₪32₪Tehdit

2.3K 115 37
                                    

Herkese merhaba!

Uhm... sanırım uzun zamandır yeni bölüm yoktu. Sebebi yaz stajımın olması ve kpss ile üniversite sınavı gibi dertlerimin olmasından dolayıydı.

İşte sonunda yeni bölüm! Bölümü; uzun zamandır konuşamadığım, onu çok özlediğim kişiye ithaf ediyorum; MissSiyahben . Umarım gelen bu bölümü beğenirsiniz. Düşünce/eleştiri ve oylarınızı eksik etmeyin. Sizi seviyorum.

İnstagram: olumunelcisi

Elimle saçlarımı geriye yollarken anneme döndüm. "Daha buralarda mısın?"

"Evet, bir süre daha buralardayım."

"Güzel." Sol tarafta bilgisayar masasının üzerinde silahın parçalarını birleştiren Marko'ya baktım.

"Türkiye'ye gitmeye ne dersin, Marko?" Bana bakmadan dudaklarını araladı.

"Beni tatile mi çıkarıyorsun?"

"Tabikide hayır." derken yandan gördüğüm gülümsemesine bende güldüm. Annemin sesini duyduğumda ona geri dönmüştüm.

"Türkiye'de ne işin var?"

"Mert Erkman'ın yerine adamını geçirdim ve diğer çocuklarının atağına karşılık tedbir almam gerekiyor." Dediklerimin üzerine kaşları çatılmıştı.

"Yerine seni mi geçirdi?"

"Evet, vasiyetinde yerine benim geçmimi istediğini yazmış. Kısa bir süreliğine gidip geleceğim." Başını olumsuz anlamda iki yana sallarken bakışları yerdeydi. "Deniz Erkman buna nasıl göz yumdu?"

"Göz yummadığı ne malum? Sonuçta ikizler hala şirketin ve koltuğun peşinde. Belkide o yönlendirerek kışkırtıyordur."

"Gene de bilemiyorum."

"Sorun yaratacak hiçbir problem yok. Ne ikizler ne de Deniz Erkman denen o kadın hiçbir tehdit teşkil etmiyor." Annem bir karşılık vermediğinde devam ettim. "Hazırlan, Marko. Türkiye'ye gidiyoruz."

Arabanın içinde etrafa bakıyordum. İkimizde sessizdik. Konuşmadan sonra hemen hazırlanarak Türkiye'ye gelmiştik. Şimdi ise Anıl'ın yolladığı şoförlü araçtaydık ve Mert Erkman'ın şirketine gidiyorduk. Marko ile beraber geziyordum ancak ona hala tam olarak güvenemiyordum. Sonuçta benimle ilgili her şeyi bilirken ben ise onunla ilgili sadece Ric'in Lisa'yı öldürdüğünü biliyordum. Ama içimden bir ses içten içe ona güvenebileceğimi söylüyordu. Beni öldürmek veya Ric'in eline vermek gibi bir planı olsaydı bunu şimdiye kadar yapardı. Operasyonda beni onlara teslim de edebilirdi ama o hiçbirini yapmamıştı. Hâlâ bana yardım ediyordu.

Araba şirketin önünde durduğunda inerek binaya doğru ilerledik. Asansörle direk Anıl'ın odasının olduğu kata çıktık. Önden giderken Marko'da arkamdan geliyordu. Kapının önüne gelince tek tıklama ile kapıyı açarak içeriye girdim. Anıl, camın önünde elleri cebinde duruyordu. Beni gördüğünde o da bana doğru yürüdü. Ortada buluştuğumuzda birbirimize sarıldık.

"Emrivakiler alışkanlık oldu."

"Yani." Derken Marko'yu göstermek için döndüm ve İngilizce devam ettim. "Marko, bu sana bahsettiğim kişi, Anıl. Anıl, Marko." İkiside tokalaşarak başları ile selam verdiler.

"Esta nerede?"

"Dışarıda biraz işi olduğunu söyledi. Sabahtan beri hiç görmedim."

"Anladım. Sen hemen bir toplantı ayarla. Bir süreliğine işleri sana devrettiğimi, her şeyden sorumlu olan kişinin sen olduğunu söyleyeceğim."

₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin