Bölüm 7

49 6 0
                                    

&Gözlerimi açmıştım. Annem başımda duruyordu. Kafam hala çok ağrıyordu. Ayrıca sarayın doktoeu bay McConel'de yanı başımdaydı.

-Kendinize dikkat etmelisiniz leydi Alexandra. Size şimdi ağrı kesici enjekte ettim. 

-Başım çok ağrıyor. Her an çatlayacakmış gibi, diye şikayette bulundum. 

-Başınızın ağrısı yakında geçer. Geçmiş olsun majesteleri, dedi ve çıktı. Annem bana baktı.

-Tatlım seni öyle yerde baygın bir şekilde görünce...dedi ve devamını getiremedi. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Kızarmıştı. Ardından öksürmeye başladı. Ne oldu da bu kadar üzgün hissetti?

-Eğer seni de kaybetseydim...dedi ve bir an duraksadı.

          Yanlış bir şey söylediğine bahse girerdim. Cümlesinin içinde ''seni de'' geçmişti. Abimi kastetmiş olmalıydı. Ancak bir anda aklına bir şey geldi ki susması gerektiğini düşündü. Yerimde doğrularak:

-Kraliçem, lütfen ağlamayın. Gördüğünüz gibi gayet iyiyim, dedim.

-Pekala, artık gitmeliyim tatlım, dedi.

-Hoşçakal, dedim gülümseyerek. 

& Artık kimsenin ziyaretime gelmesini istemiyordum. 1 gün içerisinde iyileşeceğim vardıysa 50 prensin beni ziyaret etmesi yüzünden 1 hafta uzadı. Kendimi çok iyi hissettiğim için yataktan kalkıp balkona çıktım. Hava çok iyi  hissettiriyordu. Güneş bugün çok güzel parlıyordu. Bahçede göz gezdirirken banklarda oturan birini gördüm. Prenslerden biri olmalıydı. Leonardo'ya çok benziyordu. Odama geri dönüp kendime baktım. Ardından bahçenin yolunu tuttum. Bahçe kapısı açılmıştı. Prens arkası dönük oturuyordu. Ona yaklaştım ve hafifçe omzuna vurdum. Düşündüğüm gibi prens Leonardo'ymuş. 

-Majesteleri, dedi. Gözleri gülüyordu.

-Sizi böyle sağlıklı görmek ne kadar da hoş, diye ekledi.

-Teşekkür ederim prensim. Sizi burada görmeyi beklemiyordum.

-Aslında parti gününden beri her gün buraya gelip oturuyordum. Bir an aklıma verdiğim söz geldi. 

-Ahh ben tamamiyle unutmuşum, çok özür dilerim Prens Leonardo.

-Hiç önemli değil majeste. Ayrıca siz bir kaza atlattınız. Dinlenmeniz gerekiyordu. 

-O zaman bugün buluşmaya ne dersiniz? diye sordum. Gülümsedi. Ancak sonra düşünceye daldı.

-Majesteleri kendini iyi hissettiğinizden emin misiniz? 

-Tabiki de! Hem sadece kafamı çarptım. O kadar da önemli değil, dedim. 

-Pekala o halde bu gece buluşuyoruz, dedim neşeli bir şekilde.

-Anlaştık.

-Anlaştık, dedim. İkimiz de birbirimize bakıyorduk. Yaklaşık 3 dakika aralıksız bir şekilde. Sonra aklıma sorular geldi.

-Prens Leonardo sakıncası yoksa size bir şey sormak istiyorum.

-Tabi, ne isterseniz.

-Parti günü ile iligi. O gün kim beni tam yere düşecekken kurtardı?

-Sizi son dakika ben tuttum. 

-Ahh, öyle mi? Çok teşekkür ederim gerçekten.

-Rica ederim. Ancak o gün hepimizi çok korkuttunuz leydim. Gülümsemiştim. 

-Peki prens Alex prens Dexter'a bir şey mi yapıyordu? Prens Alex'in ismini tekrarladığını duymuştum. 

-Ah evet. Alex...dedi ve bana baktı. 

-Prens Leonardo diyorum ki ikimiz yalnızken saygı kelimeleri kullanmayalım. Gerçekten sürekli 'prens' 'majesteleri''leydi' demek çok sıkıcı. Kabul eder misiniz? İkimiz yalnızken.

-Eğer sizin içinde bir sakıncası yoksa neden omasın, dedi ve devam etti. 

-Alex Dexter ve ben çok yakındık. Gerçekten iyi anlaşıyorduk. Dexter'ın bir mahkum olması ikimizide şaşırtmıştı. Dexter bazen garip davranırdı. Parti günü Dexter size öyle davranınca kötü şeyler olacağını anlamıştık. Bu nedenlle sakin bir şekilde Alex ve ben size doğru yaklaştık. Dexter canınızı yakınca Alex sinirlendi ve hızlı hareket etmeye başladı. Ardından bende size doğru koştum. Ben sizi tutarken Christopher denen bas muhafız Dexter'ı ayağından vurdu. Alex'te Dexter'ı yakalayarak muhafızlara teslim etti. 

-Vay canına film gibi, dedim gülerek. Leonardo'da bana eşlik etti. Kara bulutlar yaklaşıyordu.

-Kara bulutlar yaklaşıyor. Kalkmadan önce bir parti düzenlememe ne dersiniz? Alex'e Christopher'a ve size teşekkür etmeyi çok isterim, dedim. Gülümsedi. 

-Siz nasıl isterseniz, dedi. Ardından yağmur çiselemeye başladı. Koşarak içeri girdik. 

SIR GÜNLÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin