13-Cooki?

304 37 2
                                    

        O kadar uzun baktı ki beynimin bütün nöronlarını  gözlerimden geçerek tek tek incelediğini ya  da atomlarıma ayırmaya başladığını falan düşünmeye başladım. 

         Sessizliği bozmak ve Ares'te gözlerinden başka bir yaşam belirtisi görmeyi sağlamak amacıyla bir şeyler gevelemeye başladım. Ama doğrusunu söylemek gerekirse ben bile ne dediğimi anlamadım.

          Bakışları çok garipti ,gerçekten çok garip. Gözlerini hiç kırpmadan bir insan daha ne kadar böyle aralıksız bakabilir ki. Sanki gözlerimde kilitlenip kalmıştı. Öyle garip bi durumdu ki nedense ben de bakışlarımı çekemiyordum.Kendimi artık rahatsız hissetmeye başlayınca kekeleyerek ;

          "Gideyim? " dedim elimle geldiğim yöne doğru göstererek. Sanki yıllarca birlikte büyüdüğüm  arkadaşım  o değilmiş gibi hissettim. Duruşunda ,bakışında tanımlayamadığım bi başkalık vardı.

         Zorla bakışlarımı çevirip gitmek için arkama döndüm. O zaman Ares'in nihayet bana tanıdık gelen sesini duydum.

          "Gitme sen de beni bırakma " dedi ve uzanıp kolumu tuttu. O an donakaldım ama o hipnotize bakışları tekrar görmemek için dönmedim. Sadece;

          "Bırakmaaa..?" diye sordum şaşkınca.

          " Ona o kadar çok benziyorsun ki..." dedi ve parmakları biraz daha bileklerimi sıktı. Ama sadece gitmemi engelleyecek kadar. Belli ki yalnız kalmak istemiyordu.

           "Kime?"  diye sordum merakla.

           "Anneme."

            Derin bir soluk aldım. Demek garip halin sebebi buydu. Kendi hislerimden,düşüncelerimden utandım. Geri dönüp yavaşça yanına oturdum.

          "Gerçekten mi? Konuşmak ister misin?"

           O sadece başını olumsuz şekilde sallamakla yetindi.Ben de omuzlarımı silkip;

          "Tamam bana uyar. Seninle sessizliği de paylaşabiliriz , sevgili oğlum! " dedim onu biraz gülümsetmek amacıyla. Ama o espirimi bile anlayacak durumda değildi. 

         Öylece sessiz ,kendi dünyalarımızda salıncak koltukta sallana sallana çok derinlere, geçmişimizin derinliklerine daldık gittik.

           Bir ara Ares'e baktım. Son derece sakin ve masum görünüyordu, ancak gözleri ...onlar çok keskin ve öfkeliydi. O an en çok neye öfkeli acaba diye düşündüm.

            Biz böyle düşüncelere  dalmışken kızlar geldi. Onlar da sanki kameriyenin atmosferini bozmaktan korkarmış gibi selam bile vermeden sessizce salıncaklara oturup hafif hafif sallanmaya başladılar.

           Çok değil daha iki gün önce aynı kameriyede neşeyle doğum günü planları yapıtığımızı hatırladım. Tek merak ettiğimiz Bilgen Anne'nin bu yıl bize ne sürpriz yapacağıydı.Bir sürü dedektiflik denemesiyle sürprizi bulmaya çalışmıştık. Gerçekten de sağlam sürprizmiş ... Bu kadarını kırk yıl düşünsek bulamazdık.

         Şimdi komik gelen isteklerimiz aklıma geldi. Hepsi çok çocukça geldi o an. Sadece iki gün önce çocuktuk diye düşündüm. İnsanlar ne zaman gerçekten büyüdüğünü düşünüyorlardı acaba?

         Okunacak bütün okullar bittiğinde mi?  Evlendiklerinde mi? Ya da çocuk sahibi olduklarında mı?Bizim gibi on altı yaşında büyümek zorunda kalanlar da olmuştur elbette, belki de daha küçük yaşlarda bile büyümek zorunda kalanlar da vardır.Hayat.... Düşündüklerime kendim şaştım şuan.

Üstün Irk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin