30bölüm~Final~

9.2K 479 101
                                    

Bölüm şarkısı: Zakkum-gökyüzünde

Ruhumun karanlıklarında kaybolmuştum. Dilim söz tutmamış, kalbim bir anlık atmamış, gözüm bir anda görmemişti etrafi. Aşk mıydı bu? Beni halden hale sokan duygu sahiden aşk mı? Anneyle evladının arasına giren varlık aşk mı? Suçum olmasa da buna sebebiyyet verdiğim için çok kötü hissediyordum kendimi. Keremin kararını duyduktan sonra Dilan hanım odaya girmiş ve şimdiye kadar da çıkmamıştı ordan. Yaklaşık bir iki üç saatdir kapanmıştı dört duvar arasına. Hasan bey kaç kere seslenmiş lakin ses gelmemişti içeriden. Artık gerçekten hepimiz endişelenmeye başlıyorduk. Son çareyi Kerem kapıyı kırmakta buldu. İçeri girdiğimizde Dilan hanımın elinde silah vardı. Bana doğru yöneltti. Hasan bey, Kerem ve ben şaşkın, bir o kadar da korkak halde seyirci kalıyorduk olanlara. Dilan hanım bunu yapacak kadar mı nefret ediyordu bana...insan daha yeni tanıdığı birine bu kadar çabuk nefret besler mi, en azından bana besleyemez ki...Ben kötü biri değilim çünkü. Sessizlik odanın duvarlarına sinmişti çoktan. Arada bir konuşan, haraket eden yalnızca gözlerdi. Sanki öyle bir dipsiz kuyuya düşmüştük ki, nefes almak bile zorlaşıyordu artık. Hasan bey usulca elini Dilan hanıma uzattı. Onun da ellerinin titrediğini gördüm uzatınca...

"Yapma Dilan, bu çok saçma...Sen kimseye zarar veremezsin, bırak o silahı elinden...bana ver...!!!" Bir müddet düşündü...düşündü. Nefret kusmaya devam edeceğini karar almış olmalı ki, gelen fikri reddetti. Bağırmaya başladı, avazı çıktığı kadar...Sanki karşısındaki kırk yıllık düşmanı gibi, üvey kızı gibi...

"HAYIR...!!! Bu kız ölecek, yaşarsa Keremin peşini asla bırakmaz. Oğlum için yapacağım bunu...kimse beni yolumdan döndüremez...!!!" Korkakça ağlamaktan başka yapacak bir şey var mıydı sanki...?!Belki de biraz sonra hayatta bile olmayacaktım. Belki de bir saat sonra ruhumu teslim etmiş olacağım bile. İnsanın öleceğini bilerek beklemesi ne de zormuş. Az sonra hayata veda edeceğini bilmesi nasıl da garip bir duyguymuş.

"Anne, yapma...ona bir şey olursa ben yaşayamam. Ölürüm anne, anlamıyor musun?" Keremi bu kadar yüksek sesle ağlarken görmemiştim hiç. Ölmekten değil de Keremin benden sonra ne hallere geleceğini düşününce yıkılıyordum asıl. O bensiz yapamaz ki...bütünleşemez hayatla...

"Onsuz daha mutlu olacaksın, inan annene sen...!!!" Eskiden yaşadıklarımızın hiç birini bilmeden bensiz daha mutlu olacağını söylüyordu. O benim yüzümden malasef o kadar acılar çekti ki, daha ben yaşıyorken...Ben ölünce ne hale gelir, düşününce tüylerim diken diken oluyor...

"Hayır, olmayacağım, olamayacağım...bırak o silahı elinden...!!!"

"Affet beni oğlum...affet...!!!" Ve ardından silah sesi...Ölüme kavuşmama kalan son dakikalar...!!! Başımın üzerinde ağlayan bir adam lütfen ölme diye yalvarıyordu bana. Elimde miydi sanki...?!Yaşamak istiyorum desem istediğime ulaşa bilirmiydim anında...?!

"Aşkım, dayan lütfen, ambulans çağırıyor babam. Kurtulacaksın... Beni bu zalim dünyada yalnız bırakma nolur...!!!"

"Kerem, sevgilim... Her ne kadar kabullenmek zor olsa da ölüyorum ben. Geri dönüşümü yok bunun...Dayanamıyorum ki..."

"Hayır, ölmeyeceksin. Benim daha sana ihtiyacım var. Sensiz nefes alamam ki, ben yaşayamam. Beni sensiz bırakma Buket, yapma..."

"Son dakikalarımızı böyle tüketmeyelim. Beni dinle...!!!" Kafasıyla beni onayladı. Göz yaşları akarak benim yanaklarıma ulaşıyordu...

"Ben öldükten sonra mutlu olmaya çalış. Bu senin hakkın...!!! Hayatında olduğumdan beri bir gün yüzü görmedin. Bahtsız aşık oldun. Benden sonra her şeyi geçmişte bırak. Unut gitsin. Ölenle ölünmez canım benim...Gidiyorum artık Yılışığım, hoşçakal...elveda..." Gözlerimi sonsuza kadar öyle kalmak şartıyla kapattım. Ve ardından ruhumu teslim ettim. Keremin İnatçı güzeli yoktu artık hayatta. Ben artık yoktum...

Kerem'in anlatımından...

Ellerimin arasında yok olup gidiyordu sevdiğim kadın. Bir erkek için bundan daha zor ne olabilirdi ki...? Elim kolum bağlı. Hiç bir şey yapamıyorum. Öylece ağlıyordum yanında. Lütfen ölme diye yalvarırken Buketime, gözlerini kapattığını gördüm. Bağırdım...bağırdım aç gözlerini diye. Ama o beni dinlemedi. Açmadı gözlerini...Cansız bedenine sarılmış ağlıyordum. Bizim sonumuz böyle olmamalıydı, olamazdı. Biz ki, o kadar acı çekmişken bunu hakediyor muyduk? Kader mi demeliydik buna? İsmi ne olmalıydı? Olanları daha farkına varamıyordum. Beni hayata alıştıran, bebekliğimden beni göz bebeği gibi koruyan annem, benim kalbime nasıl zarar vere bildi...? Nasıl yaraladı bir çırpıda?

Ambulans gelmişti artık. Ama bir şey değişecek miydi? Sadece götürdüler, kollarımdan çekip aldılar sevdiğimi...Hastaneye götürdüler. Bir kaç test yaptılar. Doktorun tespitleri sonucu bir çocuğum olduğu anlaşıldı. Buketim hamileymiş. Ailemi kaybettiğimi şimdi öğrendim. Buna katlanabilir miydim, karımı kaybettim diye kendimi paralarken, evladımı da kaybettiğimi öğrenmek beni hangi yönde etkileye bilirdi? Babasına haber verdiler. Olduğu yerde de kalp krizi geçirdi, torunu ve kızıyla birlikte hak dünyasına göçtüler. Affetmicektim...annemi, kendimi, hayatı affetmeyecektim...Evlendiğimizde kucağıma almışken onu, şimdi de omzumdaydı tabutu...Ben burdayken, o ise toprağın altındaydı,yanımda olmak yerine...

Buket'in ölümünden 1yıl sonrası...⬇

"Beni onsuz bırakmasından 1yıl geçiyor...O kadar acıtıyor ki, bir bilsen Furkan..." Kutusundan çıkardığım sigarayı yakıp ağzıma götürdüm.

"Sigaraya mı başladın bir de?"

"Evet...!!!"

"Derdini azaltacağını düşünecek kadar aptal olduğun için mi?"

"Hayır...Ölmek isteyecek kadar çaresiz, fakat intihar edemeyecek kadar korkak olduğum için...!!!"

➰➰➰

Not:Benim daimi okuyucularıma yaptığım sürpriz "Sonsuz Teşekkürler" isimli yazımda...Hoşçakalın canlar...!!!

Sana Alerjim Var #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin