Hayatımın belkide en berbat günlerindendi, belkide daha kötüsü yoktu ama bu gün gerçekten de rezaletti. Bütün gün Göktuğ ile hiç tanışmıyormuşuz gibi takıldık tabi Hakan da fırsat bilip sürekli peşimde dolandı. Göktuğ bunu dahi umursamadı. Bu iş artık sınırı aştı. Tam konuşmaya gidecekken ilk defa gördüğüm bir kızı görmemle olduğum yerde donup kaldım. Gülüşmeleri de cabası. sinirden elim ayağım titriyordu. aceleyle uzaklaştım oradan. Her canım sıkıldığın da bana kucak açan okulun tam köşesindeki kimsenin beğenipte gitmediği hatta bakım bile yapılmayan o eski banka gittim oturdum.telefonumu ve kulaklığımı cebimden çıkarıp her zamanki pozisyonumu aldım bankta. bağdaş kurulmuş kapüşon çekilmiş eller cepteydi. Orada uzun süre öylece parmağımı dahi kıpırdatmadan oturdum hatta son derse bile girmedim zaten bir ders kaldı deyip. sonra zil çaldı okul dağıldı. öğrencilerin arasında Göktuğ gözüme çarmamıştı. Banktan kalkıp sınıfa çıktım Göktuğ sınıftaydı ona hiç bakmadan çantama ilerledim. Çantam toplanmıştı üstsünde de not vardı " Sana bir güzellik yapayım dedim canım derse girmeyececğin aklıma gelmişti. Bu arada sıkma canını ben ne zaman istersen burdayım. - HAKAN♥ " bu nedir ya bu kalp nedir. Notu okuduktan sonra çantamı sırtıma takıp sınırftan çıkmak için kapıya yöneldiğimde Göktuğ kolumu tuttu yüzüne bakmamı sağladı. ne var anlamında kafamı salladım. Çok sinirliydi belliydi okyanusu sığdırdığı küçük gözlerindeki maviliklerin yerini kıvılcımlar almıştı ve bu beni ürkütüyordu. Korkak bir sesle " ne var. " dedim. Benimle dalga geçercesine kahkaha attı. " Boş bırakmaya gelmiyorsun. Sadece sekiz saat konuşmadan geçirdik ve sen kendine yeni birini bulmuşsun bile. Senin bana ihtiyacın yok Asya. Ve artık benimde sana yok. "Şaşırmıştım ağzım açık onu dinliyordum. " n-ne diyorsun sen Göktuğ. Ben seninle tekrar doğdum şimdi beni böyle gereksiz birinin saçma sapan bir iki lafı yüzünden suçlayamazsın. Hem Hakan'ı tanıyorsun. Onun bana yaklaşması için benim ona yüz vermeme gerek yok. O, o kadar yüzsüz biri ki ben onu yerin dibine soksamda kaynağını bulamadığım bir cesaretle yine yaklaşıyor bana. Ve benim sana hep ihtiyacım var Göktuğ yaşamak için, nefes almak için, sevmek için her şey için sana ihtiyacım var.
"Asya, bitti. Sen şu son bir kaç günde o kadar değiştin ki senden asla beklemeyeceğim şeyleri yapıyorsun ve bu beni senden uzaklaştırıyor. Ben eski Asya'ya aşığım yenisine tahammülüm yok Asya. Buraya kadarmış, kendine iyi bak." arkasını dönüp sınıftan çıktı. kafam karmakarışıktı. bacaklarım titriyordu ayakta duramıyordum. dizlerimin üstüne oturdum. gözlerim şaşkınlıktan kocaman olmuştu. Ve ilk damla... Sonra bir tane daha ve bir tane daha... ardı arkası kesilmeyen gözyaşlarımla sınıfın ortasında öylece oturup hıçkırarak ağlıyordum. okulda sadece idareciler vardı onlarda odalarında olduklarından sesimi duymuyorlardı. elimin tersiyle göz yaşlarımı silip güçlü olmaya çalışarak ayağa kalktım. başımı dik tutmaya çalışıyordum ne olursa olsun yıkılmamaya gayret gösteriyordum. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi sımsıkı kapadım. öylece durdum bir kaç dakika sonra gözlerimi açtım ve sınıftan çıktım. nereye yürüdüğümü bilmiyordum. Birden kendime gelmek için kafamı iki yana salladım. bulunduğum yere baktım. evin ters yönünde yürümüştüm. geriye dönüp eve doğru kırgın, yorgun, bıkmış adımlarla ilerledim. Ne kadar yürüdüğümü bilmiyorum kafamı ne kadar toparlamak istesem de toparlayamıyorum. Kafam dağınık olduğunda dışarıya çıkardım kafamı toplamak için. Soğuk hava hep bana yardımcı olurdu ama bu sefer o bile işe yaramadı. Hala şokun etkisini atamamıştım.evin önüne geldiğimde girip girmemekte kararsızdım. sonra derin bir nefes çektim ve zile bastım. Tek istediğim Tuğba Ablaya yakalanmadan yukarıya çıkıp kapımı kilitlemekti. Kapıyı Meryem Teyze açtı koşarak yukarıya çıktım. Meryem Teyze arkamdan "ne oluyor kızım?" diye bağırdığında ona "altıma kaçıracağımmm " diye bağırdım merdivenlerden çıkarken anlamaması için. eğer anlarsa kesinlikle Tuğba Ablayı peşime yollardı. Odama girip kapıyı kilitledim, sesimin dışarıya gitmemesini dileyerek ağlamaya başladım. Çantamdan telefonum ve kulaklığımı bularak t-rap çalma listesini oynattım. Depresyonda olduğumda rap dinlerdim. Üstüme ayıcıklı pijama takımımı giyip saçımı topuz yaptım. Kitaplığıma yönelip en çok ağlatacak kitabı ve filmi seçtim. Normalde hiç ağlamazdım bu tip şeylere ama şuan tamamen ağlama modunda olduğumdan en saçma filmde bile ağlamam zor olmayacaktı. daha hiç izlemediğim bana elifin izlemem için verdiği filmi aldım elime filmin adını okudum sesli bir şekilde. " Aynı Yıldızın Altında" laptobumu alıp filmi açtım. bu tip romantik filmlerden pek hoşlanmazdım ama şimdi oyuncuların ağzından çıkan her kelimeye ağlıyordum. aslında kafam zerre filmde değildi Göktuğ'un birden nasıl değiştiğini düşünüyordum. Çok saçmaydı bu işin altında bir iş vardı ama düşünecek halim yoktu. bilgisayarı kapatıp kitabı aldım elime. yatağın içine girip kulaklığımı tekrar taktım ve kafamı toplayıp kitaba başladım. Sabaha kadar aralıksız okuyup kitabı bitirdim. kitapta bir kız ve bir çocuğun birbirine delice aşık olması anlatılıyordu ve kız sonunda saçma sapan bir nedenden intahar ediyordu. Normal bir zamanda bu kitabı asla okumazdım. Kitabı bitirdikten sonra kafamı yastığa koydum, gün yavaştan ışımaya başlamıştı. Kafamı yastığa koymamla uyuya kalmış olmalıyım uyandığımda saat ikiydi. Lanet okuyarak kalktım yataktan.
" Şimdi onun için okula gitmediğimi düşünecek evet bir bakıma onun yüzünden ama uyayAkalmışım, uyuya kalmasam kesinlikle giderdim. Ama gerizekalı ben camış gibi uyumuşum kimesede uyandırmamış. Aalacağın olsun Tuğba Abla"
Karşıki dağları yıkacak büyüklükte of çektikten sonra kapıya ilerledim. bir iki yokladım açılmadı sonra kilitlediğim aklıma geldi çekmecemden anahtarı alıp kapıyı açtım. Hızlı adımlarla aşağıya indim. dolabı açıp atıştırmak için bir şeyler baktım ama dolaptaki yiyecekler ilgimi çekmeyince markete gitmeye karar verip üzerimi değiştirmek için odaya çıktım. Dolaptan siyah salaş uzun kollu bir tshirtle siyah streç pantolon giydim. Ne kadar depresyonda olsam da dışarıya rezil halde çıkamazdım. Dışarıya çıkarken Meryem Teyzeye seslendim merak etmesin diye duymadı sanırım üst aktı temizliyordu. Buzdolabının üstüne bir not yazıp evden yarıldım. Hava ılımıştı buralarda artık kazaklar. Market biraz uzaktı. Benim de işime geldi bu biraz yürümek iyi gelir diye düşündüm. Tam evimizin olduğu sokaktan dönecekken onu görmemle donup kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAN
Teen FictionHayat acılardan ibaretti ya da biz yaralardan ibaretiz. Nerede canımızı yakan var ona gideriz, onu seçeriz , hatta onu severiz. Çünkü biz yaralarla yaşamaya alışanlarız. biz acıyı seven acıya aşık olanlarız. Hayat tarafından acımasızca sınava tabi...