Bölüm 13

42 5 0
                                    

Gülümsedi. Bende gülümsedim. Ardından kapıyı açtı ve çekildi. Böylece içeri girmiştim. Alex'in odası hiç beklemediğim kadar güzeldi. Her prensin odasında olduğu gibi büyük bir balkonu vardı. Aslında terasdı. Ancak terasın tam karşısında söğüt ağaçları ve arasında da büyüyen pembe küpeli çiçekler vardı. Müthiş bir görünümdü. 

-Odanız o kadar güzel ki, büyülendiğimi itiraf etmeliyim, dedim. Tebessüm etmişti. 

-Bu arada leydim-kağıdı göstererek-bu kağıdın içinde ne yazdığını sorabilir miyim?

-Aaa şey yazmıştım. Dün sizinle saat 2 de sözleşmiştik ancak Prens Eric'in durumu yüzünden konuşamamıştık. Bu yüzden bugün konuşalım, diyordum. Eğer sizin içinde sakıncası yoksa.

-Elbette leydim. Hiç bir sakıncası yok.

-O halde anlaştık, dedim kocaman gülümseyerek.

-Anlaştık, dedi. Sarayın çanları çalıyordu. Bir an duraksayarak:

-Olamaz! Saat 6'mı oldu? Benim hemen gitmem gerekiyor! dedim ve kapıya doğru koştum. Alex kolumdan tuttu:

-Prens A-

-Eğer şimdi çıkarsanız diğer prensler geceyi benimle geçirdiğinizi düşünecekler.

-Ne?! Neden öyle düşünsünler ki? Dedim sert çıkışarak. Arkama geçerek omuzlarımdan itip beni boydan aynanın karşısına götürdü.

-Şu anda saçlarınız tam olarak toplanmamış, makyajınız yapılmamış. Ayrıca henüz ben de üstümü giymiş değilim. Dışarıya böyle çıkarsak yanlış anlayabilirler. 

-Bunu bildiğin halde neden beni odana davet ettin?

-Bunu siz de biliyordunuz. Hem bütün bunları göze alarak girmediniz mi? dedi gıcık bir şekilde gülümseyerek. Etrafımda sinir krizi geçirerek dolanıyordum.

-Leydi Alexandra?

-NE? diye bağırdım. Kendimi kötü hissediyordum. Müstakbel eş adayıma bağırmıştım.

-Affedersiniz...şey ben kendimi çok kötü hissediyorum. Size istem dışı bağırdım. Özür dilerim.

-Sorun değil, dedi gülümseyerek. Ne kadar da pozitif düşünceliydi. 

-Aslında benim üstümü giymem gerekiyor.

-Ama ben buradayım.

-İşte bu yüzden ar-  kapı çalıyordu. İşte şimdi mahvoldum. Bütün itibarım kaybolacaktı. Leonardo kapıyı çalıyordu.

-Leydim, hemen terasa çıkın ve sesinizi çıkarmadan bekleyin lütfen!dedi.

-Tamam, dedim.Elimi hızlı tutup terasa çıktım. Alex perdeleri kapatmıştı. Ardından kapıyı açtı.

-Hala üstünü giymedin mi? diye soruyordu Leonardo. 

-Şimdi giyineceğim ben birazdan gelirim. Sen Archie ile beraber git, demişti. Ardından kapı kapanmıştı. Büyük bir 'oh' çekmiştim. Arkama yaslandım ve yüzümü sola çevirdiğimde ne göreyim?! Prens Archie tam da karşımda duruyordu. 

-Leydi Alexandra? Sizin-elimle sessiz ol işareti yapıyordum. Bu seferde Archie'nin kapısı çalıyordu. Kısık sesle: 

-Bundan kimseye bahsetme lütfen! dedim. Daha sonra açıklarım, dedim. 

-Tamam, ded, ve kapıyı açmak için odasına girdi. Rahatlayarak arkamı döndüm. Alex'İ bir an görünce tam çığlık atıyordum ki eliyle ağzımı kapatıp beni duvara yasladı. 

-Şşşşşşt! Sessiz olmalısınız. Şimdi Sizin için gidip gözcülük yapacağım. İçeriye girip görünmeyecek bir yerde bekleyin, dedi. Alex'in dediği gibi yapmıştım. Yaklaşık 15 dakika içerisinde herkes gitmişti. 

-Artık gidebiliriz, leydimi dedi Alex. Arkasını dönüp bana baktı. Uyuyakalmıştım.Hem de o kadar derin uyumuştum ki! Alex beni kucağına alıp kimse görmeden odama çıkarmıştı. Odaya girdiğimiz anı hissetmiştim ve Chelsea'nin çığlığıyla gözlerimi açmıştım. Alex'in kollarında olduğumu fark edip kucağından indim.

-Ş-şey, ne zamandır uyuyordum?

-Henüz 10 dakika olmuştu.

-Leydim nerelerdeydiniz? Sizi yatağınızda bulamayınca öyle çok korktum ki! dedi Chelsea.

-Abartma Chelsea, buradayım işte. Hadi hemen saçlarımı toplada yemeğe yetişeyim, dedim. Aslında yemeğe 2 saat vardı. O esnada prenslerden biriyle dışarıda gezebilirdim...

SIR GÜNLÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin