Yukarıda Minerva'nın elbisesi...İyi okumalar...
* * * * *
Ziyaretçilerin ani gelişiyle oldukça hareketlenen malikanenin atmosferi, onlar gittikten sonra - o anki kadar olmasa da- yerini başka bir heyecana ve harekete bırakmıştı. Mezuniyet balosu!...
Özellikle kızlar, bu özel gecede prensesler gibi güzel olmak istedikleri için büyük coşkulu bir heyecanla ilk olarak moda dergileri ve internet sayfalarına gömülmüşler; kendilerine en uygun elbiseleri seçme telaşına kapılmışlardı. Bir süre uğraştıktan,defalarca fikir değiştirdikten sonra ilk mutlu heyecanlarını kaybetmişler, bunun hiç de kolay bir iş olmadığını düşünmeye başlamışlardı.
İlk defa böyle bir tecrübe yaşayacaklardı, filmlerde unutulmaz balo sahnelerini iç geçirerek,özenerek, hiç yaşayamayacaklarını düşünerek kaç kez izlemişlerdi. Şimdi kendileri o filmlerdeki kızlar gibi balonun yıldızı olmak için uğraşıyorlardı.
Çünkü bu hiç bir zaman yaşayamadıkları bir duyguydu. Sadece doğum günü partileri yaparlardı. O zamanlarda da, hepsinin 'doğum günü çocuğu ' olduğu bir parti olduğu için de; nasıl yıldız olunabilir, özel hissedilebilirdi ki...
Kocaman pastayı her zaman hepsi aynı anda üflerdi. Bilgen Anne tek başına, partinin yalnızlığını örtebilirmiş gibi yüksek sesle 'iyi ki doğdunuz!' diye bağırır ve alkışlardı.Partinin eksikliğini kapatmak için de her doğum günlerinde akıl almaz sürprizler hazırlar; gençlerin mutlu ve şaşkın yüzlerini gördüğünce başarmanın verdiği huzurla gülümserdi.
Her yıl bu en ulvi göreviymiş gibi var gücüyle çalışırdı. Gençler yaptığı sürprizler karşısında bütün bir yıl bu konu hakkında kafa yorduğunu bile düşündükleri olurdu.
Tabi son doğum günü sürprizi hariç...O zamana kadar her zaman ilginç bir sürpriz bularak, -kendince yeterli bulmasa da- gençleri mutlu etmeyi başarmıştı.
Bilgen Anne işte tam da bu yüzden, gençler için mükemmel bir parti hazırlamak adına deli gibi harıl harıl uğraşıyordu. Unutamayacakları, belleklerinde ömürleri boyunca güzel bir anı olarak saklayacakları, unutulmaz bir gün olmasını istiyordu.
Bu konuda çok kararlıydı;gençlerin bunca yıldır kendilerine dayatılan hayatı yaşayıp, bunca eğitimi hiç ses çıkarmadan katlandıkları için; her şeyin en iyisini hak ettiklerini düşünüyordu.
Bilgen Anne, gençlerin sosyal olarak da yetişmeleri gerektiğini düşündüğü için daha önceki yıllarda onlara dans dersleri vermişti ama yine de tekrar vals dersleri yaptılar.Her şey mükemmel olmalıydı,sonuç olarak bunun için ne gerekiyorsa yapılmalıydı.
Bunca telaşın sonunda nihayet balo günü gelip çatmıştı. Güneş yavaş yavaş kendini gösterip, güne yakışır şekilde parıl parıl parlayan ışıkları ile malikanenin en ücra köşelerini aydınlatırken, koşuşturma başlamıştı.
Odalar; yeni giysilerini deneyip arkadaşlarına gösteren, makyajın ve saçlarının nasıl yapılması gerektiğini sorup duran kızların yüksek sesli, telaşlı konuşmaları ile dolmuştu.
Erkekler ise; bu telaşın kurbanı olmuşlar,onlar kadar çok telaşlanmasalar da , balonun heyecanını yaşayan kızların kervanına katılmışlar, hazırlıklara onlar da başlamışlardı.
Sonuç olarak; seçtikleri şık koyu renk smokinlerini giymek ve saçlarına şekil vermekten ibaret olan hazırlıkları hemen bitmiş, doğal olarak balo için ilk hazır olanlar da onlar olmuştu. Saatlerce beklemek zorunda kalmışlar, balo salonuna gitmeye karar vermişlerdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/45894016-288-k633913.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstün Irk
Paranormalİnsanlığın geleceğini bekleyen büyük ikilem!.. Divine olarak doğanlar ,üstün yeteneklerini nasıl kullanacaklar? İnsanlığın lehine mi..? Yoksa aleyhine mi...