₪21₪Ölümün Elçisi

3.4K 169 30
                                    

Merhaba!
Nasılsınız, iyi misiniz? Tatilin tadını çıkarıyorsunuzdur, umarım. Yeni bölümümüz geldi. 

Bölümü @Dogasunny adlı okuyucuma ithaf ediyorum.

Multimedia'da ufak değişiklikler yaptığım video var.

Düşünce/eleştiri ve oylarını eksik etmeyin. Sizi seviyorum... 

İnstagram; olumunelcisi

Alecra şoför koltuğundaki yerini alırken bende yanındaki yerimi aldım. Yılbaşı gecesi Adamo ile olan konuşmamızdan sonra Ric'in Adamo'yu acil olarak İtalya'ya çağırmasıyla Adamo çıkıp gitti. Aslında gitmesi işime gelmişti. Dursaydı daha neler olurdu bilmiyordum. Ama o konuşmanın orada bitmeyeceği kesindi.

Adamo gideli bir hafta olmuştu. Görev için bir şeyler düşünmeye çalışmıştım ama pek bir şey düşünememiştim. Aklım hep Adamo'ya kayıyordu. Dedikleri olanlar aklımı karıştırıyordu. İşte bu yüzden bir haftanın sonunda görev için düğmeye bastım. O gece Alecra'yı onlara yatırımcı olarak tanıttık ve Ari Daddario ülkesi için bir yatırım gerçekleştirme kararı alarak Alecra'ya yanaştı. Şimdi ise Alecra'yı evlerine akşam yemeğinde ağırlayacaklarından dolayı oraya gidiyorduk. Tabi Alecra davetli misafir olarak girerken ben ise istenmeyen misafir olarak girecektim.

"Kulaklığı sakın kulağından çıkarma. Zaten kulağında olduğunu kimse fark etmez. Konuşulanları duyacağım ve seninle öyle iletişim kuracağım, Theo da bizimle aynı hatta olacak."

"Merak etme. Çıkarmayacağım."

Evlerinin ormanına geldiğimizde Alecra biraz yavaşladı.

"Tamam, şimdi beni burada indir."

"Daha çok yol var, hem ormanda karanlık. O kadar yolu karanlıkta nasıl geleceksin?" Dedi arabayı durdururken. Dönüp gülerken sağ elimle kapıyı açtım. "İlk defa o ormana girmiyorum. İçerde görüşürüz."

Kendimi arabadan attığımda siyah sırt çantasını omuzlarıma taktım. Siyah kapşonlu montumun şapkasını başımdan geçirirken ormana girdim. Uzun çizmelerim kırık dalların ve dökülmüş yaprakların  üzerine bastıkça sesler çıkarıyordu. Ormanın içinde biraz daha ilerledikten sonra çantadan el fenerini çıkararak devam ettim. Yolun böyle bitmeyeceğini bildiğim için koşmaya başladım. Evi görene kadar koştum. Ancak yaprakların altında kalan gizli uyarıcı ipleri son anda fark etmiştim ve sağ salim ormanın sonuna gelmiştim. Ben ormanın sonuna geldiğimde onların sohbet çoktan koyulaşmaya başlamıştı.

"Şu adamdan nefret etmeye başladım."

"Bundan daha zorlusu ile uğraştığını düşünüyorum." Diyen Theo'ya gözlerimi devirdim.

"Şu depo yerine evi patlatmalıydık." Diyerek dediğini değiştirmeye çalıştım.

"Sisteme girmeme hala yardımcı olamıyorsun."

"Bekle biraz." Dediğimde en son patlattığım elektrik gibi şeylerin ana yeri olan depoya ilerledim. Neyseki hızlı davranıp yenisini kurmuşlar. Belki bir kere daha patlatırız. Deponun içine girdiğimde ana kabloları buldum ve çantadan küçük dikdörtgen tarzı aleti çıkarıp giriş yerlerinden ana kablolara bağladım.

"Tamamdır." Bir kaç saniye sonra konuştu.

"Sistem artık bizim elimizde. Ne yapmamı istersin?"

"Şu güvenlik kameralarını kapat sinirimi bozuyorlar." Diyerek sessizce depodan çıktım. Kapşonun altından etrafı dikkatlice izlerken evin arkasına geçtim. Beyaz kapıya ilerleyerek kendimi direk içeri attım. Depoda çantama attığım küçük el fenerini tekrar elime alırken belimdeki silahıda çıkardım. Bulunduğum odadan çıkarak koridora girdim. Koridorun sonuna kadar sessizce ilerleyerek merdivenlere ulaştığımda beklemeden yukarı çıktım. Merdivenlerin sonundaki kapıyı açmadan el fenerini tekrar çantama koydum.

₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin