₪18₪Dişi Kaplan✔️

5.2K 199 16
                                    

Merhaba!

Sınavlarımdan dolayı geciken bölümü sonunda yazdım ve gününden bir gün erken paylaşıyorum. Geçen bölüm dediğim sözü tutarak uzun yazmaya çalıştım. Umarım uzun olmuştur ve sizin beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.

Multimedia da müzik var, onunla okuyabilirsiniz ve resim bulunmaktadır.

Bu bölümü MissSiyahben adlı arkadaşıma ithaf ediyorum. 

İnstagram; olumunelcisi

Yattığım odada bir sağa bir sola doğru yürürken dudaklarımın arasından bana göre fısıltı şeklinde "Ne yapma mı istiyorsun?" kelimeleri döküldü. Başımı kaldırmadan yürümeye devam ederken cevap vermesini bekledim. Belki de vaz geçmesini bekliyordum. Böyle bir şeyin başlamadan son bulmasını bekliyordum.

Ama o, yine soğuk tarafını gün yüzüne çıkararak buz gibi kelimelerin dudaklarının arasından çıkmasına izin verdi. "İlk uçakla Türkiye'ye gideceksin ve başa geri geçeceksin. Her şey benim istediğim gibi olacak."

Sola doğru bir adım daha attığımda durdum ve yere bakan başımı kaldırdım. Sağımda kalan Adamo'ya yavaşça döndüm.

"Onların hiçbir türlü canının yanmayacağına söz vermen lazım. Ama bu sefer bu sözünü yerine getir."

"Dediklerim olduğu sürece kimsenin canı yanmaz." Dayanamayarak ona yaklaşmak için birkaç adım attım. "Peki ya ben, Adamo? Ben..." Beni susturarak kendi devam etti.

"Sen bir katilsin, Belina. Ne kadar berbat bir yüzücü olsan da, profesyonel bir katilsin ve sayısız kişinin kanını bedeninde taşıyorsun."

Göğüs kafesim hareket hızını arttırdığında gözlerimi kırpıştırdım. "Ama benim canımı yakıyorsun."

Beni duymamazlıktan gelir gibi yaparak devam etti. "Bir şeyi unutuyorsun. O kanları sadece bedeninin hissetmesini istemiyorum. O yüzden boğulmaya ihtiyacın var. Seninle aynı kanlı suyun içinde olmamıza rağmen senin boğulduğunu söylemiştin ya..." Her cümlesinde bana doğru bir adım yaklaştığından şimdi tam da önümde duruyordu. "Çünkü boğulmanı isteyen benim. O gün sana uzatılan o eli reddetmen gerekiyordu, her uzatılan el masum değildir, Melina."

Sol gözümden bir damla yaş yanağıma süzülürken yeşil gözleri iki gözüm arasında gidip geldi. Boğazım düğümlenmiş gibiydi, belki de kocaman bir şey oturmuştu. Nefes aldırmak istemiyor gibiydi. Yeşilleri de öyleydi. Lafları gibi buz olan gözleri dondurucuydu. İçimi ürpertirken bir yandan da donduruyordu. "Boğulmaktan kurtulmak mı istiyorsun, daha da dibe bat, daha çok insanın kanını bedenine ve ruhuna bulaştır ki gökyüzünden uzaklaş. Ne kadar masum kalmak istersen iste dibe batana kadar yüzmeyi öğrenmene izin vermeyeceğim."

Kendimde hareket edecek gücü bulduğumda iki elimi de kaldırıp gömleğinin üzerinden göğsüne koydum ve iyice yaklaştım. Konuşabilecek bir ses bulduğumda ise dudaklarımı araladım. "Yapma, ölüyorum görmüyor musun?" Bileklerimden tuttuğu gibi ellerimi geri iki yanıma indirdiğinde bileklerime kelepçe gibi sarılı olan parmaklarını çözmedi. Başımı hafif arkaya doğru eğdiğimde suratıma iyice yaklaştı. Sanki başka bir yere bakmamak için gözleri ile savaş vermeye çalışır gibiyken yeşilleri mavilerim arasında gidip geldi.

"Ölmüyorsun, ölmene izin vermiyorsun. Vermediğin sürece acı çekmeye mahkûmsun. Tüm acıları çekmeye mahkûmsun."

"Ne yapmamı istiyorsun? Ölmeli miyim, yoksa yaşamalı mıyım?" Gözlerini kısıp mavilerime daha derin baktı.

₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin