Günler geçiyordu.
Her gün aynı düzende devam ediyordu. Gündüzleri birbirimizi görmezden geldiğimiz adamla geceleri bir oluyorduk. Her gece koynuma alıyordum ve bunu oda istiyordu. Erkek değil mi hep ister zaten diyordu içim lakin sana ne oluyordu. Aynalığın önünde saçımı tararken yanan kandil tüm odayı az da olsa aydınlatıyordu. Önce Mahir yıkanmış sonra da ben yıkanmıştım. O sobayı yakıp sigara içmeye kapının önüne çıkmıştı. Ahraz bu gece de diğer geceler de olduğu gibi Şerife ananın yanındaydı. Artık beşiği de bu odada değildi. İçim sızlasa da Şerife ana bunun daha doğru olduğunu söylemişti. Kapının açılmasıyla gözlerim aynadan ona değdi. Uzun boyu ve iri gövdesi ile yanında küçücük kalıyordum. Her anlamda onun için küçüktüm. Ayten abla gibi değildim. O kadınsı bir kadındı ve hatta fazla da cilveliydi de derin bir nefes aldım. Boyu beden kısa olsa da benden kiloluydu ve dolgundu. Simyah saçları esmer teniyle güzel bir kadındı. Onun tamamen zıttı idim. Kahverengi saçlarımın arasında sıcaktan açılan sarı saçlar mevcuttu. Koyu yeşil gözlerim ve bembeyaz bir tenim vardı. Küçük bir burnum da dahil.
Bu düşünceler kendimi yıpratmaktan başka bir şey değildi. Kocam hala başka kadını seviyor olması bile beni darmadağın ediyorken bu olacak iş değildi.
Sobayı kontrol edip yatağa girdiğin de bende ayağa kalkıp yatağa ilerledim. Yorgundum, sabaha ne kalmıştı şunun şurasında diye düşündüm ve yatağa yattım. Arkası bana dönük değildi artık ama ben hala dönüyordum çünkü hislerim beni ele vereceğini biliyordum. Genellikle o bana sokulur ben uzak kalırdım. Yine öyle oldu ve bana doğru geldi. Sırtımı gövdesinde hissettim bana değiyordu lakin ben herhangi bir tepki vermedim.
Aramızda sınırlar yok olmuştu lakin kalbinde ki sınırlar hala aynı idi.
Dudaklarıma konmuyordu çoğu zaman. Veyahut sarılmıyorduk onunla. Normal bir evlilik değildi bizim durumumuz mecburi bir durumdu.
O sabah uyandığımda beni sımsıkı sarmalayan adamla karşı karşıya gelmiştim. Yüzünde rahat bir ifade vardı ve kolları beni sımsıkı sarmalamıştı. Hatta bacakları da bacaklarıma dolanmıştı. İçim huzurla doluydu. Kaç yıllık ömrümün çeyreğine sığdırdığım adamın kokusunda uyanmak bir muzice gibiydi. Hiç çıkmak istemesemde mecburdum.
Nasıl çıkacaktım ki buradan şimdi diye düşünürken onu rahatsız etmeden kımıldandım lakin beni daha sıkı sardı ve homurdandı.
Hiç böyle yapmazdı Mahir
Bir kaç defa daha denedim ve sonunda homurdandı ve beni bırakıp yastığıma sarıldığın da şaşırmıştım doğrusu. Lakin üstünde durmadan hemen kalkıp üzerimi çıkarttım. Havalar daha da soğumuştu. Eskisi gibi hafif değildi ayazı. Odanın içide soğumuştu lakin ses çıkartmamak adına sessizce dolabımdan kadife lacivert bir elbise alıp giyindim. Uzundu ve dizlerimin altında bitiyordu. Bu günlerde karnım ağrıyordu. Üşütmemek adına da kalın çorapları giyindim.
Aşağıya inip sedirli odaya girip Ahrazı aramaya başladım. Yoktu. Mutfağa girdiğim de Zeynebin kucağın da duruyordu. Şerife ana da hamur yoğurmaya niyet etmişti herhalde unu kaba koyunuyordu. Beni görünce tebessüm etti hemen. "Günün aydın olsun güzel kızım" dediğinde ona tebessüm ettim. "Seninde ana" derken Zeynebin kucağından Ahrazı almak istedim lakin vermedi. " Şimdi yedi üstüne kusar falan" derken bunu sessizce dile getirmişti. Ahraz beni görünce güldü lakin bana gelmedi. Büyüyordu her gün daha da büyüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarası Saklım
RomantizmMihrimah kitabında geçen yan karakterler olan Pınar ve Mahir için yazılmıştır.