(Just let me love you (let me love, let me love you)
🌙
Jimin hemen arkasında onun olduğunu bilmeden, hakkında konuşan omegaları dinlememesi gerektiğini biliyordu ama engel olamıyordu işte kendine.
"Ah, cidden Jungkook'un o alakasız omegayla evlenmesine hala inanamıyorum... hiç yarışacak fırsatımız bile olmadı. Ne zaman bu kadar yakın oldular ki?"
Bu kendi aralarında fısıldayarak konuşan omegaların söyledikleri şeylerden sadece bir tanesiydi.
Jungkook'la olan ilişkisi hakkında birçok şey duydu Jimin. Birçok kişiden neredeyse her gün duyuyordu zaten. Çiftleşme Törenleri'nden önce bile duyuyordu. Alışmıştı artık. Normalde onu etkilemesine izin vermiyordu. Alfanın onu ne kadar sevdiğini, kendisinin de diğerini ne kadar sevdiğini biliyordu. Geri kalan hiçbir şey önemli değildi. Mantığı her şeyin farkındaydı.
Ama işte... son günlerde Jungkook'la konuşmadıkları için, araları soğuk olduğu içindi belki. Bu sefer etkilenmişti. Diğerlerinin dedikleri normalde hasar vermeden geçip gitmeyi öğrenmişken, bugün ilk kez duyuyormuşçasına acıtmıştı canını.
Yani o gün eve giderken keyfi hiç yoktu açıkcası. Gerek günlerdir Jungkook'un da hüzünlü çam kokusunu koklamaktan, gerek insanların kırıcı yorumlarından... her şeyden biraz bıkmıştı. Her gün istisnasız yüzünde tutmaya çalıştığı gülümsemesi bile bugün solmuştu.
Taehyung akşam saatlerinde Sağlık Çadırı'na gelip Jungkook'la aralarındaki problemi sormuştu. Ama alfayı da cevaplamamıştı. Ne diyecekti ki? Jungkook'u diğer omegalar çok kesiyor, kıskanıyorum o yüzden küstüm ona mı? Çocukça davranıyordu yine.
Eve dönerken kendisine ve Jungkook'a yarın kahvaltıda yiyebilmeleri için taze sebzeler aldı. Alfayla konuşmasalar bile en azından hala yemekleri beraber yiyorlardı. Evin yolunu tutarken, yarın için ne yiyeceklerini bile düşünmeye başlamıştı.
Şeftali kokusu da aynı kendisi gibi üzgündü. Etrafta çürük bir meyve gibi dolaşmaktan sıkılmıştı. Tamam, diye düşündü. Jungkook'u cezalandıracağım derken alfayla konuşmayarak kendisini cezalandırıyordu. Artık bugün konuşacaktı. Bu kadar soğuk savaş ikisine de yeterdi.
Eve gelip kapıyı açarken, gelirken Jungkook'u bahçede görmediği için bile içten içe keyiflenmişti. Alfa bahçede olmadığı için omega fanları da ortalıkta yoktu. Sonunda biraz huzur, diye düşündü Jimin.
Tam arkasından kapıyı kapatmış, mutfağa gelip elindekileri mutfak masasına koyacaktı ki, burnuna dolan çam kokusuyla duraksadı.
Jungkook, antrenmandan geldiği kıyafetleri değiştirmiş, akşam yemeği için masayı tamamen düzenlemiş, elinde omeganın ilk kez gördüğü türde mavi çiçekleri sıkı sıkı tutarken ona bakıyordu.
Şaşırdı. Poşeti elinden düşürdü. İçindeki sebzelerin yere döküldüğünü görse de, eğilemedi.
Gözleri dolmuştu hemen. Durduğu yerde sadece ona hafif endişe, hafif beklentiyle bakan alfaya bakabiliyordu. Jungkook, besbelli ki gergindi. Tanrım, alfaya da son günlerde baya bir stres yaşatmış olmalıydı.
Alfa konuşmadan önce, diliyle dudaklarını yaladı. Ardından kısık bir ses tonuyla çıktı ağzından sözcükler. "Omegam, seni kıracak ne yaptım bilmiyorum ama özür dilerim. Lütfen barışabilir miyiz?"
Jimin dolu gözlerinin ardından titreyen dudağının da öne doğru çıktığını biliyordu. Bu koca adam, ne yapacağını bilememiş, eline omeganın sevdiği çiçeklerden alıp gelmiş, hatasını bile bilmediği bir şeyden özür diliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity | Jikook
Fanfictionİri kırmızı gözlü, inatçı ruhlu minik bir alfaydı Jungkook. Şirindi. O zaman ona yiyecekmiş gibi bakan bu sert gözler kimindi? omegaverse