"SAV"...4bölüm

24.1K 1K 244
                                    

Merak edenler için medya'da Mahmut var...

Eve geldiğimle odamın yolunu bulduğum bir olmuştu.Kendimi odaya kitleyip bugün olanları analiz etmeyi kafaya koymuştum. Aklımda dönen sorulara belki cevap bula bilirdim...Ben onu kıskandım mı?Eğer öyle değilse neden onu öptüm? Yeldayla birlikte olurlarsa beni rahat bırakma ihtimali vardı, neden karşı çıktım? Allahım bana akıl fikir ver, aklımı kaybedicem şimdi...

Böyle kara-kara düşünürken telefonuma bir mesaj geldi. Bu mesajin kimden geldiğini tahmin etmek tabii ki de zor değildi

Gönderen:Yılışık

Mesaj:Bugün olanlardan dolayı bana bir özür borcun var. Farkında mısın acaba?

Bu kafayı mı yemişti? Özür dileyecek bir şey yapmadığımı biliyordum oysa. Acele onu aramayı tercih ettim. Her şeyin altından bir fırsatçılık araması benim hiç hoşuma gitmiyordu...

"Ne özründen bahsediyorsun?"

"Benim iznim,isteğim olmadan beni öptün işte. Unuttun mu?"

"İsteğin yok muydu? Allah aşkına güldürme beni, 1yıl oldu artık peşindesin...Belki de bunun hayalini bile kurmuşsundur geceler uyurken. Hayalini gerçekleştirdim işte. Daha ne istiyorsun?"

"Belki ben bugün istemiyordum seni...!!!"Oha ama...İsteme vakitleri de mi varmış? Bir yaşıma daha girdim...Ve şimdi seni de bir yaşına daha sokacağım ukala şey...

"Peşimde dolaşmazdın o halde. Senin de sevgin bu kadar olur zaten... Bir gün sev, diğer gün başkalarının aşk itiraflarını kabul et...Ohh hayat sana güzel be kardeşim..."

"Onu kabul edeceğimi de nerden çıkardın...? Ben şakasındayım konunun ama seni gerçekten..."Bunu söylemesini kaldıramazdım. Çünki ben ondan ciddi bir şeyler duyduğumda bir garip oluyorum.

Düşününce evet suç bendeydi. Ne de olsa uygun bir haraket sergilememiştim. Ne derse, ne isterse onu da yapmaya mecburdum. Keşke bütün mecburi hizmetler böyle olsun. Mecburiyetin de öylesi güzel. Ne diyorum ben ya...

"Tamam, özür dilerim..."Lafını kestiğim için biraz üzgünlük çektiğini hissetsem de kendi yılışıklığına devam etdi. Çünki o daha fazla üzgün ve ciddi kalamazdı

"Hm...Yok hayır kabul etmiyorum..."Bu doğaldır. Herhalde bir özür için kurmamıştı planını...

"Neden?"Bu da soru mu ben soruyorum. Tabii ki gıcıklığına...

"Içime sinmedi, bir akşam yemeği olursa belki özrünü kabul ederim" Özgüven aşırı derecedeydi hakikaten. Çünki böyle bir şey teklif ediyordu. Ama belki kabul ederim diye de laf çakıyordu

"Belki mi?Yok artık...Daha büyük bir şey mi istemek var aklında?"

"Biraz fazla abartılı oldu dimi?Farkettim..."

"Ee yani...Farkına varlığına da sevindim. Fazlasıyla zekalısın..." Alay ettiğimi bile anlamamış olmalı ki, umursamadan teklifini tekrar etti

"Tamam, akşam yemeğine çıkarsak seni affederim..." Bir ara isterse affetsin,isterse etmesin, banane diye düşündüm. Ama onu izinsiz öpmüştüm, akşam yemeğini ona borçlu gibi hissediyordum...Bu vicdan azabıyla yaşayamazdım dimi...?!

"Aslında affedip, affetmemen umrumda olmazdı da...Suçlu hissediyorum kendimi, o yüzden...Tamam yarın akşam saat 8de, anlaştık mı?"

"Bana uyar inatçı güzelim,yarın seni gelip alırım..."Hoppala, bu beni sahipsiz belledi iyice ha... Ufak bir gözünü korkutma zamanı gelmiştir anlaşılan. Şimdi de cesaretini ölçelim bakalım...

"Sen dayak yemek istiyorsun heralde..." Korkuyla yutkunduğu telefondan bile belli oluyordu

"Nedenmiş o, dövecek misin beni yoksa?"Şimdi de şakasına devam ediyordu konuşmaya. Ama ben Buket Akpınarsam senin içine korkuyu musallat ederim.

"Ben değil de asıl babam seni bi görürse dövmek de nedir?! Resmen öldürür..." Tırsmıştı yılışığım ya. Ne diyorum ben ya...töbe töbe...Benim nerden oluyor...Bazen işte böyle saçmalıklar yapıp cümle içinde yılışığı sahipleniyordum. İyi tarafı bu ki, bunu sadece içimde yaşıyorum.

"Hadi be, o kadar diyorsun?! Benimle dalga geçiyor ola bilir misin acaba Buket?"

"Neden dalga geçeyim ki...Ben ciddiyim. Ama inanmak istemiyorsan keyfin bilir. Nasıl olsa bize geldiğinde inanacaksın"Bir kaç dakika ses kesilmişti. Büyük ihtimalle telefonu kenara çekip su içiyordur. Biraz dili damağı kuruduğu belliydi

"Tamam o zaman okula yakın zaten bildiğim restorant, okulun önünde buluşsak uygun mu?"

"Işte buna hayır demem, bu senin sağlığın için gayet iyi olur..."

"Sen de babanı öyle bir anlattın ki, gözümde zalim bir mafya babası canlandı...İnatçı...Hadi o zaman, yarın görüşürüz. İyi geceler İnatçı güzelim..."

"Iyi geceler Yılışıkcım. Kendine iyi bak..."Telefonu sehpaya bıraktıktan sonra, yüzümde ufak bir gülümseme oluştu,sonra onu öpmem,şaşkın ve sapıkca bakışları, gülümsemeleri filan aklıma geldikçe hepten sırıtıyordum. Sonra diyordum kendi kendime, ben ne yapıyorum ya onu düşünmeler filan,allahın yılışığı işte. Yarınki yemek nasıl olcak acaba? Yemek yerken bir sohbet filan gerekir, ben bununla ne konuşcam ki be...

Her şeyden uzaklaşmam için kulaklıklarımı takıp, guzel bir şarkı dinlemeye başladım. Çünki bu bana en iyi gelen huyumdur. Bazen öyle müzikler vardır ki, insanın söyleyemediği bütün duygularını ortaya çıkarırlar. En üzgün günlerde muzik dinlemek insanı sakinleştiren, düşünmek için en uygun ortamı yaratan bir kavramdır. Bunu hep yapıyorum ve fazlasıyla iyi geliyor...

Şimdiyse moralim gayet iyiydi ve müzik rehberimi kurcaladığımda eğlenceli bir şeyler bulmayı başarmıştım...

Emrah Karaduman & Murat Dalkılıç~Kırk yılda bir gibisin

Bu şarkıya bayılıyordum. Beni mutlu ediyordu. Çoğu zaman beni dansa teşvik ediyordu...Ben de kırk yılda bir gibiyim hahayt be...

Benim her seferinde onun bakışları aklımdan film şeridi gibi geçiyordu. Neden ki, onu mu düşünüyordum ben...Neden...?!Benim hayatımda her hangi büyük bir yer kaplamıyordu aslında. Yoksa kaplıyor muydu?

Aklımı kurcalayan, mantığımı söküp alan düşünceler beni bir türlü rahat bırakmıyordu. Bundan kurtulmanın tek yolu ise uykuya dalmaktı. Nedense, evren bana karşı geliyormuş gibi, uykum da gelmek bilmiyordu. Tek çare kitap okumaktı. Kitaplığımdan aldığım "Yaramaz Çocuk"u kaldığım yerden okumaya, Masalla Rüzgarın esintili aşkına tanık olmaya başlamıştım...Bu kitabı okumak bana gerçekten keyif veriyordu

Bir müddet sonra okumaktan gözlerim yorulmuş, uykum da yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Kaldığım sayfayı katlayıp, kitabı kitaplığa geri koydum. Ama aklım hala ondaydı. Hayatımda kapladığı yerde...

Sana Alerjim Var #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin