Bölüm 28: düşünceli gözler ve hüzün dolu ifadeler

235 62 8
                                    

Selam!

Hikayeyi ilk defa başka karakterlerden okuyacaksınız sanırım. Umarım seversiniz.

Eymen'in anlatımıyla

Selin ve Aren'e veda ettikten sonra otobüsten indim ve eve doğru yürümeye başladım. Ellerim cebimdeydi, kaldırımın üzerindeki taşları inceliyordum.

Annem ve babam bugün eve daha geç geleceklerdi. Bu diğerlerine de geçerliydi. O yüzden otobüsle eve dönmek zorunda kalmıştık.

İyi ki diyordum.

İyi ki de annem ve babamın işi uzamıştı da otobüsü almıştık. Deniz hep Eylem'le eve dönüyordu ama yanında bizim de olmamıza sevinmiştim. Eylem'in yalnız olmadığını göstermiştik babasına.

İçimdeki sıkıntı geçmek bilmediğinde derin bir nefes alarak omuzlarımı çökerttim. Kendimi bu gibi durumlarda çok işe yaramaz birisi gibi hissediyordum.

Arkadaşımı üzen herkesi bu dünyadan silip atmak istiyordum. Hayata hep pozitif bakmayı öğrenmiştim. Ama o insanları görünce ve Eylem'e neler yaşattıklarını duyunca kendimi tutamıyordum.

Eylem'in gözyaşlarını durdurmak istiyordum.

Arkadaşımın canı yanınca benim de canım yanıyordu. Kendini değerli görmüyordu ama o bizim canımızdı. Her şeyimizdi.

Annem ve babam eve gelince bu konuyu tekrar açacaktım. Bana pek bilgi vermiyorlardı ama bir şeyler çevirdiklerini biliyordum. Bunu onlara tekrar soracaktım.

Artık gerçekten sıkılmıştım. Eylem o evde daha fazla kalamazdı. Canı yanıyordu. Mutlu olacağı bir yerde olmalıydı.

Bazen kendimi ister istemez suçlu hissediyordum. Ben ne başarmıştım da beni seven bir annem ve babam vardı? Peki Eylem'in suçu neydi? O neden bu hayatı yaşamak zorundaydı?

Neler hissettiğini az çok anlayabiliyordum. Bizimle daha çok paylaşsın istiyordum ama bunun zor olduğunu da biliyordum.

Psikologla olan görüşmeleri hala devam ettiği için içim az da olsa rahattı. Duygularını içinde tutsun istemiyordum. Birine anlatsın ve rahatlasın istiyordum.

Boğazıma bir yumru oturduğunda yutkunmaya çalıştım ama başaramadım. Her zaman yüzümde olan gülümseme gitmişti. Kendimi bok gibi hissediyordum.

Arkadaşım kendini kötü hissediyordu. Bunu bizden gizlemeye çalışıyordu ama canının yandığını hepimiz görüyorduk.

Gözümden bir damla yaş yanağım boyuna yuvarlandı ve kaldırımın üzerine düştü. Burnumu çektim ve daha fazla ağlamamaya çalıştım.

Her şey düzelecekti. Arkadaşım mutlu olacaktı. Yüzümüzde sadece gülümsemeler olacaktı. Kahkahalar atacak ve kimseyi umursamadan eğlenecektik.

Eve vardığımı fark ettiğimde çantamdan anahtarımı çıkararak kapıyı açtım ve içeri girdim. Ayakkabılarımı çıkararak kenara koydum ve ceketimi portmantoya astım. Banyoya girerek ellerimi yıkadıktan sonra yukarı çıkarak odama girdim ve sırt çantamı çalışma masamın kenarına bıraktım.

Kıyafetlerimi çıkardıktan sonra üzerime rahat şeyler geçirdim ve çalışma masanın başına geçtim. Çantamın içinden kitaplarımı çıkardım ama kendimi ders çalışmaya veremedim.

Acaba Eylem şu an ne yapıyordu? Üzüldüğünü düşünmek bile istemiyordum. Bu ihtimali kafamdan yok etmek istiyordum ama büyük bir olasılık olduğunu da biliyordum.

Hayallere akıtılan gözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin