Hastane odasında eşyalarımı topluyordum. Tam odadan çıkıyordum ki, Nihatla Güneşi el ele odama girdiğini gördüm. Şaşkınlıkla onlara baka kalmışdım. Nasıl yani? Barışmışlar mıydı?
"Buketciğim öğrenince çok üzüldük. Hemen geldik. Kerem nerede peki? Seni taburcu olacağın gün yalnız mı bıraktı?" Ufak bir şok dalgası bedenimi ele geçirirken Güneşe taraf baka kaldım. Nasıl ola bilirdi? Kerem o gün İzmire varmış mıydı? Ama kazadan kimsenin sağ kurtulma ihtimalinin olmadığı söylenmişti...?!
"Nasıl yani? Kerem o gün İzmire geldi mi?"Nihatla Güneş uzaylı görmüş masum köylü gibi bana bakmaya başlamıştılar. Sanki 1+1=11 demiştim...allah allah...
"Evet. Haberin yok muydu?"
"Vardı da. Haberleri izlemediniz mi? Uçağı kazaya uğramış..."
"Sen o yüzden mi intihara kalkıştın?" Diye Nihat lafa girdi. Nasıl da zeki biriydi, hemen olayı çözmüş oldu...
"O konulara girmeyelim lütfen...acı çekiyorum..."
"Peki, tamam kuzen. Benim tek bildiğim şey var...Kerem kaza yapan uçağı kaçırdığı için bir sonraki uçağa binmiş..."
"O zaman Kerem yaşıyor mu?"
"Evet, sen ne sandın deli kız? Hayatımda aldığım en güzel haberle havalara uyuyordum. Keremin dedikleri doğru çıkmıştı, geriye dönersen aşk başlar demişti ve o da sağ ben de...
"Bu gün sabah İstanbula döndü. Döner dönmez beni aradı. Hemen İstanbula gelmemizi ve senin intihara kalkıştığını söyledi..." Ağzı açık bir şekilde Nihata bakarken içimi hem mutluluk hem de hüzün kapladı. Kerem yaşadığı için seviniyordum. Fakat İstanbula döndüyse neden hastaneye gelmemişti? İç sesimden ayrılıp Nihatı dinlemeye devam ettim.
"Bize yolda senin bir öğretmen arkadaşına rastladığını söyledi. İntihara kalkıştığını ondan öğrenmiş. Sağolsun seni hastaneye yetiştiren de oymuş..."Neden getirdiğini bir bilseniz sağolsun değil de, defolsun derdiniz de neyse...
"Benim hemen bir yere uğramam lazım. Siz benim eve gidin, ben bir saate kadar gelirim tamam mı Nihat?" Evimin anahtarlarını Nihata teslim ettim ve gitmelerini rica ettim tekrar...
"Tamam kuzen...Biz seni evde bekliyor olacağım..."Koşar adımlarla hastaneden çıktım. Yeldanın evine gittim. Kapıyı çaldığımda kapıyı Yeldanın babası açtı. Üzgün ve kızgın bir havası vardı
"Merhaba amcacığım. Ben Yeldayla görüşecektim. Acil bir konuşma yapmam gerekiyor onunla..."
"Yelda hastanede..." Duyduklarım karşısında bilincimi yitirmişken nedenini sormak iyi ki aklıma gelmişti
"Nolmuş ki ona, kötü bir şey mi oldu yoksa?"Keremle ilgili olmasın diye dua ederken amcanın dedikleri ile cin çarpmışa döndüm
"Kerem isimli alçak kızımı fena dövmüş. Ben de polise haber verdim. Şu iki sokak ilerideki hastanede buldular onu. Şimdi karakolda, yarın mahkemesi var. İnşallah belasını bulur şerefsiz..." Aman allahım, Kerem hastaneye gelmiş demek. Kerem sen ne yaptın ya...Başını belaya sokmaya değer miydi?
"Tamam amca. .Yelda da inşallah en kısa sürede sağlığına kavuşur. Sabırlı olun..." Amcadan ayrıldıktan sonra karakola gittim. Amir ile konuşup ondan Keremi göre bilmek için izin aldım. Biraz zor oldu ama yapmalıydım sonuçta. Ve beni onun yanına götürdüler. Içeri girdiğim an Keremin durumunu gördüğümde hıçkırarak ağlamaya başladım. Sesimi duyunca Kerem parmaklıklara yaklaştı. Gözlerinden akan yaşları görmek çokda zor değildi
"Neden yaptın Kerem neden?Başını belaya soktun, iyi mi oldu şimdi? Düşünmedin mi hiç bunu öğrendikten sonra ne hale geleceğimi??? Hani sen olduğun sürece yanımda ben mutlu olacaktım, noldu? Sözünde durmadın..."
"Ağlama, sakın ağlama tamam mı? Sen güçlü durmalısın...Sana bir söz verdim biliyorum. Ama Allah kahretsin ki, kendimi tutmayı başaramadım. Yelda pisliği beni zorladı..."
"Ya o cehenneme girersen...ya böyle bir şey olursa?"İhtimalini bile düşünürken kalbim gerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Hayır, olamaz...Ben böyle bir şey karşısında güçlü duramam
"Düşünme bunları. Sen nasılsın, iyi misin?"Ben böyle bir durumda karşında dururken sorduğu soru hiç te mantıklı değildi. Kendisiyle aramda parmaklıklar varken nasıl iyi ola bilirdim ki ben?!
"Değilim tabii ki Kerem , nasıl iyi ola bilirim sen buradayken?"
"Aşkım düşünme bunları. Herşey olacağına varır. Yarın ne olacaksa olacak. Kaçamayız kanunlardan...Benim buradan çıkmamım bir şekilde gerçekleşir. O da o pisliğin şikayetini geri çekmesi. O da asla bunu yapmaz..."
"Senin için dua edeceğim"Hasret gidermem bitmemişken polisler zamanımın bittiğini söyledi. Aşıklara biraz daha zaman verilse keşke...Ordan istemsizce çıktıktan sonra amirin yanına gittim tekrar...Prosedürleri sormak için buna mecburdum
"Size bişey sora bilir miyim amirim?"İçeri geçmeden kapıyı açmış ve içeri geçmek için izin istemiştim
"Buyur kızım, gel otur bakalım şöyle..."
"Kerem meselesi için gelmiştim. Eğer Yelda şikayetinden vazgeçerse Kerem kurtulur mu, çıkar o ordan?"
"Doğal olarak evet...Şikayetçi orda kalmasını istemiyorsa bizim de nezarette bekletmemizin bir anlamı yok..."
"Tamam çok teşekkür ederim amirim..."Hastaneye Yeldanın yanına gitmekten başka bir çarem yoktu. Ne yolla olur olsun, şikayetini geri çekmesi için elimden geleni yapacaktım. Hastaneye gittiğimde beni yanına geç te olsa aldılar
"Senin ne işin var burda be?"
"Yelda Kerem adına senden çok özür diliyorum. Lütfen şikayetçi olma ondan hapse girmesin. Yapamaz o mahpus damlarında..."
"Girecek, başka yolu yok...Bu suç cezasız kalamaz...O kimki bana el kaldırıyor?"
"Ne istersen yaparım. Yeter ki Kerem kurtulsun...Yeter ki çıksın ordan..."
"Tamam, eğer Keremden ayrılırsan, ondan uzak durursan, ona sevmediğini söylersen şikayetimi geri çekerim..."Çok ağır değil miydi istedikleri...?!İşte bu suç cezasız kalmamış olucak zaten. Ha o ha ben. Bu durumda cezamızı çekeceğiz işte...
"Bunları yapamayacağımı akıl etmen gerekirdi. Her şeyi iste, ama ondan kopmamı isteme benden. Nolursun...?!Biliyorum ne istersen yaparım dedim. Fakat bu ihtimal yoktu kafamda. Lütfen içindeki insanlığı hisset Yelda...Bunu benim için söylemek zor ama söylicem. Acı bize..."
"Teklif var, ısrar yok tatlım. Yapacaksın Kerem özgür, sen mutsuz...Yapmayacaksın Kerem hapis, sen mutsuz. Her ihtimalde sen mutsuz olucaksın. Tam da istediğim gibi. Oh be. İpler benim elimde sonunda..."
"Neden bu kadar nefret ediyorsun benden...Ben sana ne yaptım Yelda, nee...???"Delirmem ona zevk veriyordu ki, karşımda gıcık gıcık gülüyordu. Onun da acı çektiğini farkındayım, ama bunları yapması biraz abartılı değil miydi?
"Sevdiğim adamı elimden aldın. Daha napacaksın? Konuştuğum yerde gelip Keremi öptün. Kendini benim yerime bir koysana. Ne düşünürsün, ne hissedersin...???Üstelik o senin yüzünden beni hastanelik etti. Böyle bir durumda senden nefret etmem doğal bir şey..."
"Bak, Kerem beni seni tanıdığı gün tanımadı. Bir yıla aşkın bir süredir benim peşimde. O günden beri de seviyor beni...Yani ben o gün o saçmalığı yapmasaydım da siz şimdi sevgili olmicaktınız ki...!!!Bunu anlaman gerekiyor senin Yelda...!!!"Sinirlice baktı yüzüme. Sonrasında kendimi kapının önünde buldum. Beni kolumdan çekiştire çekiştire odadan atmıştı. İşte çıkmaz sokağa varmış durumdaydım. Şimdi ne yapmalıydım? Karşımda iki seçenek vardı ve ikisi de bizim aşkımız için iyi sonuçlar vermeyecekti
1.Yeldanın dediğini yapıp, Kereme özgürlüğünü bağışlamak
2.Keremin haspe girmesini elim kolum bağlı izlemek
***
Seçimini yapmakta Bukete yardım ede bilir misin sevgili okuyucum???
O zaman yorumlarda fikrini paylaşmayı unutma...!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Alerjim Var #Wattys2018
ChickLitGıcık bir yılışık çocuk, artık ondan bıkmış bir genç kız. Ona her gördüğünde söylediği bu...Sana alerjim var!!! Bu alerji zaman geçtikçe yok olup, yerini aşka vere bilecek mi sizce...?!Aşkın karşısında hangi alerji dura bilirdi ki sanki...?! Sana a...