu iti sen her gün aynada görüyorsun zaten, değil mi?"
"Aman tamam!" dedi.
Orta yaşlı bir adam geldi ve ne istediğimizi sordu. Kemal siparişleri verirken ben yan masadakileri izliyordum. Ya benim melek misali Evrim'im böyle hıyar bir herifin kollarında- Bunları düşünmeyi bıraktıran rakıya döndüm. Kemal bardağını kaldırdı. Sadece ona bakıp sordum.
"Hayırdır? Neyi kutluyoruz?"
"İlla bir şeyi kutlamak mı gerekiyor?'' dedi. Fakat Kemal'in bardağı havada kaldı. Bozuntuya vermeden konuştu.
"İlla bir şeyi kutlayacaksak senin dönüşünü kutlayalım." dedi. Bardaklarımızı tokuşturduktan sonra fondip yaptık. Birkaç dubleden sonra konuşmayı başlattı.
"Bora. Cidden o kız... Seni anlamıyorum."
"Evrim'den mi bahsediyorsun?"
"Adı Evrim'di demek. Peki niye bu kızı onlara verip beladan kurtulmuyorsun?"
"Eğer bunu halam istemeseydi onu korumazdım."
"Emin değilim. Sen sorumluluk seven bir insan değilsin.'' dedi. kendi kendime düşündüm. İnsan mıyım onu bile bilmiyorum. Zavallının tekiyim işte.
"Alt tarafı annesinin mezarına götürüp geri döneceğim."
"Cidden çok tuhafsın. Hiç mola vermeden 1-2 haftaya orada olabilirsin." dedi ve dediklerinde haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Tutsak
Romantik+Ve sen bayım! Karanlıktan korkan bir kıza sığınabileceği tek şeyin karanlık olduğunu öğrettin ... -Birisini gerçekten seviyorsan yaşı, boyu, kilosu ve ne kadar uzakta olduğu lanet sayılardan ibarettir ... EVRİM & BORA Bazen yaptığınız hatalar, Size...