Sabah ikiye katlanmış bir huzursuzlukla uyandım. Sanırım artmasının nedeni bugün okulda yalnız olmam. Okulda hiç arkadaşım yok denebilir. Bir tek Elif var onunla da ilkokuldan beri aynı okuldayız. Küçükken aramız iyiydi onunla sonra ben evde yaşanan olaylardan kavgalardan dolayı iyice içime kapanınca onunla da pek konuşmaz olduk. Gerçi ben çocukken de pek şen şakrak değildim. Hep duvarlarım oldu benim enginde olsa hep varlardı. Sonra ben büyüdükçe onlarda büyüdü. Benim içime kapanmamın tek nedeni babamdı. Ben çocukken hatırlıyorum da bana bir şey olacak annemi kaybettiği gibi beni de kaybedecek diye çok korkardı. Sonra bir şey oldu o adama ve hiç umursamaz oldu aramızda geçen tek diyaloğumuz kavgalarımız oldu. Bu da beni iyice içime kapattı. Çok saldırgan sinirli bir çocuk olmaya başladım, okulda sokakta herkesin canını yakardım. Sevmeyi, sevilmeyi, sevgiyi unutmuştum. Herkes tarafından dışlanıyordum Tuğba Abla ve Meryem Teyzeyle de çok yakın değildim o zamanlar. Onlarda babam bana bu şekilde davranmaya başlayınca acıdıklarından kendi çocukları gibi davranmaya başladılar. Bir ara psikoloğa gitmeye başladım sanırım ortaokuldayım duvarlarını yıkamasada hırçınlığımı saldırganlığımı atmama çok yardımı dokunmuştu. Artık kimseye sataşmadan bir kenarda sessizce oturuyordum. Göktuğ ile tanışana kadar da böyle devam etti. Onunla tanışmak duvarlarımı baya indirdi. Yavaş yavaş gülmeye, eğlenmeye, hayattan tat almaya başladım. Ben geçmişe dalınca saatin geçtiğinin farkına varmamışım. Saate bakıp o her gün yaşadığım küçük çaplı krizi yaşadım ve yataktan uçarak kalktım, banyoya koştum. Yüzümü yıkadım havluyu kaptığım gibi banyodan çıktım dolaptaki kıyafet yığınını aşıp formamı almaya çalışırken yüzümü kurulayıp havluyu yatağa fırlatıp çalışma masama koştum orada da bir kitap yığını bekliyordu. Kitaplarımı bulup jet hızıyla çantamla tıkıştırdım. Sonra kafamın üstünde bulunan kocaman kıvırcık saç yumağını topuz yapıp aşağıya koştum masadan bir dilim peynir alıp ağzıma attım ve kapıya koştum ceketimi aldım. Tam bahçe kapısını açacakken Alaska önüme fırladı. O benim hayatımda gördüğüm en güzel köpek.
" Özür dilerim Alaska ama bugün seninle oynayamayacağım kendine iyi bak bahçeyi de birbirine katma. "
Bunları söylerken de bir yandan hızlı adımlarla okula doğru yürüyordum. Okulu kapısından içeri girdiğimde Hakan'ı bana doğru geldiğini gördüm ve çabucak binaya girdim. O kadar hızlı yürümüşüm ki sınıfa girip sırada oturduğunda nefes nefeseydim. Elif hemen yanıma geldi.
" Kızım bu ne hal, nefes nefese kalmışsın. "
" Ya sorma yine uyuya kalmışım. "
" Biraz soluklan bizimkilerin yanına gidelim. Berke yine kızlarla ilgili maceralarını anlatıyor gülmekten öldük. "
Önce reddedecektim ama sonra sabahı düşündüm bıkmıştım bu soğuk tavırlardan biraz arkadaşın nesi kötü olurdu ki.
" Tamam ben bir su alıp geleyim. "
" Peki, gelmemi ister misin? "
" Gerek yok, ben hemen gelirim. "
Hızlıca sınıftan çiktim ve kantine indim, aceleyle suyu alıp sınıfa çıktım. Bu güne kötü uyanmıştım ama gün içinde iyi şeyler olacak gibiydi. Garip hissediyordum. Biraz değişim fena olmazdı sonucta. Yavaşça grubun yanına yaklaştım. Önce onay beklercesine Elif'e baktım ve beklediğimiz onay gelince konuşmaya başladım.
" Selam, aranıza katılabilir miyim? "
Önce şaşkın şaşkın yüzüme baktılar sonra Berke 'tabii' diyince hafifçe gülümsedim teşekkür edercesine ve bir sıra çekip Elif' in yanına oturdum. Berke heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu. Onu dinlemeye başladım. Arada bende gülüyordum. Fark ettim de bu çocuk gerçekten çok eğlenceliydi. Arkadaşları çok şanslıydı, onun anlattıklarına, hareketlerine gülümsemenin imkânı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAN
Fiksi RemajaHayat acılardan ibaretti ya da biz yaralardan ibaretiz. Nerede canımızı yakan var ona gideriz, onu seçeriz , hatta onu severiz. Çünkü biz yaralarla yaşamaya alışanlarız. biz acıyı seven acıya aşık olanlarız. Hayat tarafından acımasızca sınava tabi...