Bölüm 27

26 5 0
                                    

-Jasper. İtiraf etmeliyim ki Jasper fazla yakışıklı ancak...

-Ancak?

-Bir o kadar da çapkındır. Bazen ortak salonda otururken birbirimize eski yaşantımız hakkında sırlarımızı veririz. Jasper'ın bize anlattığı bir kaç şey var ve...

-Ve?

-Jasper iyi biri ancak onu da gönderebilirsin, dedi.

-Pekala, peki sırada ki prens kim? 

-Archie.

-Ahh prens Archie fazlasıyla iyi biri.

-Archie'nin eleştirebileceğim bir yanı yok. Anlayışlı, dürüst, sadık, nazik, yakışıklı ve

-O bir prens! dedim. Alex kahkaha attı.

-Evet o bir prens, dedi gülmeye devam ederek.

-Pekiii, Prens Leonardo? O nasıl biri?

-Onu anlatmama gerek yok, dedi.

-Abi ya! dedim. Yalvarırcasına bakmıştım. Bana baktı ve gülümsedi.

-Sabahtan beri onu anlatmamı bekliyorsun, değil mi? diye sordu.

-Evet! diye itiraf ettim.

-Pekala, bildiğin gibi Leonardo ve ben küçüklüğümüzden beri birbirimizi tanıyoruz. Sorun şu ki Leonardo'nun hangi kötü yanını söylersem söyleyeyim o benim için kusursuz biri gibi.

-Sonuçya o senin kardeşin gibi değil mi?

-Evet öyle. Anlayacağın Leonardo'yu sana karşı kötülesem bile benim için bu tahtın kralı olması gereken kişi Leonardo, dedi. Rahatlamıştım. Alex'te Leonardo'yu destekliyordu.

-Bak Alexandra, kimi seçersen seç daima seni destekliyor olacağım. Çünkü sen benim bu hayatta ki en değerli şeyimsin, bunu sakın unutma tamam mı? dedi. Minnettar bir şekilde ona bakıyordum. Eliyle yanağımı okşamıştı. Gülümsemiştim.

-Artık gitsem iyi olur, dedi ve ayağa kalktı.

-Leonardo, dedim.

-Efendim?

-Aklımda ki kişi Leonardo, dedim. Alex geri yerine oturdu.

-Sen ciddi misin? dedi umut dolu gözlerle.

-Evet, dedim. Bana sımsıkı sarıldı. Ardından geri çekildi.

-Leonardo seni çok mutlu edecek, inan bana, dedi.

-Bunu gayet iyi biliyorum, dedim gülümseyerek.

          Yatma saati gelmişti. Yatağıma girdim ama uykum yoktu. Halbu ki yorgunluktan bayılacak gibi hissediyordum. Yatakta bir sağa bir sola dönüyordum. Gözlerim bir türlü kapanmıyordu. En sonunda yataktan çıktım ve egzersiz yapmaya başladım. Aklıma bir an seçimin ilk günü gelmişti. Alex'i beklerken spor yapmam, daha sonra onun abim olduğunu öğrenince ki tepkim...hepsi bir bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. Yorulmam için egzersiz yapmak işe yaramamıştı. Kapıyı açtım ve koridora çıktım. İlk kata indiğim zaman hizmetlilerin odalarının bulunduğu taraftan ses geliyordu. Bir aşağı kata indiğimde muhafızların ve hizmetlilerin kart oynadığını gördüm. Beni fark edince hepsi ayağa kalktı ve selam verdi.

-Burada ne yapıyorsunuz? diye sordum.

-Ş-şey leydim biz otun oynuyorduk, dedi Chelsea.

-Bizde tam uyumaya gidiyorduk, dedi baş aşçı Brooklyn.Christopher elinde bardaklarla içeri girdi.

-Majesteleri? Bir şeye mi ihtiyacınız vardı? diye sordu.

-Evet, kabul ederseniz bende oynamak istiyorum, dedim gülümseyerek. Hepsi şaşkın bir şekilde bana bakıyorlardı. 

          Gece saat 2 olmuştu. Christopher ile karşıklıklı olarak oynuyorduk. Onu yenmek üzereydim ta ki ''8'' diyene kadar. Bende 6 vardı. Kağıtlarımızı masaya attık. Yüzümü ekşitmiştim.

-Christopher, beni yenme hakkını sana kim veriyor? dedim. Hizmetçiler fısıldayarak:

-Hile yaparak leydinin kazanmasını sağlamalıydık, diyorlardı.

-Affedersiniz majesteleri, ancak bu kadar kötü oynayacağınızı düşünmemiştim, dedi. Kahkaha atmıştım. Christopher'da gülümsüyordu.

-Pekala, beni adil bir şekilde yendin, söyle bakalım istediğin bir şey var mı?

-Size odanıza kadar eşlik etmek istiyorum. Leydim saat 2 oldu. Artık uyumalısınız yarın yorgunluktan düşüp bayılmanızı istemeyiz, dedi.

-Pekala, öyle olsun bakalım, dedim ve ayağa kalktım. Herkes eğilerek selam verdi. Christopher odama kadar eşlik etmişti. Odaya girmeden önce arkamı döndüm:

-Bu gece için teşekkür ederim, sizin sayenizde çok eğlendim, dedim.

-Biz de öyle majesteleri, dedi ve eğildi. İçeriye girip kapıyı kapattım. Kendimi yatağa atar atmaz uyumuştum. Fakat kafamı yatağın başlığına çarpmış olacaktım ki sızlıyordu...

SIR GÜNLÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin