-Percy-
Sıkılmıştım.Yaptığım tek şey kulübemde öylesine oturmaktı.Herkes birşeylerle meşguldü.Ben ise öylece duruyordum.Canım konuşmak istiyordu.
Bu büyük şanstı.
Kendimi affettirmem için.
Nico şu an kamptaydı ve benim yapacak hiçbirşeyim yoktu.
Yavaşça Hades kulübesine girdim.Beklediğim gibiydi.Karanlık ve siyah.İnsanın içini sıkıyordu.Yatakta ise geldiğimi farkeden genç bir oğlan vardı,Nico di Angelo.Nico bana ölümcül bakışlar fırlattı.
"Neden burdasın Jackson?"
Olabildiğince samimi bir şekilde gülümsedim.
"Bir arkadaşa merhaba demek istedim." suratıma duygusuz bir şekilde baktı.Neden benden uzak duruyordu?Ben sadece onunla arkadaş olmak istiyordum.Hala bana Bianca konusunda sinirli olamazdı.Hemde son görevden sonra beni affetmişe benziyordu.
"Ben burada senin bir arkadaşını göremiyorum.Sadece ben varım.Sanırım yanlış kulübedesin Jackson."
Kaşlarımı çattım.Beni böylece kovmasına izin vermek istemiyordum.Işıkları açtığımda Nico vampir gibi gözlerini kollarıyla kapattı.Onun yüzünü daha iyi görmem için ışık gerekliydi,tabii kendisinin ışığa ihtiyacı yoktu ışık olsa da olmasa da herşeyi net bir şekilde görüyordu.
"Kapa şu ışığı ve git Jackson.İstenmiyorsun."
Agresifliğini duymazdan geldim ve gülümsedim.
"Nico ben senle arkadaş olmak istiyorum.Beni kendinden uzaklaştırmaya çalışma."
Nico'nun suratı hala ciddiydi.Sevecen bir şekilde bana sarılmasını beklemiyordum tabii.Ama en azından bana bir şans verebilirdi belki.
"Jackson herkes seni sevmek zorunda değil.Benle arkadaş olma çabalarından vazgeçsen iyi olur çünkü böyle birşey olmayacak.Görevlerde yardım edebilirim ama bu arkadaş olduğumuz anlamına gelmez." Tüm hayat enerjimi emmişti.Suratım düştü.
"Neden benden bu kadar nefret ediyorsun?" Diyebildim kırgın bir sesle.Nico'nun da kaşları çatıldı.
"Çünkü sen fazla mükemmelsin."
Dediği şeyi fark etmiş olmalı ki birdenbire yüz ifadesi daha da ciddileşti.
"Şimdi çık odamdan Jackson."
Sinirli bir Nico istemiyordum.Odasından çıktım.Sinirli bir Nico'yu bu kadar istememi tuhafsamış olabilirsiniz ama sinirli bir Nico demek karanlık,gölgeler ölüm ve iskelet ordusu demek.Yani kimse sinirli bir Nico istememeli.Anlatabilmişimdir umarım.Athena kulübesinin kapısını çaldım.Bu sefer öteki gibi olsun istemiyorum.Öteki tam bir fiyaskoydu.Kapıyı Athena çocuklarından biri olan Daniel açtı.Beni görünce gülümsedi.
"Annabeth,Poseidon'un oğlu geldi."
Arkalardan bir yerlerden bir ses geldi.
"Ona şu an meşgul olduğumu söyle Dan."
Daniel dudaklarını ısırdı.
"Annabeth'i duydun.Kendisi şu an meşgul.Soru sorma çünkü neyle meşgul olduğunu bende bilmiyorum."
Daniel bana gülümsedi.
"O zaman görüşürüz Daniel."
"Görüşürüz Percy.Bu karşılamadan dolayı da özür dilerim.Annabeth'in yarın senle konuşmak için koşturacağına eminim."
Daniel iyi çocuktu.Oldukça da korumacıydı.Bilge değildi,nasıl Athena çocuğu olduğunu anlamıyordum.Ama gri gözlerinden bu oldukça belliydi sanırım.Aslında şu şartlarda Leo'yu ziyaret edecektim ama kendisi...Tamam bunu söyleyemeyeceğim çok açık.Arkadaş arayışıma devam edelim.
Zeus kulübesine doğru ilerledim.İçeri girdiğimde ise Jason orada yoktu.
Piper'da yoktu.Sanırım...Ben yalnızdım?
Kimse bana zaman ayıramıyordu.
Akıllı Kız'ın benden önemli işleri vardı.Egoist olduğumu düşünebilirsiniz ama tam olarak 'sevgilinizden önemli bir iş' ne olabilir?Üniversiteye falan hazırlanmamıza gerek yoktu,herhangi bir görev yoktu,çalışması da zaten olacak iş değildi.Çalışsa bana vakit ayırabilirdi değil mi?Neden böyle hissediyorum?Çünkü kendimi sevgilisini çekiştiren ergen kızlar gibi düşünüyorum.
Dışarıda gezindim.Nico kulübesinden çıkmış bir gölgelikte oturuyordu.Artık beni kovamazdı çünkü onun bölgesi değildi.Hemen yanına oturdum.
-Nico-
Ne yapıyordu bu?!Ondan uzak durmak istediğimi biliyordu ve şansını zorluyordu !
"Git başımdan Jackson."
Hala gülümsüyordu.Nasıl bir çocuktu bu?Hiç somurtmaz mıydı?
"Açık değil mi?Bir insanın olmaması gereken,sağlıksız şekilde mükemmelsin sen.Hiç kimseyi kaybetmemişsin,her zaman gülümsüyorsun,güzel bir sevgilin var,hep mutlusun.Percy bu yaşamımız bir kitap olsaydı baş karakter olacaktın.Bunun farkındasın değil mi?"
Dediklerimi düşünüyordu.Bir süre konuşmadı.
"Yaşadıklarının zor olduğunun farkındayım.Ben sadece...Kendimi affettirmeye çalışıyorum.Eğer sende insanlara daha çok yaklaşsan..."
"Yaklaşsam ne olurdu Jackson?Bana yanaşır mıydılar?Benden korkuları gider miydi?"
"Evet.Sana yanaşırlardı ve senden korkmazlardı.Senin için en iyisi bu.Sen depresif bir hayatı haketmiyorsun."
Çeneni kapa Jackson!Kimse bana yaklaşmayacaktı zaten!Bana şu umut denen aptal şeyi vermekten vazgeç!
"Benim için en iyisini sen belirleyemezsin Jackson."
Percy'nin yüzündeki hayalkırıklığını okuyabiliyordum.Sanırım onu kendimden uzak tutmayı başarmıştım.Böylece duygularımı hükmetmek benim için daha kolay olacaktı.Biraz kaba olduğumu itiraf ediyorum.Ama kendisi kaşındı.Yaptığım şey doğruydu.İkimiz içinde iyi olacaktı...Değil mi?
Sevgili okuyucular,eğer italik yazdığım kısımları dikkatli okursanız "Sen mükemmelsin benim için." yazısını bulursunuz.Bu cümlenin neden bu kadar önemli olduğunu ilerleyen günlerde göreceksiniz.Ayrıca bunu yazarkenki heyecanım nasıldı bilemezsiniz!Diğer fanficlere biraz benzemiş olabilir ama ikisini konuşturmam için bir bahane lazımdı bana.Umarım beğenmişsinizdir ve okurken yüzünüzde samimi sırıtmalar oluşmuştur.
Nico:Yazar tamam sırf ona bağırdığım için yüzlerinde samimi sırıtmalar oluşacak değil ya?Hem neydi bu kitabın adı?
Percico Nico'cuğum.Bu kitapta senin hayallerini gerçekleştiriyoruz.
Nico:İyi şeyler yazacağını umuyorum yazar.Aksi takdirde seni kardeşlikten redderim.
Peki Nico abey.Uslu bir yazar olacağım söz :3 ikinize şey yaptırmayacağım söz veriyorum sjsjs.
Nico:Şadap Selin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
King of the Ghosts -Percico Fanfic-
FanfictionPercy Jackson mükemmel kelimesinin beden bulmuş haliydi.Ölümcül hatası bile arkadaşlarına fazla güvenmekti.Güzel bir kızarkarkadaşı,kaslı bir fiziği,güzel bir yüzü vardı.Tek kelimeyle mükemmeldi. Nico di Angelo ise tersiydi.Kabaydı,soğuktu ve sinirl...