Bölüm 32

44 5 0
                                    

Ashley daha sonra kral ve kraliçeye dönerek:

-Peki bu seçim hakkında majesteleri kral ve kraliçe neler düşünüyor?

-Prenses Alexandra'nın kararı ne olursa olsun daima onun arkasındayız, dedi kraliçe.
Röportajın bitmesine yakın Ashley soru sormaya devam etti.

-Majesteleri prensler, sizlere bir sorum olacaktı. Prenses Alexandra'nın hanginizi seçtiğini düşünüyorsunuz?

-Bu soruyu yanıtlamak biraz zor, dedi Leonardo.

-Prenses Alexandra, üçümüze de aynı şekilde davranıyor, dedi Archie.

-Şu an aklında bir isim var ancak hangimizi seçtiğini gerçekten bilmiyoruz. Tahmin etmek bile zor. Ancak ben prensesin beni seçeceğini düşünüyorum, dedi Elliot.

-Bu konuda oldukça iddialı gibi görünüyorsunuz. Peki diğer prenslerde iddialı mı?

-Elbette! Dedi Leonardo.

-Kesinlikle iddialıyım, dedi Archie.

-Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz, majesteleri?

-Gerçekten hepsinin bu kadar iddialı olacağını düşünmemiştim. Böyle davranmaları ne kadar hoşuma gidiyor olsa da ikisinin kalbinin kırılmasından dolayı bir yandan da üzülüyorum. Ancak şu anda aklımdaki ismi söyleyemem, dedim gülümseyerek.

☆Röportaj nihayet bitmişti ve gece saat 12 olmuştu. Arka bahçeye indiğimde Leonardo oradaydı. Heykellerin tam önünde duruyordu. Arkadan yaklaşarak Leonardo'ya sıkı bir şekilde sarıldım.

-Ahh, demek geldin, dedi. Bana döndü ve birbirimize sıkı sıkı sarıldık.

-Sadece 1 günümüz kaldı Leonardo. 1 gün sonra gizli saklı buluşmamıza gerek kalmayacak.

-O günü sabırsızlıkla bekliyorum, Alexandra, dedi. Birbirimize bakıyorduk.

-Dans edelim mi? Dedim.

-Müziksiz mi edeceğiz?

-Kalbimizin ritimleri yetmez mi? Dedim. Büyülenmiş bir şekilde baktı. Ardından çimenlerin üstünde dans etmeye başladık. Beni belimden kavrayıp kendine çekti. Dans etmeye devam ettikçe gecenin hiç bitmesini istemedim. Beni döndürüp kendine çekti ve hafifçe yere yatırdı. Ardından elinin karnımda dolaştığını hissettim ve gülmeye başladım.

-Gıdı gıdı, dedi.

-Leonardo yapma lütfen! Bak ben cok gıdıklanırım, dedim. Leonardo inadıma daha da çok gıdıklamaya başladı. Bir anda gök gürlemeye başladı. Yağmur çiselemeye başlayınca:

-Sanırım gecemiz burada bitiyor, dedi Leonardo.

-Evet maalesef ki bitiyor, dedim. Koşarak içeriye girdik ve ben sağa o da sola döndü...

                  1 GÜN SONRA
Nihayet o gün gelmişti. Seçim günü...4 ay ne çabuk geçti anlayamadım. Halbu ki 4 ay önce bu 4 ayı nasıl geçireceğim diye düşünüyordum. Hazırlıklara başlanmıştı. Hizmetkarlar sarayda bir o yana bir bu yana koşuyordu. Bugün seçimimi açıkladıktan sonra akşam düğün yapılacaktı. Gelinlik ve damatlık vardı. Bugün basın toplantısında resmi bir kıyafet giyecektim. Chelsea ve Gabriella sürekli şık olmam gerektiğini söyleyip duruyorlardı. Bu sefer çok farklı bir tasarımla karşı karşıyaydım. Elbise gözlerimle aynı renkteydi. Etek ve straplez kısmı hafif koyu maviydi. Bel kısmım ise gözlerimdeki gibi gökyüzü mavisiydi. Ayrıca elbise belimden itibaren tamamıyla kabarıktı. Düz straplezdi ve yere kadar uzundu. Saçlarım açık bırakıldı ve yandan ikiye ayrıldı. Ardından saçlarımın önlerinden bir tutam alıp arkadan küçük topuz yaptılar. Makyajımı da tamamladıktan sonra aynada kendime baktım. Chelsea son olarak mavi topuklularımı getirdi. Ayakkabılardan sonra tamamdım. Saçlarım bütün belimi kaplıyordu. Kıyafetle uyum içerisindeydim. Alex içeriye girdi. Chelsea ve Gabriella odadan çıktı. Arkamı döndüm. Alex beni bastan aşağı düzdü.

-Vay canına! Bu kıyafette ne böyle? Alexandra müthiş görünüyorsun, dedi.

-Teşekkür ederim, dedim gülümseyerek.

-Bayan Flavia yine harika bir iş çıkarmış, gerçekten müthiş görünüyorsun, dedi. Biraz utanmıştım. Daha sonra bende Alex'i süzdüm.

-Bugün sende harika görünüyorsun, lacivert ve kahverengi uyumunu çok severim, dedim. Birbirimize bakıyorduk. Daha sonra Alex sağa dönüp prenseslik tacımı eline aldı.

-Tacını takmayı unutmayalım, dedi. Ayaklarımı hafifçe yere bükerek eğildim. Alex tacımı taktıktan sonra kalktım.

-Teşekkür ederim, dedim. Alex, eğer kraliçe olursam sence güzel olur muyum? Diye sordum.

-Tabiki de! Hemde Gloria tarihinin en güzel kraliçesi olursun, dedi.
Gulumsemistim. Alex bir anda düşüncelere daldı.

-Ne oldu Alex, bir sorun mu var? Dedim. Ellerimden tutup beni koltuğa oturttu. Kendisi de hemen yanıma oturdu.

-Alexandra, biliyorsun ki ben 7 yaşımdan beri kraliyet hayatı yaşamıyorum. Sen her zaman için burada yaşadın. Saray hayatına alışıksın. Nasıl davranman gerektiğini biliyorsun. Bu yüzden evlendikten sonra krallığı Leonardo'yla beraber yönetin.

-Peki sen ne olacaksın? Diyelim ki kral Leonardo oldu. Yanimizda kalmayacak mısın? Başını olumsuz anlamda salladı.

-Nereye gideceksin Alex? Sana daha yeni kavuşmuşken beni bırakıp nereye gideceksin?

-Endişelenme, burayı temelli bırakıp gitmeyeceğim. Ben özgürlüğe alışık bir insanım. Seyahat edip her sene ziyaretine gelirim. Lütfen beni anla Alexa. Saray hayatı bana göre değil, dedi. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Gözlerim dolmuştu. Ama haklıydı. Alex saray hayatına alışık değildi.

-Peki, sen nasıl istersen Alexander, dedim. Yapabileceğim bir şey yoktu. Yaklaşıp alnımdan öptü.

-Artık gidelim, dedi. Ayağa kalktık ve basın toplantısının olduğu odaya doğru yol aldık. Zaman gelmişti. Kapıdan içeriye birlikte girdik. Kameraların flaşları üstümüzde patlıyordu. Kürsünün olduğu yere kadar Alex ile gittim. Daha sonra kolunu bırakarak, merdivenlerden yukarı çıktım. Prensler tam karşımda oturuyordu. Kral, kraliçe ve prens arkamdaydı. Konuşmaya başlamıştım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Elim ayağım titriyordu. En sonunda:

-Seçimim Prens Leonardo, dedim. Salonda gönderdiğim prensler de vardı. Teyzem ile Amy'de oradaydı. Herkes alkışlıyordu. Leonardo kürsüye, benim yanıma, çıktı.

-Gloria halkının Kralı olmak benim için bir şereftir. Halkımı son nefesime kadar koruyup kollayacağıma söz veriyorum, dedi. İkimizde kameralara karşı gülümsüyorduk.

Ertesi günün sabahında Leonardo ve ben hazırlanmaya başladık. Gelinliğim bir harikaydı. Baştan aşağı Fransız güpürü kullanılmıştı. Gelinlik straplez değildi. Kolları uzun ve boğazlıydı. Gabriella saçlarımı dağınık topuz yapıp dualığımı topuzun altına kenetledi. Gelinlik bembeyazdı. Boğaz kısmında görülmesi zor küçük taşlar vardı. Chelsea elime çiçeğimi verdi. Ayağa kalktım. Aynada kendime baktım. Chelsea ağlıyordu. Gabriella'da son dakika ona katıldı. Arkamı dönerek:

-Ama bu haksızlık! Ben ağlayamıyorum, dedim suratımı asarak. Kızlar gözyaşlarını sildi ve gülümsedi. Bende gülümsedim. Ardından Chelsea kendini tutamayıp:

-Leydimmmmmm...diyerek ağlamaya başladı. Hemen onun yanına gidip sıkı bir şekilde sarıldım. Ardından sağ elimi Chelsea'ye sol elimi de Gabriella'ya sararak ikisine de sıkıca sarıldım.

-Kraliçe olsam bile sizi bırakmayacağım, dedim.

-Gercekten mi? Dedi Chelsea ve iki katı ağlamaya başladı. Onun haline gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Kapi açıldı. İçeriye kraliçe, teyzem, Amy, kral ve Alex girdi. Kızlar hemen gözyaşlarını silip dışarı çıktılar. Annem elleriyle ağzını kapatmış hayranlıkla bana bakıyordu.

-Benim tatlı bebeğim, diyerek bana sarıldı. Daha sonra geriye çekildi ve bana baktı.

-Ağlamayın lütfen kraliçem. Bu güzel günde yüzünüz gülmeli, dedim gülümseyerek. Yuzumu okşadı. Daha sonra geriye çekildi. Sıra teyzemdeydi.

-Seni böyle gelinlikler içinde gormek beni o kadar mutlu etti ki Alexa. O kadar güzel olmuşsun ki!..dedi ve sarildi. Ardından babam ve Alex de beni tebrik etti...

SIR GÜNLÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin