8-Bilgen Anne'nin Sırrı

342 35 0
                                    

         Yukarıda Bilgen Anne'nin sakladığı fotoğraf var.

     'Bu gece daha ne kadar şaşıracağız , üzüleceğiz ...'diye düşünmeye başlamıştım. Gecenin sonu gelmeyecek gibiydi. Artık zarfımı açmak istiyordum. Ama Bilgen Anne hala devam ediyordu.İç sesimi duymuş gibi...

      "Çok uzattım , biliyorum bir an önce zarflarınıza bakmak istiyorsunuz. Ama zarflara bakmadan  önce, onları yargılamamanız ve onları gerçekten anlayabilmeniz için her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmiş olmanızı sağlamalıyım. Bu  benim için anlatamayacağım kadar çok  önemli."

       Bilgen Anne bunu söylerken, gece boyunca arada bir ortaya çıkan o hüzünlü bakışları yine gelip yüzüne  yerleşmişti. Öyle hüzünlü bakıyordu ki, gece boyunca bizi şok eden sözlerinden bile daha çok etkileniyordum. 

       O an dayanamayarak bunu Bilgen Anne'ye sormak istedim.Çünkü ondaki bu hüzün beni çok etkiliyor, konuşmalarına odaklanmamı engelliyor ve kafamda bir sürü deli senaryolar dönmesine sebep oluyordu. Bu yüzden tekrar konuşmaya başlamadan hemen araya girip sordum.

      "Bilgen Anne konuşmanız boyunca sizi daha önce hiç görmediğimiz kadar üzgün görüyorum. Bizlere anlatmadığınız, sizi çok etkileyen daha derin konular olduğunu hissediyorum ve bu beni çok etkiliyor." dedim. 

       Bilgen Anne buğulu bakışlarla bana doğru döndü. Sanki konuşup konuşmamak arasında karar vermek ister gibi bir an durdu. Sonra karar vermiş olacak ki konuşmaya başladı.

      "Evet ...Maalesef bu konuşmayı objektif olarak yapacağım diye kendi kendime söz vermeme rağmen görülüyor ki başaramıyorum. Bunun imkansız olduğunu düşünmem gerekirdi. 

       Kendi yaşadıklarımı hafife almamam ve sizlerin de ne kadar duyarlı ve özel çocuklar olduğunuzu hesaba katmam gerekiyordu. Belki de yaşadıklarımı anlatmam sizlerin her şeyi daha net görebilmeniz için daha kolay bir yol olur."

       "Çocuklar ben sizler gibi Divine değilim. Ama bir Divine annesiyim."

       Bilgen Anne bu sözleri o kadar zor söylemişti ki, sanki kullandığı her harf içinden bir şeyleri parçalaya parçalaya ,kanata kanata dudaklarından dökülmüştü . Yine de güçlü olmaya çalışarak konuşmaya devam etti.

       "Ben kendimi bildim bileli çocukları hep çok sevdim. Bu yüzden de hayalini kurduğum tek meslek her zaman öğretmenlikti. Öğretmenlikle ilgili birçok idealim vardı.

         Öncelikle çocukları sevgiyle kucaklayacak ,onların küçük kalplerine sevgiyi ,insanlığı, paylaşmayı öğretecektim. Bunu başardım da.

         Benim için her çocuk ayrı bir mucizeydi. Okul bitip evime döndüğümde kendimi hep yalnız, bir yanım eksik hissederdim. Bu yüzden kendi mucizem olsun istedim , hep yanımda olacak bütün mucizelerini görebileceğim, akşam olunca benden ayrılmayacak minik  bir bebek...

          Kocam da öğretmendi, o da bir çocuğumuz olmasını çok istiyordu. Ama bu isteğimize çok kolay sahip olamadık. Bir sürü tedavi ve hayal kırıklıklarından sonra nihayet hamile kaldığımda dünyalar benim olmuştu.

         Onu kucağıma alabilmek için sabırsızca günleri sayıyordum. Zor bir hamilelik ve doğum süreci geçirdim. Doğum sonrası bir gün boyunca yoğun bakımda kalmışım. 

         Kendime geldiğimde tek başıma bir odadaydım. Bu oda hiçte özene bezene kendi ellerimle süslerini yaptığım, oğluma hoş geldin demek için süslediğim bebek odasına benzemiyordu. 

Üstün Irk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin