26. Bölüm

2.8K 158 33
                                    

   Multimedyada bölüm içinde sözleri olan şarkı var. Cem Adrian&Gizem Berk-Beni kalbinden çıkarma

    -ECE'DEN-

Elimdeki kahve kupasını iki elimin arasına alarak balkona çıktım. Sandalyeye oturup hırkama iyice sarıldım. İlk defa gördüğüm bu manzarayı sırf hava soğuk diye izlememek aptallık olur. Bende içimi ısıtması için sıcak kahvemle birlikte İzmir'in bu muhteşem manzarasına bakmaya başladım.

Yarın Pırıl'ın düğünü var. Babası İzmirli olduğu için herkes burada. Ve şu anda Aziz beyin bir otelindeyiz.

Aziz beyin asıl işi otelcilikmiş. Bir çok şehirde otelleri olduğunu öğrendik. O holdingi sırf bir gün Esim gelir belki diyerek ortak olduğunu ve Esim ne zaman isterse bu ortaklığı bitireceğini söyledi.

Havanın soğuğu bana üzüntü olarak geliyor resmen. Ortamda sadece çalması gereken slow parça dışında her şey tam. Ben, kahvem, hırkam ve boğucu düşünceler...
Derin bir iç çekmenin ardından kahvemden bir yudum alarak düşüncelerime kaldığım yerden devam ettim.

Esim... Duydukları onu yıktı desem yalan olmaz sanırım. Amcasının ona sahip çıkmak yerine sırtını dönmesini kabullenmişti aslında. Ama bunu sırf holding için, para için yaptığını duyunca insanların güvenilmez olduğunu acı bir şekilde öğrenmiş oldu.

O, hiç kimseyi üzmek istemez, herkese güvenirdi. Birinin yalan söyleyeceğini düşünmez o. Çünkü kendisi kimseye yalan söylemez. Ama malesef insanlar onun kadar iyi değil.

Şimdi tek tesellisi ailesinden bir hatıra kalmış olması. Hâlâ daha orada sekreterlik yapacağını, hakkı olmayan bir parayı harcamayacağını söyleyince Aziz bey tarafından sıkı bir azar yediğini hatırlayınca gülümsememe engel olamadım.

Ve onun kolay kolay 'hayır' diyememe huyu sayesinde artık daha rahat bir hayatı var.

Esim 18 yaşına girdikten sonra amcası olacak adama para verilmemiş. Onun yerine bir bankaya yatırılıp asıl sahibini, Esim'i beklemişler.

O parayla çalışmadan okula rahatça gidebiliyoruz artık. Esim çalışmayınca bende işi bıraktım. Daha doğrusu Esim böyle istedi. Kaldığımız daireyi satın aldı. Her ne kadar ona parasının olduğunu başka bir yer alması gerektiğini Aziz bey söylese bile o fazlasına gerek olmadığını ve o dairenin yettiğini söyledi. Haklıydı.

Artık hayatı boyunca çalışmasa bile her ay hesabına hakkına düşen para yatacak ve onun tek yapması bunun keyfini çıkarmak! Ama tabiki benim dürüst arkadaşım bunun tembellik olduğunu ve bu durumun ancak okul bitene kadar devam edeceğini ki hafta sonları holdinge giderek çalışmak istediğini söyledi.
Ne diyebilirim. Ona omuz silkmekle karşılık verdim.

Nasıl mutluysa öyle olsun.

Telefonumun ani gelen mesaj sesiyle biraz irkilsemde hemen toparlanıp mesaja bakarak sırıttım.

Kimden: Benim o!
O manzarayı kıskanmalı mıyım?

Esim Poyraz'ı, Benim o! diye kaybettiğimi görünce biraz gülme krizine girmiş sonra da bana 'kıskanç' demişti. Normal de evet kıskancım. Konu sevdiğim adamsa eğer kıskançlıktan delirebilirim. Bunu utanmadan söylüyorum.  O benim ve ben onu çok kıskanıyorum! Çünkü çok seviyorum ve seven insan kıskanır!

Ayağa kalkıp yan tarafa gülümseyerek yürüdüm. Bizi ayıran balkon demirlerine gelince durdum.

-Kıskanmana gerek yok. O gelip geçici bir şey" dedim elimi önemli olmadığını gösterircesine sallayarak.

MASUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin