SO~1

9.3K 192 17
                                    

Bu bölüm olay akışı değiştirilmeden düzenlenmiştir. Bahsedilen kitap YABANCI kitabıdır.
...............

"Yağmur düştüğü kaldırım taşlarında kara lekeler bırakarak yağmaya başladığında genç adam siyah ceketinin yakasını kaldırarak ensesine sper etti. Soğuğu sevmiyordu; soğuk, kalbinin derinliklerinde gizlediği eve en ufak bir fırsatta zincirlerini kırmaya heveslenen kötü anılarını kışkırtıyordu. Çimen yeşili gözlerini karşı taraftaki." Ebesine dikti. Pff Allah'ım ya. Şarjım bitti. Süper. Hep böyle oluyor ne zaman telefonumla güzel bir şey yapmaya kalkayım şarjım biter zaten. Ama o avea mesajlarında nedense full olur. Neyse olacakla öleceğin önüne geçilmez. Yoksa oooo ben nelerin önüne geçerdim. Mesela okuldayken beden dersinde hentbol oynarken kalede kendi ayağımın üstüne basıp düşmezdim ya da kız tuvaleti diye erkek tuvaletine girip birde oradaki çocuğu sapık diye dövmezdim ama çocukta haketmişti şimdi. Yok ya hak etmemişti. Hayır hak etmişti. Hak etmemişti. Etmişti etmişti. Nazlı kendini kandırma etmemişti. Tamam etmemişti. Pff ne diyorum ben ya. Sanırım uyusam iyi olacak. Ayyy şimdide susadım. Ben bekleyim yani sonuçta biri elbet buraya su getirir değil mi? Tamam bu sefer kendimi kandırmayacağım. Dün su gelir diye bekledim. Ama gelmedi. Ve dolabımın önüne bakıyorum da hâlâ gelmemiş. Telefonumu şarja taktım ve mutfağın yolunu tuttum. Bir bardak aldım damacanadan su katmaya başladım. Gene beceriksizliğim tuttuğu için suyun yarısı mutfak zeminine döküldü. Önce suyumu afiyetle tek dikişle içtikten sonra elime bütün evlerin vaz geçilmezi olan sarı bezi aldım. Olağança uyuşuk bir şekilde yeri sildim. Yarın silerdim ama yarın 1 yıldır görmediğim canımdan çok sevdiğim Kuzenim Emre de kalacağım. 24 yaşında olduğu için kendi evine çıktı. Şanslı piç. Ben gerekirse elli yaşına geleyim babam evlenmediğim veya gerek olmadığı sürece başka ev lafını bile duymak istemiyor. O da beni düşünüyor tabi ama biliyorki ben mimarlık son sınıf öğrencisiyim ve elbette üniversite bittikten sonra hiç istemesemde evleneceğim. Tabiki de yakışıklı prensimi bulduktan sonra.Emreninde dediği gibi evde kaldım ama olsun ben bekleyeceğim. Düşüncelerimden arkamda hissettiğim ayak seslerinden ayrıldım. Tanımadığım babamın yaşlarında bir adamdı. Tam bana doğru bir adım atmıştı ki arkadan silah sesi geldi. Gözlerim istemsiz kapandı. Yüzümde hissettiğim sıvı şeyle gözlerimi açtım. Adam yere yığılmıştı. Alnının ortasında kurşun deliği vardı ve her yer kan içindeydi. Ağzımdan istemsiz bir çığlık koptu. Belkide istemli de olabilir. Sonuçta mutfağımda tanımadığım bir adam öldürüldü. Belimde hissettiğim elle bir çığlık daha attım. Bir el ağzımı kapattı ve
"Hey sakin ol benim." dedi. Babamın sesiyle rahatladım ve hemen boynuna sarıldım. Sarılışıma hemen karşılık verdi. Geri çekildiğimde endişeyle bakıyordu. Elindeki silahı gördüğümde korkuyla geriledim. Ne yani bu adamı babam mı öldürmüştü? Benim babam. Ben geriye doğru çekilince kolunu bana uzattı. Ne kadar adam öldürmüş olsada benin babam olduğu için tekrar ona yaklaştım. Ama yüzüne bakamıyordum. Eliyle çenemi tuttu ve gözlerine bakmamı sağladı.
"Nazlı hani hep başka eve çıkmak istiyordun ya artık çıkabilirsin. Ama bazı şartlarım var. Benim babam olduğunu kimseye söylemeyeceksin ve bu şehirden uzaklaşacaksın."
"Ama neden?"
"Sana ne söylediğimi anladın. Yarın erken saatte ilk uçakla Ankara ya gideceksin. Şimdi yat dinlen. Ama önce bir banyo yap istersen." Babamın sözünü normalde olsa şikayet ede ede dinlerdim. Ama bugün mutfakta olanlardan sonra.... Neyse. Odama geçtim. Banyoya girdim ve aynada yüzüme baktığımda yüzümde nokta nokta kanlar vardı. Hemen soğuk bir duş aldım. Direk yatağa bodozlama daldım. Ne kadar uyumak istemesemde gözlerim istemsiz kapandı.

Sert OdunumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin