Ter içinde yattığım yerden doğrulurken etrafıma bakarak nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Yan tarafımda duran alarmın saatine baktığımda gecenin 3.00 olduğunu gördüm. Parmaklarımın ucunda yürüyerek kapıya doğru ilerledim. Kapının kolunu ses çıkartmamak için yavaşça açtım. Merdivenlerden aşağıya inerken salonda açık olan ışıkla beraber merdivenlerde bekledim. Kuzey elindeki şişeye yoğunlaşmış bir şekilde şişeyi masanın üzerinde çeviriyordu. Yüzünde çökmüş bir ifade vardı. Nedendir bilmem onu öyle görünce dayanamadım ve merdivenlerden aşağıya indim. Beni yeni fark etmiş Kuzey sarhoş olduğu belli olan bir sesle
"Nazlı." dedi. Ne diyeceğimi bilemediğim için yanına oturmakla yetindim. Elindeki şişeyi bıraktı ve beni izlemeye başladı. Ben de onu. Ne o konuşuyordu ne de ben konuşuyordum. Ne o gözlerini üzerimden çekiyordu ne de ben çekiyordum. Sanki bu bir yarışmaydı ve ikimizde kaybeden taraf olmak istemiyorduk. En sonunda gözlerini ilk çeken taraf ben ilk konuşan taraf ise o oldu. Berabere bitirdik gibi bişey sanırım. Ne kazandık ne kaybettik."Benden kaçma." ondan kaçmak mı? Evet ondan kaçmak istiyorum ama bir türlü beceremiyorum. Beni ona çeken bir şey var.
"Senden kaçmıyorum."
"Kaçıyorsun."
"Hayır kaçmıyorum."
"Kanıtla o zaman."
"Nasıl?"
"Öp beni." ne daha doğru düzgün tanımadığım birini öpmek mi? Hayır bunu yapamam. En azından aklım öyle diyordu. Beynim aklıma ihanet ederek ısrarla öpmemi söylüyordu. Aklım ve kalbim küçük bir tartışma içindeyken Kuzey de ne düşündüğümü anlamak istercesine yüzümü dikkatle inceliyordu. Ben bu çatışma için de ne yapacağımı düşünürken dudaklarım bana ihanet ederek kuzeyin dudaklarını buldu. Kalbimin atışı anında hızlanırken kendimi buna daha fazla kaptırmamak için dudaklarımızı ayırdım. Kuzey in yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayılırken beni kendine doğru çekerek başımı göğsüne yasladı. Kuzey in kalp atışlarını dinlerken orada uyuyakalmışım.
****************
Sabah Poyraz ın yalandan öksürmesiyle uyandım. Yani daha doğrusu uyandık. Kuzeyin göğsünden kalkarken Kuzey ağrıyan başını tutuyordu. Saate baktığımda daha saatin 6.30 olduğunu gördüm. Poyraz'a anlamaz bakışlar atarken Kuzey
"Okula falan gitmeyecek."
"Bak anlıyorum seni ama belki okula giderse o piçi görürse hafızası yerine gelebilir."
"Hayır gitmeyecek" Kuzey le Poyraz gereksiz tartışmalarını yaparken bende çaktırmadan yanlarından geçerek odama çıktım. Şuan okula gitmem gerekiyordu. O yüzden okul kıyafetlerimi aramaya başladım ki ortada okul kıyafeti felan yoktu. Bende kendi kıyafetlerimden birini giymeye karar verdim. Dolabıma baktığımda shortlarım bir öküz tarafından yok edildiği için bende yeni shortlar yapmaya karar verdim. Açık mavi kotumu aldım ve bütün çekmecelere bakarak bulduğum makasla kotumu short şeklinde kestim. Şimdi biraz da süsledim mi tamamdır. Bunun için mutfağa indim ve bir rende aldım. Odama çıkarken Poyraz ın evde olmadığını ve Kuzey in de televizyonda bir şeylere baktığını gördüm. Ne bakmak ama resmen bakmıyor oyun oynuyordu. Bi o kanal bi bu kanal. Boşverip odama çıktım. Kestiğim kotumu masanın üstüne koydum ve önünü çevirerek küçük bir iki delik açtım daha sonra delikleri rendelemeye başladım. Uzun uğraşlarımın sonunda artık bir shortum vardı. Hemde kendi tasarımım. Hemen shortumu üstüme geçirirken bir yandan da acaba shortun üstüne ne giysem diye düşünüyordum ki aklıma gene bir fikir geldi. Kuzey benim gömleklerimi de yok etmiş olamazdı sonuçta onlar gömlekti ama onun saf sandığı gömleklerdi. Hiç bir zaman onun önünün bağlanabileceği aklına gelmemiştir ki zaten görüldüğü üzere aklına gelmemiş. Gömleklerimin aralarından shortuma en uygununu giydim. Altınada bez spor ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı saldım hafif bir makyajla tamam hazırdım. Saate baktığımda 7.35 olduğunu görünce koşarak aşağıya indim. Okul kaçta başlıyordu bilmiyorum ama uyanmamın üstünden bir saatten fazla geçtiğine göre kesin geç kalmıştık. Aşağıya indiğimde Kuzey hala televizyona bakıyordu.
"Kuzey hadi gidelim." dedim.
"Iyi tamam bekle." dedi ve televizyonu kapattı.
"Çok güzel olmuşsun." diyerek yanımdan geçerken bir şeyi yeni fark etmiş gibi geri geri geldi ve tek kaşını kaldırarak shortuma baktı"Bu hal ne?" dedi bende
"Ne varmış halimde." diye sorusuna soruyla karşılık verdim.
"Bilmiyormuş gibi davranmayı kes. Sen ne ara short aldın."
"Almadım canım yaptım ve yeni short almak yoksa bütün pantolonlarımı short yapacağım."
"Öyle birşey olmayacak. Hepsini yakarım."
"Iyi bende donsuz dışarı çıkarım. Bikinilerimi giyerim. Oh mis."
"Nazlı bak bacaklarını kırarım."
"Bende senin o ellerini önce ojeyle boyar o ojenin kokusuyla tam kafayı bulmuşken o ellerini aseton banyosu yaptırarak telle sürterim."
"Senin o kafanı koparır cümle aleme gezdiririm."
"Senin varya yüzüne macunun tamamını sıkar, macun yüzünü eritene kadar beklerim."
"Senin ciğerini söker akşama yemek yapar beğenmem kedilere veririm."
"Senin o kullandığın bebek şampuanının içine sarımsak şampuanı koyar hem gözlerini yakarım hemde kokuturum."
"Senin kafandaki o saçları tek tek yolarım."
"Senin varya o vücudundaki tüm kıllara ağda yapar kalanları iple toplarım."
"Senin varya"
"Yeterr!!" diye bağıran ve bize salakmışız gibi bakan Poyraza Kuzeyle aynı anda
"Sen karışma!" diye bağırdık. Poyraz daha da sinirlenirken"Fantazilerinizi sonraya saklayın önemli bir sorunumuz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Odunum
Teen Fiction"Sen benim ilk öpücüğümü çaldın." diye bağırdım ve kapının kilidini açtım tam kapıyı açıyordum ki Kuzeyin sözleriyle afalladım. "Sende benim ilk öpücüğümü çaldın."