₪9₪Tuzak✔️

8.5K 381 22
                                    

Selam canlarım!

Biliyorum yeni bölüm çok gecikti. Ama üzgünüm. Taşınıyoruz ve ev birbirinde. Bilgisayara oturup yazmam zor oluyor. Yinede elimden geldiğince yazmaya çalışıp paylaşacağım.

Bu bölümde ithaf yok. Umarım gelecek bölümde olur. 

İnstagram; olumunelcisi

Vücudumdaki ağrılarla yattığım yerde homurdandım. Gözlerim açılmamak üzere bana ihanet etmek isterken zorda olsa açabildim. Yattığım yerde doğrulmak için hareket etmem ile birlikte sağ kolumda ve sol bacağımda hissettiğim acılar ile beraber inleyerek kendimi yattığım yere geri bırakmak zorunda kaldım.

"Dinlenmen gerekiyor," diye aksanlı İtalyancasını konuşturan kişinin sesi tanıdık geldiğinde başımı o tarafa çevirdim. Dolunayın ışığı ile aydınlanan oda da mavi gözleri parlıyordu. Gözlerinde ki sıcaklığı bakar bakmaz hissederken, "Esta," dedim.

"Selam kaçak," dedi hemen gülümseyerek. Gülümsemesine karşılık verirken yataktan kalkmak için tekrar çaba sarf ettiğimde Esta oturduğu yerden kalkarak yanıma geldiğinde beni yatmaya zorladı. "Geldiğinde üstün kan içindeydi. Bacağında ki kurşun delip geçmiş ama kolunda ki burada çıkarıldı. Sağ alt kolun ise incinmişe benziyordu onu da sargıya aldık."

"Teşekkür ederim." Sandalyesine geri dönüp oturduğunda ellerini önünde birleştirerek mavi gözlerini ellerinde sabit tuttu. Sarı saçları omuzlarından aşağıya doğru serbest bırakılmışken düzdü.

"Bunu... Sana kim yaptı Belina?" derken mavi gözleri yavaşça gözlerime çıktı. Dolunayın altında buz mavisi gözleri parlıyordu. Yerimden bir kez daha doğrulmaya çalışırken Esta bu sefer engel olmak yerine oturduğu yerden kalkarak yanıma geldi ve doğrulmama yardım etti. Yataktan da kalktığımda sol tarafımdan ayakta durmam için destek oluyordu. Başımı yavaşça ona çevirerek gözlerine baktığımda, "Adamo, bunun hesabını verecek," dedim.

Beraber odadan çıktığımızda kilisenin büyük boş alanına ilerledik. İki basamaklı merdiveni inerek büyük alana girdiğimizde etrafta eserek her tarafı yalayıp geçen o soğuk rüzgârı hissettim. Orta da bulunan iki bariyerin içinde ateş yakmışlardı ve etrafında beş altı kişilik iki grup vardı. Hepsi aralarında bir sohbete dalmışken başımı sağ tarafa doğru çevirdim. Anıl bizimle birlikte gelen üç adamımız ile konuşuyordu ve anladığım kadarı ile onlara emir veriyordu. Konuşmaları bittiğinde adamların biri kapısı olmayan kilisenin kirişlerinin önüne geçerken diğer ikisi kilisenin etrafında dolaşmaya başladı. Anıl bu tarafa doğru döndüğünde gözleri gözlerimi buldu. Hızla yanıma gelip Esta'nın üzerine verdiğim yükü kendi üzerine aldı. Etrafta bulunan ajanlar bana başı ile selam vererek geri önlerine dönerken Anıl'ın sesi ile ona döndüm.

"Ayağa kalkmaman gerekiyordu," dedi başını yavaşça bana çevirirken.

"Biliyorum. Ama kaybedecek vaktim yok." İleride oturmak için kullanılan teneke kutularını gösterdim. "Oraya gidelim." Esta'ya da başımla işaret ettiğimde anladığından bizim ile beraber oraya geldi. Anıl beni bir tanesine oturturken kendisi yanımda ayakta durdu. Esta da yanımdaki teneke kutunun üzerindeki yerini aldığında başımı tamamen Esta'ya çevirdim ve dudaklarının arasından dökülecek kelimeleri bekledim.

"Patronun her zaman gözdesi olmuşsundur Belina. İçimizde en iyi yetişen sendin, en çok seni koruyup kollardı. Ne değişti?"

"Babamın adamları ile Türkiye'ye gittim Esta. Buraya sadece veda etmek için gelmem onu sinirlendirdi."

₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin