&Saat 4 olmuştu. Christopher artık baş muhafız değil albaydı. Onun adına çok sevinmiştim. Herkes odasına çekilmişti. Balkondan bahçeye bakıyordum. Gözlerim Leonardo'yu arıyordu. Onu görmüştüm. Elinde kitapla bankta oturuyordu. Bahçeye onun yanına inmiştim.
-Leonardo, dedim. Ayağa kalkıp beni selamlamıştı. Gider gitmez ona sarıldım. Şaşırmıştı ama bir yandan da mutlu olmuştu. Yaklaşık 3 haftadır geceleri buluşamıyorduk.
-Alexandra, seni üzecek bir olay mı oldu? Diye sordu.
-Aksine mutlu olacağım şeyler oldu. Ve sen bunlarin hepsini biliyorsun, dedim.
-Biliyor muyum? Dedi şaşırmış bir şekilde.
-Prens Alex'in abim olduğunu öğrendim, dedim. Acaip şaşırmıştı.
-Sen ciddi misin? Bunu nasıl öğrenebildin? Diye sordu. Gülümsemiştim.
-Araştırma yaptım. Araştırma yapmakta çok iyiyimdir, dedim.
-Vay canına, şaşırdığımı itiraf etmeliyim, dedi. Yeşil gözleri her zaman ki gibi beni benden alıyordu.
-Leonardo bir şey daha var.-Neymiş?
-Sana birinin resmini göstermek istiyorum.
-Kimin?
-Ablam Cassandra'nın, dedim.
4.kata çıktık ve bekleme odasına girdik.
-Sarayda böyle bir yer mi var? Dedi. Büyülenmişti.
-Buraya bekleme odası diyoruz. Ayrıca gördüğün bütün bu kitaplar Gloria Krallığı'nın tarihini içeriyor. Buraya Butterfly ailesinden olmayan kişiler giremez.
-O halde bu her şeyi açıklıyor.
-Neyi açıklıyor?
-Kralın olarak beni seçeceğini düşünüyorum.
-Hmmm...bu konuda oldukça iddialısın, dedim gülümseyerek.
-Neden acaba?
-Neden acaba? Diye tekrarlamıştım. Yanıma gelerek beni kendine çekti:
-Buraya Butterfly Kraliyet ailesinden olmayanlar giremez ve ben bir Butterfly değilim. Beni buraya getirdiğine göre bana çok güveniyor olmalısın, dedi. Sözlerinde çok haklıydı. Leonardo'ya güvendiğim kadar diğer prenslere güvenmiyordum.
-Evet bu doğru, çünkü bu güveni bana sen veriyorsun, dedim. Kahkaha atmıştı. Leonardo'nun kolundan tuttum ve Cassandra'nın resminin olduğu bölüme götürdüm.
-Vay canına, dedi. Bu ablan Cassandra mı? Dedi bana bakarak.
-Evet öyle, dedim. Çok güzel öyle değil mi?
-İtiraf etmeliyim ki kraliçe Elsa'ya çok benziyor. Hatta-
-Tıpa tıp onun ikizi gibi, değil mi? Dedim.
-Evet, aynen öyle söyleyecektim, dedi. Sandalyelerden birine oturdum. Leonardo yanıma gelerek önümde diz çöktü ve ellerimi tuttu.
-Cassandra'yı hatırlıyorum. Onunla ilgili çok güzel anılarim var, dedim.
-Bu çok iyi, senin adına çok sevindim Alexandra, dedi. Eliyle yüzümü okşadı. Utanarak:
-Çok tatlısın, dedim ve gülümsedim. Utanmam hoşuna gitmişti. O da gülümsemişti. Sarayın çanları çalıyordu.
-Yemek saati gelmiş olmalı, gitsek iyi olur, dedi.
-Evet iyi olur, dedim. Merdivenlerden inerken topuğum kırılmıştı. Tam düşecekken Leonardo beni tuttu. Sırtım hafifçe yere eğikti. Kollarım Leonardo'nun boynundaydı. Bir 5 dakika öyle kalmıştık. Gözlerimizi ayıramıyorduk. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Yanaklarım domates gibi kızarmıştı. Bir anda gülmeye başlamıştı.
-Merak etme, düşündüğün şeyi yapmayacağım, dedi. Ben ne düşünüyordum ki, öyle dedi?..
![](https://img.wattpad.com/cover/46499930-288-k946447.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR GÜNLÜĞÜM
Ficção AdolescenteAvrupa ve Asya kıtalarını içine alan, tarihin en büyük Krallığı olan Gloria Krallığının tek veliahtı olan prenses Alexandra, kendine eş seçebilmek için 50 prensi Chatlea Sarayına davet eder. Prenses prensler ile tanışır. Alexandra, Alex adındaki pre...