BÖLÜM 4: KAHVE

264 81 8
                                    

  Bugün pazar. Babamla hâlâ konuşmuyoruz. Tam beş  gündür anneannemle kalıyorum bu gidişle buraya yerleşeceğim. Aslında okul yakın olsa gayet güzel fikir ama işte okula uzak anneannem kafa kadın aslında, salı günü dersi astırdı bana alışverişe gittik eve döndüğümüzde bitmiş haldeydik. Bugün de gidelim dedi ama Göktuğ ile cikacagimizi söyleyince ısrar etmedi. Benim biraz kıyafet alman gerek bu yüzden alışveriş merkezinde buluşacağız.  Önce alışveriş yapacağız sonrada bir şeyler yeriz. Göktuğ ile alışveriş yapmak o kadar eğlenceli ki gerçekten çok zevkli biri bu yüzden genelde alışverişimi onunla yaparım. O da beni kırmaz  hiç, alışverişi çok sevmemesine rağmen. Evet pek sevmez ama ikimiz alışveriş yaparken o da çok egleniyor. Arada şikayet edip mızmızlansada mutlu olduğunu eğlendiğini fark edebiliyorum.  Ben alışveriş merkezine geldiğimde Göktuğ kapının önünde buldum. Birden içimden ona sarılmak geldi bu da değişimin bir parçası sanırım. Kocaman sarıldım. Göktuğ neye uğradığını  şaşırdı. Sonra beraber içeriye girdik önümüze gelen ilk mağazaya girdik. Sonra beraber kıyafet seçtik, sectigimiz her kıyafeti başka parçalarla kombinledik sonra ben onları denemek üzere kabinlere yol aldım. Ben üzerimi degistirirken Göktuğ karşı kabinin pufuna oturmuş telefonuyla  uğraşıyordu. İlk denediğimde kıyafet yarım, bol ve beyaz bir kazak altında ise yüksek bel, pileli haki yeşil bir etek.  Kalbinden çıkmamla Göktuğ'un gözleri üzerime dikildi. Uzunca süzdükten sonra yavaşça ıslık çaldı. Sonra "buları kesinlikle almıyoruz" deyip beni kabine soktu. Ben kabinden ona saydırırken o dışarıdan pis pis kahkaha  atıyordu.

" Tamam tamam şaka yaptım çok yakıştılar ama o eteği sadece ben yanındayken giyeceksin yoksa kesinlikle almam. "

  Hemen kabinden fırladım sıradaki kiyafetlerinde giymiştim zaten.

"Tamam tamam söz sen yanımdayken giyeceğim. "

"  Bak bir çanta görmüştüm o etek ve kazağa çok yakışır, hemen getiriyorum. "

  Çanta kahverengi süetti altından sarkan püsklleri vardı ve gerçekten harikaydı. Ve o kombine çok yakıştı. Diğer kiyafetlerinde denedim ama sadece bu mağazaya takılı kalmak istemedigim için  bir tek etek, kazak ve çantayı aldım. Göktuğ bunları sana ben hediye olarak alacağım diye çok ısrar etti ama ben kabul etmedim. Bana bir kaç parça kıyafet daha aldıktan sonra Göktuğ'u zorla erkek reyonlarına cekiştirdim. Bir kaç parça kıyafet seçip onu kabine yolladmn kabinden çıkmasını beklerken gözüme bir gömlek takıldı. Siyahlı grili beyazlı kareli sıradan bir gömlek ama çok hoşuma gitti. O gömleğin üzerime hafif bol olacak bedenini buldum sonra aklıma mağazaya girdiğimde  gördüğüm beyaz şort geldi. Bu havada ne şortu demiştim ama sanırım o şortu alacağım. Koştum şortu buldum ama bedeni kalmamıştı bir görevliye mankenin üstündeki şortu çıkarttırdım.  Bu arada Göktuğ tamamen aklımdan  çıkmıştı. Hızla kabinlere gittim Göktuğ verdiklerini giymiş aynanın karşısında üzerini duzeltiyordu elimdekileri görünce

" Oo o gömlek bana mı? Çok güzelmiş. "

" Hayır bir tanem bana. "

" Ya ama olmaz ki en güzelini kendine almışsın."

" Aa sende al alma diyen mi var? "

" Demi doğru, banada getirsene ondan ama hafif bol olsun, yapışmasın. Biliyorsun sonra göğüs kasların belli oluyor kızlar peşimi bırakmakıyorlar. "

" Alla alla kimmiş onlar? Delirtme beni, yolarım hepsini. "

" Asya ayıp olmazsa bir şey soracağım, o elindeki beyaz kumaş parçası ne? "

  Önce saf saf yüzüne baktım. Sonra ne dediğini anlayınca göz devirdim. " şort canım, şort " diyip rakamı döndüm gömleği getirmek için reyonları gittim. Ne yazık ki XL i kalmamıştı acı haberle kabine döndüğümde Göktuğ üzerinde yakasının ilk 3 düğmesi açık  kolları katlanmış  şile bezi denen siyah kumaştan bir gömlek var.  Altındaysa siyah düz bir pantolon. Onu öyle görünce ağzım açık kaldi, o da bana mal mal siritiyor.  Elimde ki gömlekle şortu karşı kabindeki pufun üzerine attığım gibi Göktuğ'un yakasındaki düğmeleri iliklemeye  koştum. Bir yandan onları kapatıp bir yanda da söylemiyorum .

" Oğlum sen mânyak mısın? Namahrem denen bir şey var bu yaka ne böyle. Hem bu adamlar bu düğmeleri süs olsun diye koymamışlar herhalde. Sen beni genç yasında parmaklıklar arkasına mi yollayacaksin. "

  Ben nefes almadan konuşurkenGöktuğ'un gülmekten ölmesine az kaldı biraz daha guldukten zorla susup " Asya nefes al bir. " dedi. " Valla seni o halde görmeden önce gayet güzel nefes alıyordum  ama birden nefesini kestin  bebeğim. " dedim yandan yandan yarım ağız sırıtırken. Göktuğ tekrar gülme krizine girdi. O giderken bende onu zorla kabine itekledim.

" O ustundekileri çıkart çabuk, ikisininde almiyoruz ben hiç beğenmedim onları. "

" E Yuh Asya demin ağzının suları akıyordu. "

" Yok artık daha neler. Niye aksın benim ağzının suyu, akmiyordu bir kere ben şey olmasın diye şey ettim. "

" Ne olması diye ne ettin?  "

" Üşüme diye."

"Hı  hı. Tabiki de. "

  Kabinden çıktı. Yanıma yaklaştı yanağından makas aldı ve yürümeye devam etti. Arkası döndükken " bunları aliyoruz " dedi. Ben de sortumla gömleğimi  aldım elime arkasından " bunları da aliyoruz " diye bağırdım. Kasaya geldiğimde o çoktan ödemişti  kendininkileri.

" Hayır onları almıyoruz. Ya da gömleği alabiliriz ama şort olmaz. "

" alla alla sen aldın ama bana ne bende alacağım. "

" Hayır anlayacaksın suikast düzenlerim o şorta eğer alırsan. "

" O iş yaş canım. "

    Biz atışırken kasiyerde bize gülümseyerek bakıyordu aslında bizde guluyorduk.

" Alda görelim. Yok sen alma ver ben alayım. "

" Hayır sacmalama olmaz. "

" Ne olmaz? Ne olmaz ya? Sevgilim değil mısın oğlum ben alacağım ver şunları. "

" Ay Allah'ı öküzü. "

  Eline verdim kıyafetleri kasiyerde döndüğümüzde hala gülümseyerek bize bakıyordu.

" Çok tatlısınız maşallah Allah bozmasın. "

"Çok sagolun. " dedim. Poseti  alıp mağazadan çıktık alışveriş faslı bitmiş bulunmakta şimdi yemek yemeye geldi sıra. En sevimli halimi takınıp

" Benim canim İskender çekti, yiyelim mi? "

" Peki, bana uyar. "

  Yemeklerimizin yedikten sonra kitapçıya  girdik. Birlikte yapmayı en çok sevdiğimiz şeylerden biri kitap alışverişiydi. Biraz gezdikten sonra birer şiir kitabı alıp alışveriş merkezinden çıktık. Göktuğ ilk defa dışarıya keyfi arabasıyla çıkmıştı.  Beni eve o bıraktı. Anneannemin ısrarları üzerine bir kahve içmek içine ve  geldi. Ben aldıklarımı odama birakip mutfağa kahve yapmaya geçtim. Elimde tepsiyle salona geldiğimde gayet keyifli bir şekilde sohbet ederken buldum onlari.

Anneanne: " Ee anlatın bakalım, nasıl gidiyor? "

Göktuğ: " Okul mu? Gayet iyi. "

Anneanne: " Yok be oğlum ne okulu, sizin iş nasıl gidiyor? "

   Allah'ım yaşlı başlı kadın bizimle dalga geçiyor resmen.

Asya: " Nasıl olsun anneannem iyiyiz işte gördüğün gibi iki arkadaş güzel güzel geziyoruz eğleniyoruz iste. "

Anneanne: " hadi bakalım hayırlısı Allah sana başka günlerde de Göktuğ oğluma kahve yapmayı nasip etsin inşallah. "

   Allah'ım inanmıyorum resmen Allah'ın  emri peygamberin kavriyle verdi beni gitti.

Asya:" Okuyoruz biz anneanne. "

Anneanne: " O ne demek kız  şimdi? "

   Biz Göktuğ ile birbirimize baktık tam o anda koptu işte zincirler. Biz gülme krizine girerken anneannem bize delirmişiz gibi bakıyor. Zorla susturduk kendimizi Göktuğ da anneannemden izin  isteyip  kalktı. Bugünüde böylece kapatmış olduk. Odama gidip dinlenmek için izin istedim anneannemden sonra da üstümü değiştirip kendimi yatağa  attım, bir ara anneannem geldi odaya yatağın içine girmemi söyledi benden tepki alamayınca zorla yatağın içine girdirdi beni her  yanımı yorganla iyice sardıktan sonra kapının kapanma sesini duydum sonrasın da rüyalar alemi. Gözlerimi açtığımda farklı hislerle yeni bir güne  uyandım. Kim bilir bugün beni neler bekliyordu...

PANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin