"SAV"...18bölüm

8.8K 531 51
                                    

İyi okumalar canlar...

Bedenim burda, ama ruhum boşlukta... Yediğim yemeğin tadını bile alamıyorum. Ağladığımı başkası söylenince anlayabiliyorum. O kadar normal bişey oldu ki benim için gözyaşları akıtmak yanaklarımdan... Sessiz çığlıklarımı yalnızca ben duyabiliyorum. Yaşadığım şeyleri hissedemiyorum... Beynimi yönetemiyorum. O kadar dolu ki kafam, o kadar düşünce varki içinde... Yatağıma sırtüstü yatıp tavana bakıyorum, dışarıdan sadece tavana bakıyormuş gibi görünüyorum... Oysa ben kafamdaki düşüncelerle savaşıyorum. Dışarıdan bakan biri benim deli olduğum kanaatine gele bilir...Şu günlerde saçlarım dağınık, kalbim karanlık, beynim bomboş. Her şey onu hatırlatıyor bana. Herşeyde ondan bir parça kalmış gibi...

Haykırışlarıma karşılık gülümserken gidişin gözlerimin önünde biliyor musun? Ben senin hayatını kurtarmaya çalışırken senden duyduğum laflar beni uçurumun kenarından aşağı itti haberin var mı? Belki de ben burda acılar içinde kıvranırken sen benim halime gülüyorsundur, "nasılda inandı bana" - diyorsundur... Sen bana hayatı öğrettin, erkeklere güvenilmemesi gerektiğini açıkladın. Ben senden sonra başka bir erkeğe "sevgilim" diyemem ki...Ona sarılamam, öpemem...Duygularımı başka kimseyle paylaşamam.

Güvenimin sarsılması beni çok yakmıştı. Şuan istediğim tek şey elimde telefon ve kulaklık, yatağımda uzanmış ağlayarak müzik dinlemek. Depresyonun alametlerinden değil miydi bu?!

Kapımı dağıtan, beni merak eden insanlara ne diye bilirdim ki... Bir aydır evden dışarı adımımı atmamamın ne gibi bir mazereti ola bilir? Aşktan ölüyorum mu diyecektim?!

"Buket, yavrum noldu sana, ne bu halin?" Kafamı ses gelen tarafa çevirdiğimde komşumuz Müjgan teyzeni gördüm. Keşke görmeseydim ve keşke gördüğüm anda da yok olup gitseydi?!

"Yaa Müjgan teyze nasıl girdin eve?"

"Seni çok merak ettik, kaç kere kapını çaldık. Son çare de kapını çilingir çağırıp açtırmak oldu kızım..."

"Yalnız kalmak istiyorum ...Kimseyle konuşacak halim yok. Gerçekten..."

"İzin vermiyorum, yalnız kalarak kendine zarar edeceksin...Ne olduğunu bilmiyorum ama, ne olursa olsun...Yalnız kalmana izin vermeyeceğim. Buket..." Anlamıyordu. İçimde yaşadığım duygu karmaşasını, fırtına gibi beni benden alan acılarımı...Böyle bir duruma neden düştüğümü ona anlatmadım evet, ama halimden belli olmuyor muydu?! Neden zorluyordu bir beni bu kadın?!

"Senden izin isteyen mi oldu? Müjgan teyze git, git, git burdan. Kalbini kırmak istemiyorum. Sinirlendim artık. Kötüyüm, anlasana ya"

"Gitmem, seni böyle bir durumda yalnız bırakmam ben çocuğum..." Elini başıma yavaşça çekti. Beni sakinleştirmeye çalıştığı belliydi. Ama yaşadıklarımı bilmeden bunu yapamazdı

"Teyzeciğim lütfen diyorum, lütfen...Çok kötü durumdayım. Kimseyi çekemem şuan...Delirmiş gibi hissediyorum kendimi..."

"Hayır. Israr etme..." Sınırlarım zorlamış, sinirlerim bozulmuştu. Benim bu halimde benimle muhattap olmaları hiç doğru değildi. Çünki bu durumdayken karşımda kim olursa olsun kırmaya hazırdım

"Yeter be... Defolup gitsene yaa kadın...Toz ol evimden hadi..."Ayağa kalktım ve onu kolundan çekiştire çekiştire odamdan çıkardım. Merdivenlerin yanında kolunu bıraktım...

"Hadi merdivenlerden in, kapıyı bul...Sonra da defol git...Bıktırdın be..." Bir anda o kadar kabalaşmıştım ki, kendimi tanımaz hale gelmiştim. Benden kaç yaş büyük bir kadına neler söylemiştim?! O da doğal olarak sinirlenmişti. Ama benim kendi hırsım için başkasını üzmeye hakkım yoktu ki...

"Seni hiç böyle bilmezdim. Yazıklar olsun sana. Terbiyesiz..."Arkasını dönüp giderken kadının ne kadar haklı olduğunu anladım... Kendi hırsımı günahsız insanlardan çıkarmaya hakkım yoktu. Koşarak aşağı indim...Tam da çıkarken onu durdurdum.

"Dur bir dakka..."

"Unuttuğun hakaretleri mi söyliceksin kızım?" Bana kırılmıştı, ama ben önceden uyarmamış mıydım?

"Müjgan teyze özür dilerim, affet beni. Yaşadıklarımı bilsen gerçekten bana hakk verirsin. Üstüme çok geldin. O yüzden de kendime hakim olamadım ki..." Müjgan teyzenin sert bakışları ardından yumuşak yüz ifadesini aldı. Öyle o kadar tatlı oluyordu ki...Bana sımsıkı sarıldı...

"Anlatmanı istemeyeceğim tamam mı? Anlatmak istemediğimi tahmin ediyorum çünkü. Ama böyle eve tıkılıp kalırsan sorunlarınla yakın arkadaş olursun sadece. Onları yenmek gerekiyo. Hayatına devam etmelisin. Git problemini hallet..."

"Doğru söylüyorsun teyze, teşekkür ederim her için....Tekrar özür diliyorum senden..."Problemimi halletmeliydim. Ama tam olarka problemim neydi ki? Yeldaya gidip, Keremin zırvalıklarını anlatmalı mıydım?

Telefonumu elime aldım. Rehberden Yeldanın numarasını buldum. Aranıyor...aranıyor... aranıyor... Telefonunu açmayınca ilk iş onu bulmak oldu. Nerde olduğunu tahminimce babasından öğrene bilirdim.

Giyinip evden çıktım. Kapılarına vardığımda ilk çalmamda kapıyı Yeldanın kendisi açtı...Koşarak kapıya geldiği belliydi

"Senin ne işin var burda?" Kısık bir sesle konuşmasından içeride ne yaptığını fazlasıyla marka etmeme sebep oluyordu...

"Bişeyler konuşmamız gerek...acil..."

"Şimdi müsait değilim. Sonra..."Yeldanın üzerinde sadece poposunu zorla kapayan kırmızı bir gecelik vardı. Bu kız babasının önünde böyle mi geziyo ya...???

"Şimdi konuşcaz..." Diyerek içeri daldım. Bugün konuşmayı kafaya koymuştum. Salona girdiğimde her yer dağınıktı. Sanki dün burada savaş çıkmış gibi. Kafamı sağıma çevirdiğimdeyse gördüğüm manzara karşısında ne tepki vereceğimi şaşırdım. Karşıdaki odanın kapısı açıktı ve içerde iki kişilik yatak vardı. Yataktaysa Kerem gömleksiz, sadece pantolonuyla yatıyordu...Yelda arkamdan gelip kulağıma yakınlaştı ve bu sözcükleri fısıldadı:

"Ee Kerem doğru yolu buldu sonunda ve sabahı benim kollarımda uyanmayı tercih etti. Dün gece neler yaptığımızı bir bilsen... Çok ateşliydi. Anlatmamı ister misin?" Gözlerimden akan yaşlar yanaklarımı ıslatıyordu. Ben birlikte uyumayı, sabahları çocuklarımız tarafından uyandırılmayı hayal ederken şu gördüklerim de neydi şimdi?

"Artık konuşmanın da bir anlamı kalmadı zaten. Size mutluluklar diliyorum dememi bekliyorsan çok fena yanılıyorsun. Allahtan size bela vermesini diliyorum. İnşallah hiç bir zaman mutluluğu tadamazsınız. Benim çektiklerimin yanında bir dağ kadar büyük olan dertler nasip olsun size..."Çıkarken kapıyı o kadar sert çarptım. Nedeni Keremi uyandırmaktı...Uyansın ve fantazilerine devam etsinler...

Artık her şey koca bir boşluktu benim için. Kerem artık benim değil, bir başkasınındı. Hayatımı gözlerimin önünden geçirdiğimde farkediyordum, ne kadar da şanssız biriymişim ben....

 Hayatımı gözlerimin önünden geçirdiğimde farkediyordum, ne kadar da şanssız biriymişim ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sadece karşıya bakarak yürüdüğüm yolda kaldırımda olmadığımı farkettiğimde çok geçti. Çünki çoktan bir araba bana çarpıp yolun diğer tarafına atmıştı...

Sana Alerjim Var #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin