Bölüm 19

30 5 0
                                    

&Saat 4 olmuştu. Christopher artık baş muhafız değil albaydı. Onun adına çok sevinmiştim. Herkes odasına çekilmişti. Balkondan bahçeye bakıyordum. Gözlerim Leonardo'yu arıyordu. Onu görmüştüm. Elinde kitapla bankta oturuyordu. Bahçeye onun yanına inmiştim.

-Leonardo, dedim. Ayağa kalkıp beni selamlamıştı. Gider gitmez ona sarıldım. Şaşırmıştı ama bir yandan da mutlu olmuştu. Yaklaşık 3 haftadır geceleri buluşamıyorduk.

-Alexandra, seni üzecek bir olay mı oldu? Diye sordu.

-Aksine mutlu olacağım şeyler oldu. Ve sen bunlarin hepsini biliyorsun, dedim.

-Biliyor muyum? Dedi şaşırmış bir şekilde.

-Prens Alex'in abim olduğunu öğrendim, dedim. Acaip şaşırmıştı.

-Sen ciddi misin? Bunu nasıl öğrenebildin? Diye sordu. Gülümsemiştim.

-Araştırma yaptım. Araştırma yapmakta çok iyiyimdir, dedim. 

-Vay canına, şaşırdığımı itiraf etmeliyim, dedi. Yeşil gözleri her zaman ki gibi beni benden alıyordu.
-Leonardo bir şey daha var.

-Neymiş?

-Sana birinin resmini göstermek istiyorum.

-Kimin?

-Ablam Cassandra'nın, dedim.

4.kata çıktık ve bekleme odasına girdik. 

-Sarayda böyle bir yer mi var? Dedi. Büyülenmişti.

-Buraya bekleme odası diyoruz. Ayrıca gördüğün bütün bu kitaplar Gloria Krallığı'nın tarihini içeriyor. Buraya Butterfly ailesinden olmayan kişiler giremez.

-O halde bu her şeyi açıklıyor.

-Neyi açıklıyor?

-Kralın olarak beni seçeceğini düşünüyorum.

-Hmmm...bu konuda oldukça iddialısın, dedim gülümseyerek.

-Neden acaba?

-Neden acaba? Diye tekrarlamıştım. Yanıma gelerek beni kendine çekti:

-Buraya Butterfly Kraliyet ailesinden olmayanlar giremez ve ben bir Butterfly değilim. Beni buraya getirdiğine göre bana çok güveniyor olmalısın, dedi. Sözlerinde çok haklıydı. Leonardo'ya güvendiğim kadar diğer prenslere güvenmiyordum. 

-Evet bu doğru, çünkü bu güveni bana sen veriyorsun, dedim. Kahkaha atmıştı. Leonardo'nun kolundan tuttum ve Cassandra'nın resminin olduğu bölüme götürdüm. 

-Vay canına, dedi. Bu ablan Cassandra mı? Dedi bana bakarak.

 -Evet öyle, dedim. Çok güzel öyle değil mi?

-İtiraf etmeliyim ki kraliçe Elsa'ya çok benziyor. Hatta-

-Tıpa tıp onun ikizi gibi, değil mi? Dedim.

-Evet, aynen öyle söyleyecektim, dedi. Sandalyelerden birine oturdum. Leonardo yanıma gelerek önümde diz çöktü ve ellerimi tuttu.

-Cassandra'yı hatırlıyorum. Onunla ilgili çok güzel anılarim var, dedim. 

-Bu çok iyi, senin adına çok sevindim Alexandra, dedi. Eliyle yüzümü okşadı. Utanarak:

-Çok tatlısın, dedim ve gülümsedim. Utanmam hoşuna gitmişti. O da gülümsemişti. Sarayın çanları çalıyordu.

-Yemek saati gelmiş olmalı, gitsek iyi olur, dedi. 

-Evet iyi olur, dedim. Merdivenlerden inerken topuğum kırılmıştı. Tam düşecekken Leonardo beni tuttu. Sırtım hafifçe yere eğikti. Kollarım Leonardo'nun boynundaydı. Bir 5 dakika öyle kalmıştık. Gözlerimizi ayıramıyorduk. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Yanaklarım domates gibi kızarmıştı. Bir anda gülmeye başlamıştı.

-Merak etme, düşündüğün şeyi yapmayacağım, dedi. Ben ne düşünüyordum ki, öyle dedi?..

SIR GÜNLÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin