Bölüm 21

39 4 0
                                    

Beni duymuş olacaktı ki gülümsemeye başlamıştı. Kulağıma yaklaşarak:

-Seni seviyorum Alexandra Butterfly, dedi. Sözleri kalbimi ısıtıyordu. Sözcükleri o kadar sıcaktı ki! Geri çekildi ve beni alnımdan öptü. Zamanın durmasını istiyordum. Bu kadar güzel bir anın bozulmasını istemiyordum. Gözlerimi kapatmıştım:

-Bende seni seviyorum Leonardo Leyton, dedim. Geri çekildi. Umut dolu gözlerle bana bakıyordu. 

-Hem de ilk günden beri! dedim. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Ağzı kulaklarına varmak üzereydi. 

-B-ben...ne diyeceğimi bilemiyorum, dedi. Arkasını dönmüştü. Sanki ağlıyordu. Arkadan ona sarıldım. Sırtı sıcacıktı, aşkla doluydu. Bana doğru dönerek sarıldı ve beni döndürmeye başladı. En sonunda durdu. Bir an yemeği hatırlayarak:

-OLAMAZ! Leonardo yemek! dedim. Hemen odama doğru koştum. Gardırobumdan bir çift ayakkabı çıkardım ve Leonardo ile beraber yemek odasına doğru koştum. Kral ve kraliçe henüz gelmemişti. Ancak prensler yerlerine çoktan geçmişlerdi.

-İyi akşamlar prensler, dedim gülümseyerek.

-Size de iyi akşamlar leydi Alexandra, diye karşılık vermişlerdi.  Yerime geçip oturdum. Kral ve kraliçe de gelmişlerdi ve yemek yenmeye başlamıştı. Yemek esnasında Leonardo ile sürekli göz göze geliyorduk. İkimizde bu durumdan hoşnuttuk.

                                                                                    ***

          Ertesi sabah olmuştu. Hazırlanıp odadan dışarı çıktım. Kahvaltıdan sonra Alex ile beraber 3.kata çıktım. Kraliçe Kralın odasında olduğu için kralın odasına gittim. Kapıyı çalarak tek başıma içeri girdim. 

-Alexandra? dedi kraliçe. Elim ayağım titriyordu. Kalbim çok hızlı atıyordu. Kendimi toparlayarak:

-Sizden şu 1 saatlik için izin istiyorum, dedim.

-Ne için izin istiyorsun? diye sordu kral.

-Size anne ve baba diyerek hitap edeceğim. 1 saatliğine, dedim. İkisi de işini gücü bıraktı ve beni dinlemeye başladı.

-Bir sorun mu var Alexandra? Daha önce böyle davranmazdın, dedi kraliçe.

-Evet anne, bir sorun var. Hemde çok büyük bir sorun var!dedim. Endişeli gözlerle bakıyorlardı.

-Ben 4 yaşındayken abimin öldüğünü söylemiştiniz, ama ben bu yalana hiç bir zaman inanmadım.

-Yalan değildi! dedi annem sinirlenerek.

-Evet yalandı! HEMDE KOCA BİR YALAN!

-Alexandra kendine gel, annenle konuşuyorsun! dedi babam. Farkında olmadan bağırmıştım. 

-Bugün kimsenin bana yalan söylemesini istemiyorum! Sadece gerçekleri öğrenmek istiyorum! dedim.

-Burada tek bir gerçek var Alexandra, abin Alexander öldü ve bu kesinlikle yaaln değil! diye sert çıkıştı annem. 

-HAYIR ANNE, YANILIYORSUN! Kraliçe şaşırmıştı.

-Abim ölmedi! Kendisi şu an kapının önünde bekliyor, dedim. İçeriye abim girmişti. Kral ve kraliçe ayağa kalkmıştı. İkiside şaşkındı.

-Abim saraya gelen 50 prens arasındaydı.

-Bu imkansız! dedi babam.

-Bende imkansız olduğunu düşünürdüm, sevgili kralım, dedi Alex. Gözleri nefretle bakıyordu.

-Buraya gelmek benim için oldukça zordu, diye ekledi.

-Senin bu saray da ne işin var? Buraya gelmeye nasıl cüret edersin? SENİ PİS KATİL!!! diye gürledi annem. Annemin tepkisinden dolayı korkmuştum. Onu ilk defa bu kadar sinirli görmiştim.

-BEN KATİL DEĞİLİM!

-EVET KATİLSİN! BURAYA GELDİĞİN İÇİN PİŞMAN OLACAKSIN! MUHAFIZLAR HEMEN ONU HAPSE ATIN!!! diye emir verdi. Elimi kaldırarak muhafızları durdurdum. Onlara dönerek:

-Buradan hemen çıkın, dedim.

-ALEXANDRA! diye bağırdı annem. 

-Üzgününüm anne! Ama abimi haklı çıkarana dek olmaz, dedim.

-ONA NASIL ABİ DİYEBİLİRSİN?! BU HAİN SENİN ABLANI ÖLDÜRDÜ! CASSANDRA ALEXANDER YÜZÜNDEN ÖLDÜ, ONUN YÜZÜNDEN ÖLDÜ, ABLANI O ÖLDÜRDÜ!!! Diye bağırdı. Annem nefretini kusuyordu.

-BEN KATİL DEĞİLİM! BENİ DİNLEMEDEN YARGILADIN! dedi Alex. Onun yanına giderek elini sıktım.

-Sakın! Sakın bana yalan söyleme! dedi annem. 

-Anne, biraz olup sakinleş ve Alex'i dinle! dedim. Kaşları çatık bir şekilde bana baktı. Hızla  yanıma geldi ve omuzlarımdan tuttu.

-Bize nasıl ihanet edebilirsin Alexandra?

-Peki sizin yaptığınız ne?! Abimi sorgulamadan ona katil dediniz. O da yetmezmiş gibi onu hapse attırdınız! Siz abimin annesisiniz, DÜŞMAI DEĞİL! dedim ağlayarak. 

-Benim Alexander diye bir oğlum yok! dedi. 

-Beni evlatlıktan reddetmiş olabilirsin ancak bugün beni dinlemek zorundasın! Annem arkasını döndü ve elini havaya kaldırdı. Tam Alex'e vuracakken babam:

-Elsa dur artık! Yeter kendine gel! dedi.

-BRAD! dedi. Babam annemin yanına gelerek kolunu aşağıya indirdi ve gözünden damlayan gözyaşını sildi.

-Yeter artık, onu suçlamayı bırak, dedi ağlamaklı bir sesle. Ardından gözlerinden tek tek gözyaşları aktı.

-Yıllardır bu vicdan azabıyla yaşadım. Artık onu suçlamana izin veremem, dedi. 

-Sen neyden bahsediyorsun Brad? diye sordu annem. Alex ve ben önce birbirimize baktık sonra da babama.

-Cassandra'nın ölümüne...ben sebep oldum, diye itirafta bulundu...

SIR GÜNLÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin