MASUM

11. Bölüm

       -ESİM'DEN-

Bugün cuma...

Yarın Ece'nin ailesine gideceğiz. Bu plan iyi oldu. Hem onları özlemiştim hemde kafa dağıtırım.

Dünkü Ece'yle olan konuşmamızda iyi gelmişti, en azından konuşup rahatlamıştım. İçimde sakladıkça daha kötü oluyordum. Rüzgâr'la olmayacağını iyice anlamıştım artık. Başkasını sevebilirim sonuçta. Sadece çevreme daha dikkatli bakmam gerekiyor ve zamana ihtiyacım var. Şimdilik kimseyi özel anlamda görmüyorum ama tanıdıkça belki birinden etkilenirim kim bilir?

Belki Murat? Aslında evet, neden olmasın? Yakışıklı, iyi birisi ve gülüşü gerçekten güzel. Ama o esmer değil, kumral renkli gözlü.

Beni kumrallar etkilemiyor. Hem... Onun parmağında yüzük mü vardı? Daha önce dikkatli bakmamıştım tabi ona. O yüzden parmağındaki yüzük bu kadar ilgimi çekmemişti. Başı bağlı çocuk demek ki.

Ben de gerçekten çok şanslıyım. Bende ya sevgilisi olan yada parmağında yüzüklü ciddi ilişkisi olan insanlara  bakıyorum. En iyisi kimseye bakmamak. Başımı eğdim ve işlerime odaklandım.

Yalandan bir öksürük duyunca kafamı kaldırdım. Elinde bir tepsi ve tepsi de iki bardak çayla duran Rüzgâr'ı gördüm. Arkasında da Poyraz göz kırparak müdür beyin odasına geçti.

- Çalışkan elemanlarımıza çay ve kahve sınırsızdır" diherek gayet kibar hareketlerle önce benim sonra Ece'nin önüne çaylarımızı bıraktıktan sonra tepsiyi de sehpaya koydu ve:

- Kolay gelsin" deyip gülümseyerek gitti. Ben öylece arkasından bakakaldım. Ece halime hafif gülümseyip:

- Sanki... biraz... biraz işte... dengesiz gibi gibi..." dedi.

Güldüm. Benim onu sevdiğimi bildiği için kötü bir şey söylemek istemiyordu ama haklıydı. Bir gün mutsuz, diğer gün mutlu, bakalım yarın ne olacak?

********

Ve  işte haftasonu. Yatakta doğruldum ve gerildim. Ece de uyandı ve saçlarını elleriyle düzeltmeye başladı. Birbirimize 'günaydın' dedikten sonra yataktan kalktım.

Üzerimi değiştirmeyeceğim. Gri eşofman altı, sarı tşort ve dağınık bir topuz. Kısaca tam ev hali modundaydım ve bugün haftasonu olduğu için bütün gün böyle kalmak istiyorum. İş yok ve rahat olmak benim hakkım.

Tam Ece'yle odasından çıkarken onun telefonu çaldı. Poyraz'ın aradığını söyleyip hemen açtı aramayı. Dudak hareketleriyle 'selam söyle' dedim ve o kafasını olumlu anlamda sallayınca odadan çıktım.

Kahvaltı hazırlasam iyi olur, kendimi çok aç hissediyorum.

Samet amca diş doktoru, Sıla teyzede onun yanında hemşire. Haftaiçi özel bir hastanede, haftasonu da evlerinde çalışıyorlar. Girişteki bir odayı kendilerine uygun dizayn ettiler. O kadar mükemmel çalışıyorlar ki imrenmemek elde değil.

Samet amca mezun olduktan sonra Sıla teyze onun yanında çalışmaya başlamış, sonra da evlenmişler zaten. O zamandan beri hep beraberler. Kim böyle bir hayatı olmasını istemez ki? Sevdiğinle çalışmak, hep onun yanında olmak süper bir şey olmalı.

Tam tahmin ettiğim gibi etraf sessiz hastaları gelmiş olmalı. Mutfağa doğru giderken Samet amcanın odasının kapısının karşı duvarında Rüzgâr'ı duvara yaslanmış bir şekilde gördüm.

Acaba içeride Poyraz mı var? Ona doğru gitmeye başladım. Beni görünce yaslandığı duvardan doğruldu ve şaşkınca bakmaya başladı.